yiyin lan birbirinizi.. haha..
az önce rte, zaman gazetesi muhabirine "tweetlerin 2 katına çıkarılması fetvasını aldınız, sen de tweetlerini 2 katına çıkarmaya çalış" dedi. kahkaha attım amk. haha..
cemaatin her sisteme entegre olmasından ileri gelen bir çatışmadır. elbetteki burada akp'nin de suçu vardır ve herkes şimdi eteğindeki taşları döküyor. yıllardır akp'lilere cemaatin birgün kendilerini bozuk para gibi harcayacak bir yapı olduğunu, kendilerinin ''muhafazakar'' olmasının ve cemaatin semirtilmesi için bürokrasi de ön ayak olmalarının kendilerini kurtaramayacağını anlatır dururdum. her akp'liden gelen klasik tepki ''hocaefendi, hizmet islam davası'' falan biçiminde bilindik islamcı aforizmaları oluyordu.
cemaat cemaattir. bu adamlara muhafazakar diyebilmek için türkiye'deki muhafazakarlığın ne olduğundan habersiz olmak gerekir.
kendisini günahım kadar sevmesem de emre uslu cemaatin nasıl bir yapı olduğunu güzel açıklamış, global bir yapı demiş, doğrudur ama şu emperyalizm denen şeyin global maşasıdır.
ve emre uslu'nun ballandıra ballandıra anlattığı biçimi ile bu topraklardan köken almış bir yapı değildir, mesela bir cübbeli cemaati, süleyman hilmi tunahan hoca cemaati ya da menzil gibi olmadığı çok açık olan cemaat değil bir emperyal şirkettir fg hareketi.
sorun oldukça basit, akp cemaatin takriben 1970'lerden bu yana bürokrasi de oluşturmaya çalıştığı paralel yapıyı kullanarak bir yerlere geldi, cemaat ise akp'nin halk tabanındaki karizmasından faydalandı. güzel bir ticaretti bu. ama şimdi işler değişti, samanyolu tv en halk tv kadar muhalefet oldu.
zararlı çıkacak olan kesim ise fethullah gülen hareketidir. zaten bu hareketin bu topraklardaki varlığı sırf zarar ve ziyandır.
israil'in politikalarının üzerine laf söylemeyen bir yapıyı destekleyebilmek için ya o şakirtler kadar cahil olman gerekir ya da cemaatin kalemşörleri kadar alçak ve namussuz.
zararlı çıkan ağlak vaizin müritleri ve kendisi olacaktır. bunu tüm kalbimle diliyorum.
birden zaman gazetesi stv düşmanı olan insanlar düne kadar bunların sahibinin sözünden çıkmayan adamı destekliyorsunuz farkında mısınız acaba saçma bir soru oldu gözünüzlede görseniz farkedemez siniz.
cemaat dönüşülmesi uzun bir yola girmiş, yapılmayacak hatalar yapmış bir de gelmiş barış mektubu yolluyor. ne oldu chp ile anlaşamadınız mı ya da ettiğiniz beddualardan pişman mı oldunuz. geç bu işleri fettullah beyfendi geç.
her ne kadar bize sırf iki kutuplu bir savaş gibi görünse de bu iki grubun haricindeki başka grupların da çatışmasıdır bu çatışma. bunu anlayabilmek için biraz da olsa gülen cemaatini tanımak ve biraz da olsa dış ilişkilerinde türkiyenin son yıllarda neler yaptığını hatırlamak gerekir.
