1910-1912 ve 1927-1929 arasında iki dönem yayımlanmış mizah dergisi.
Kurucusu Mehmed Cemil (Cem) (1882-1950) Paris Elçiliğinde kâtip olarak çalıştığı yıllarda kentin zengin sanat çevrelerinde ressamlarla tanıştı, çizgi yeteneğini geliştirdi, kültürünün ufkunu genişletti. II. Meşrutiyetin ilanından sonra yayımlanan Kalem mizah dergisine Avrupa'dan gönderdiği karikatürler son derece beğeniliyordu. 1910'da Roma Elçiliğimde kâtip iken. ailevi sebeplerle istanbul'a döndü ve Türk karikatürcülüğünde dönüm noktası oluşturan Cem dergisinin yayımına girişti (10 Aralık 1910). Karikatürlerinin yanı sıra Refik Halid'in (Karay) mizah yazıları da derginin başarısını sağladı, sadece istanbul'daki satış, günlük gazetelerin birçoğunu aşarak 12.000'e ulaştı. II. Meşrutiyet döneminin bu en heyecanlı yıllarında muhalefeti de iktidarı da gerçek yüzleriyle kamuoyuna sundu.
Siyasal eleştirinin en kaba şekle büründüğü yıllarda Cem'in üstün incelik taşıyan taşlamaları çok etkili olmuş, dergi önce 32. ve nihayet kesin şekilde 43. sayısında (18 Ekim 1912) kapatılmıştır. Cem dergisi ikinci kez 15 Aralık 1927'de yayıma başladı. Ama ilk sayıdan itibaren kapatılma ve mahkemeye sevk edilme tehditleri altında kaldı. Uzun süren davalardan sonra dergi 2 Mayıs 1929'da 49. sayısında yayın hayatına son verdi.
sevgilimdir kendileri. az uğraşmadık isminin de bir etkisi vardı tabii. anlamıyla da zihinde yarattığı tiple de hep bir adım önde olan erkeklerdir şahsımca.
Bir araya gelmek, toplanmak anlamına gelen bu kelime dilimize arapça'dan girmiştir. Bu kelimeyle aynı kökten gelen bazı kelimeler şunlardır:
(bkz: cami)
(bkz: cima)
(bkz: mecmua)
(bkz: mücamaa)
(bkz: mücemmaa)
(bkz: içtima)
eski türk filmlerinde, genellikle zengin Çocuklarına verilen isim. bu isme sahip olan bu conconlar, genellikle başrol oyuncuları tarafından film sonunda hezimete uğratılmışlardır.
aslında sözylenince çok saçma geliyor. o zaman cam cüm gibi isimler de konulsun ve normal vatanadaş ismine göre karizmatik sayılsın. cem. kısacık ve kesinlikle komik. herkesin hayatında en az 1 cem adlı arkadaşı olmuştur. ülkede de ne çok cem adlı ünlü var, yukarıda bazıları yazılmış ama olsun ben yine de sıralayayım, zevkli olur okuması:
ALEViLiKTE iBADET:
Alevi / Bektaşîlikte kisisel ibadetin: yeri, zamani, mekâni, sekli yoktur. Birincil ve en iyi ibadet her an Kâmili insan (bilgin olgun dürüst insan) olmaya çalismaktir. Bilim yolundan gitmek, eline, diline, beline sahip olmak, helâl lokma yemek, kendine reva görmedigini baskasina uygulanamamak..vs. Aleviler için en büyük ibadettir. Zaten bu kurallari yerine getirenin "tanriya" yalvarip af/merhamet dilemesine gerekte yoktur. Bu nedenlerden Alevîlerin islam'in 5 sartina (namaz, oruç, haç, zekât kelimeyi sahadet) uyma, camiye, kiliseye .... hatta cem-evine, gidip gitmeme, diye bir zorunluluklari yoktur. Gerçek içten ve gizli; insanî ahlâksal kurallara uymadiktan sonra, yapilan ibadet "gösteristen" öteye gitmez. Kendini ve halki, kandirmaktan baska bir sey degildir. Alevi /Bektasîlikte toplumsal anlamda bir tür ibadetCEM kurumu içinde vardir. Kelime anlami ile CEM, BiRLiK demektir. "Alevîligin kalbi cem'de atar. Alevîligin sirri cem'de yatar" denilir. Alevîligi bütün yönleri ile anlamak Cem'i anlamaktan geçer. Cemde yapilan her hareketin, her sözün inançsal, kültürel, toplumsal sembolik anlamlari vardir.
CEM'in INANÇSAL KAYNAGI:
Kırklar-Cem'idir. Alevîlikte Muhammed'in miraç (tanri ile görüşme) rivayetiyle (gerçekte olmasi mümkün görünmeyen, olay, masal, rüya) birlikte anlatilan bir hikâye ye göre:
Hz. Muhammed Tanrı'yı ziyaretten döndükten sonra, gerçek hayatta 40'lar Meclisi denilen bir toplantiya katılmak ister. Muhammed 40'lar meclisine girmek için kapiyi çalar ve peygamber oldugunu söyler.
- "Git peygamberliğini ümmetine göster" denilir ve içeriye alınmaz, bir kaç defa dener sonra:
- "Bende fakir bir kulum, sizden biriyim" deyince içeriye alınır.
Yani bu meclise isteyen herkes giremez, oraya giren rütbesini, malını mülkünü defterden silmesi gerekir, ve oraya girmek için gönülden istekli ve