öncelikle gülen cemaati, diğer nur cemaatlerinden de, diğer nakşibendi tarikatına bağlı cemaatlerden de çok daha farklıdır. oldum olası türkiyede cemaatler siyasetin içinde vardılar. adalet parti döneminde de süleymancılar belli bir miktar içindeydiler siyasetin. hatta cumhuriyetten çok çok önce, osmanlı döneminde de siyasette oldukça etkiliydi dini cemaatler. ancak gülen cemaati, şimdiye kadar olanlardan çok daha farklı şekillerde giriş yaptı siyasete. diğer cemaatler, siyasetten belli bir rant sağlamayı, bir yandan da kendi varlıklarını devlet içerisinde güvence altına almayı hedeflediler.
ama gülen cemaati diğer cemaatlerden çok daha farklı, çok daha modern (bunu olumlu ya da olumsuz anlamda değil, terminolojik anlamında söylüyorum) bir doktrin geliştirdiler. bunun çok detaylarına girecek değilim, ama önemli olan şu: gülen cemaati sadece ülke sınırları içerisindeki vizyonu dar kitlelerin arasına hapsolmadı. daha evrensel, küresel güçlerle daha ılımlı ilişkilere sahip, daha uzlaşmacı ve siyasi açıdan çok daha geniş yelpazeli ve daha güçlü bir bakış açısı yarattılar. bunu da kendi müritlerine, insanlarına yaydılar, benimsettiler. kitlenin yönlendirdiği bir hareket olmaktansa, kitleyi yönlendiren bir cemaat olma başarısı sağladılar.
e iyi de güzel kardeşim ne ilgisi var tüm bunlarla cemaat akp kavgasının? işte şimdi oraya geleceğim. aslına bakarsanız, bu kavganın temelleri çok daha eskiye gider. cemaatin erbakana büyük destek verirken bir anda yol ayrımına girmelerinin de en önemli sebeplerinden birisi budur. milli görüşçüler, güçlendikçe önü alınamaz bir şekilde anti-semitist, yabancı düşmanı bir cihadist yapıya evrildi. bu beklenmeyen bir şey değil aslında ama gülen cemaatinin böyle bir yaklaşımı sergilemesi mümkün değildi. bugün yaşananlar da emin olun çok daha farklı bir durumdan kaynaklanmıyor.
şimdi bu bilgiler ışığında bir daha değerlendirin bakalım, başbakan neden 2002 seçimlerinin olduğu dönemde bangır bangır "ben gömlek değiştirdim, milli görüş gömleğini çıkardım" demiş? http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=100157 dikkatinizi çekerim, radikal gazetesi tüm bunları erdoğan'ın "islamcı imajdan kurtulma çabası" olarak yorumlamış. bu da türkiyedeki solun halktan ve siyasetin gerçeklerinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor aslında. başbakan o dönemde sadece laik kesime, orduya ve kendini laikliğin garantörü olarak gören sözde aydın kesime göz kırpmıyordu aslında. erdoğan cemaate ve cemaate sempatiyle yaklaşan çıkar gruplarına da ortaklık mesajı veriyordu.
aynı şekilde, mavi marmara olayında cemaat ile akpnin ayrı düşmesi de sürpriz olmadı. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25412202.asp
verdiğim linki okumaya üşenenler için çok önemli gördüğüm kısmı alıntı yapayım. Hüseyin Gülerce diyor ki: "Sayın Gülenin tutumu çok netti. Türkiyenin dış politikasında maceraya atılmaması, Batıya yönelimini sürdürmesi ve dış politika meselelerini diyalogla çözmesi gerektiğini hep söyledi." işte kilit nokta budur: "batıya yönelimin sürdürülmesi". öncesinde de söylediğim gibi, gülen cemaati diğer cemaatlerden farklı olarak batı ile iyi ilişkiler kurulmasını her zaman destekleyen bir cemaat oldu. diğer dini cemaatlerin çoğu batıya ve batılılara büyük bir şüphe ve belli bir miktar düşmanlıkla bakarlar. ama gülen cemaati tam aksine, batılı güçlerle uzlaşma içerisinde olmasını bildi her zaman. projelerini de ona göre temellendirdi. bu yüzden rusyada bir tehdit olarak görülmeleri de aynı şekilde şaşırtıcı olmadı: http://www.haberinyeri.ne...ine-operasyon--97531h.htm
şimdi son olarak bir de suriyedeki karışıklığın ve türkiyenin tutumunun etkilerine bakalım. türk halkı uzun bir süre boyunca suriyede esada karşı savaşan grupları özgür suriye ordusu altında birleşik bir mazlumlar ordusu olarak tanıdı, o şekilde gördü. halbuki daha o dönemlerde batı, suriyede yükselmekte olan el kaide tehlikesini görmüş ve el nusrayı mercek altına almıştı. bizdeki muhabbet ise israilin kimin tarafında yer aldığından öteye gitmiyordu. çünkü tıpkı akp-cemaat olayında olduğu gibi, biz bu savaşın da ikiden fazla kutup arasında gerçekleşmekte olduğunu düşünemiyorduk.
işte tam da bu noktada, türkiyenin hem batının hem de rusyanın ve iranın tepkisini çeken el nusraya yardım ettiği iddiaları gündemi sarstı. işte film asıl bundan sonra koptu, çünkü başbakan bu tutumuyla sadece batının tepkisini toplamakla kalmıyor, cemaatin batı ile uzlaşma yaklaşımını zedeliyor ve Türkiyenin dış politikasının cihadist bir tutkuya dönüşmesi süphesini de güçlendiriyordu.
bu zamana kadar gayet de batıyla ve cemaatle belli başlı bir kaç şey hariç uzlaşma içerisinde işlerini yürüten başbakanın ve akpnin, sonraki dönemde her fırsatta dış mihraklardan ve lobilerden dem vurmasının da sebebi budur. evet tüm bu bahsedilen öcüler! vardı. halen de varlar ama işin garibi, akpnin en güçlü olduğu dönemlerde, koskoca orduyu alt ettiği dönemde, eşi kapalı olan bir cumhurbaşkanı seçtirdiği dönemde ve hatta abdullah güle devredilen başbakanlığın erdoğana geri teslim edildiği dönemde de vardı tüm bu dış mihraklar ve lobiler. hem de akpnin karşısında değil, bizzat arkasındaydılar.
bu mücadelenin sırf akp cemaat mücadelesi olduğunu zannedenler yanılırlar. gezi eylemlerinden beridir, hatta temellerine bakılırsa çok daha öncesinden beridir süregelen bir süreç bu. reyhanlı faciası, suriye iç savaşı, ak partinin eski milli görüşçü günlerine evrilmesi, hatta başbakanın şangay işbirliği örgütüne "bizi de alın" çağrısında bulunması... http://www.trthaber.com/h...urkiyeyi-alin-109567.html
işte tüm bunlara bakıldığında türkiyenin ekseninin kaymasıyla ilgili sıkıntılar var ve gelecek bir kaç yıl içerisinde (belki daha da kısa bir sürede) bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. ama son zamanlarda akpnin cemaati bürokrasiden tasfiye etmesini, yolsuzluk operasyonunu gündemden düşürmesini, daha doğrusu ilgiyi başka yönlere çekmesini ispat olarak göstererek akpnin bu kavgadan da güçlenerek çıkacağını düşünenlerin, ağır abileri hesaba katmadıklarını düşünüyorum. hep birlikte göreceğiz.
Yarım saat önce cemaatten bir abla telefonumdaki er doğanı kurtarmak ile ilgili bir caps gördü. Sırf meraktan olduğunu ekleyerek "canım bu iyi bir şey değil mi? Ben anlamadım da."diye sordu. Valla abla ben de senin ne düşündüğünü anlayamadım.
aslında abd-tayyip çatışmasıdır,cemaat abd nin kızılcık sopasıdır.ortaokul mezunu bir vaiz'in öyle bir organizasyonu kurabileceğine yine ortaokul mezunları inanır.eğer sen iran ile ticarete devam edersen bir de üstüne ırak petrolünü kendi üzerinden dağıtmayı planlarsan abd senin sırtında o kızılcık sopasını kırmak için bir an bile düşünmez.
sen bu çatışmada hangi taraftasın diye sorarlarsa da ; ikisini de zerre sevmem derim.bu işin sonu çok karanlık.
akp medyasının cemaat medyasını resmen ezip geçtiği muharebe. anam anam neler diyorlar cemaate var ya. mossaddan girmeler, amerikadan çıkmalar of of.
25 aralık meselesinin önüne geçilmesiyle cemaatte hafiften tırsmalar ve pişmanlıklar başlamıştı zaten.
özün son çıkan belgeleri ve sözde hocanın mektubu da işin artık resmen künde pozisyonuna getirildiğinin bir kanıtı gibi.
cemaat muhalafetin önüne şimdi seçim öncesi bir et attı. ben yapacağımı yaptım gibisinden. bu saatten sonra seçimlere kadar arayı ısıtmaya yönelik politika izlenecektir, mecburen. tabi her an tetikte kalınarak.
akp en iyi savunma hücumdur taktiğine döndü!
tüm gücü ile cemaate yüklenmeye başladı!
enteresandır ben "bankacılık sektörü güvene dayalı bir sektördür. herhangi bir banka hakkındaki iddia tüm bankaların müşterilerini etkiler bu paniğe yol açabilir! ekonomi genel olarak kötü etkilenebilir" diyordum ama akp cemaatin bankası üzerine kılıçları çekti.
son birkaç günün haberleri aşağıda.
e sormazlar mı adama? bu adam bu haberde bahsi geçen konu olay üzerine daha yıllarca bddk'da çalışmış!
o zaman bir şey dememişsiniz!
sonrasında bankaya genel müdür yardımcısı, genel müdür, yönetim kurulu üyesi olmuş. bu süreçlerin her birinde yasalar gereği bddk'dan izin alınmış!
bir şey dememişsiniz!
şimdi bu haberler ne alaka?
neyse devam edelim.
bankanın piyasadan usd toplayıp 2 milyar usd değerinde vurgun yaptığı iddiası!
önce haberi:
17 Aralık'ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının ekonomik boyutu ile ilgili çok önemli bilgilere ulaşıldı.Sadece cemaatin Bankası bu krizde 2 milyar dolar kazanç elde ettiğide (de yi bile ayıramamış salaklar!) iddialar arasında yer alıyor. http://www.ahaber.com.tr/...-2-milyar-dolarlik-vurgun http://www.haber10.com/haber/461235/
telekinezi iddiası kadar komik habere cevabı uğur gürses versin!
--- alıntı ----
Hafta sonu da bir katılım bankasının tüm varlıkları ile döviz aldığı ve 2 milyar dolar kazanç sağladığı iddiası kimi yayın organlarında dile getirildi. Operasyonların başladığı 17 Aralık tarihinden Cuma günü kapanışa kadar olan 10 günde dolar kuru yüzde 6 arttı. iddianın maddi sonucu olan "2 milyar dolarlık kazancın" sağlanabilmesi için bir kurumun satın almış olması gereken döviz miktarı tam olarak 34 milyar dolar. Oysaki adı geçen bankanın toplam bilanço büyüklüğü 15 milyar dolar. Bunun da kredi benzeri kullandırıldığı hesaba katılırsa ne bu kazancı sağlayacak bilançosu, ne de kaynağı var demektir. Ama bu matematiği bile yapmayan, yapamayanlar için "2 milyar dolarlık kazanç" hemen satın alınabilecek bir dedikodu. Bu furyaya, içişleri Bakanı Efkan Ala da katıldı; "Kurulmak istenen bu tuzak öncesinde kim dolar satın aldı? Bunu açıklayacağız" dedi.
--- alıntı ---- http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25467104.asp
bi aralar gezi parkı olaylarında bile "borsa düşüyor" diye hükümeti savunanlar vardı.
nerede o yavşaklar!
hükümet eliyle başlatılan operasyonlarla son 15 günde bankanın hisse senedi (asyab) 2'den 1,50'ye geriledi!
şimdi hükümeti eleştirmeyi götünüz yiyecek mi?
bu arada akp bindiği dalı kesiyor!
herhangi bir kişi/kurum olası bir savaşta tüm kozlarını ilk elden oynar mı?
daha çok kasetler çıkacak! demedi demeyin!
evet sayın radyo maca papazi dinleyicileri cemaat - akp savaşında ilk yarı sona erdi. maçın canlı anlatımı ile karşınızda olmaya devam ediyoruz... gelin isterseniz önce maçta yaşanan önemli anlara göz atalım...
* 16 Aralık 2013 hakem bülent ersoy bayıldı ve maç başladı...
* 17 Aralık Sağ çaprazdan feto'nun kesdiği ortayı hakan şükür istifası ile topu indirdi ve savcı öz karşı karşıya pozisyonda ilk golü attı, golde üç bakanın çok büyük hatası var... 1-0
* 18 Aralık Yine gerilerden gelen oyun kurucu feto'nun hazırladığı pozisyonda operasyon fotoğrafları ve bedeli (87 milyar ) cemaatçi polisler tarafından basına servis edildi ve cemaatçi basın'ın şık vuruşuyla top ağlarla buluştu... golde mehmet baransu'nun büyük payı var bu sevinci arkadaşları ile paylaşıyor.... 2-0
* 18-19-20 Aralık menejer oyuncu tayyip'ten oyuncu değişikliği, çapkın da dahil olmak üzere emniyet müdürleri hatta tüm emniyet teşkilatı yenileri ile değiştiriliyor, tayyip kötü giden maça müdahale etti... Hatta hakemleri bile değiştirdi lan...
* 19 Aralık tayyip taktik hamlelerine devam ediyor, meclisi tatil etti
* 19 Aralık tayyip'ten oyuna etki eden yeni bir hamle 2 yeni savcı atadı..
* 21 Aralık yapılan değişiklikler beraberinde organize atakları getirdi, tayyip oyuna hakim görünüyor, 21 Aralık Adli Kolluk Yönetmeliği....
* 21 Aralık derken bir kontra atakla gelişen organizasyonda akp yine golü yedi...
21 Aralık tutuklamaları, 2 bakanın oğlu ve rıza tutuklandı... savcı öz'ün 2. cemaatin 3. golü... 3-0
* 22 Aralık, tayyip yeni bir hamle yaparak basın mensuplarının emniyetle ilişkisini kesti...
* 22 Aralık, organize bir atakla 112 yolsuzluk videosu ve turgev'e teslimat videosu malum ortamlara düştü... gol yine cemaatçi medyadan geldi... 4-0
* 25 Aralık, tayyip'ten oyuncu değişikliği ardı arkası kesilmeyen ataklar sonucu geri dörtlüdeki üç bakanı oyundan aldı... bakan istifaları...
* 25 Aralık, aman Allah'ım o da ne "sinirlenen bakan bayraktar: başlarım oynayacağınız oyuna" dedi ve topu kendi kalesine attı... gol bayraktardan geldi
5-0 (kk)
* 25 Aralık, operasyonda ikinci dalga, feto'nun çok organize gelişen atağında yeni hedef bilal...orta sahada emniyet ve cemaatçi savcılar arasında kıran kırana bir mücadele var, atılan gol ofsayt gerekçesi ile iptal edildi tayyip oyunun kurallarını değiştirmiş olmanın avantajı ile henüz kalesinde bir gol daha görmüş değil...
* 26-27 Aralık oyun kurucu feto rakip takımda oynayan cemaatçilere etki etmeye başladı, akp'de ardı arkası gelmeyen istifa depremleri sürüyor, baskı bu hızıyla devam ederse cemaat bir gol daha bulabilir...
* 26 Aralık tayyip hukuk sistemini komple kaldırarak "sekerim milletini de cumhuriyetini de" dedi diktatöryasın ilan etti... şüphesiz en doğrusunu yüce padişahımız bilir, ferman padişahındır...
maç devam ediyor yeni gelişmeleri tabi eğer tanrının yer yüzündeki gölgesi, yedi düvelin hakimi, yüce padişahımız da ferman buyurursa sizlere aktarmaya devam edeceğiz...
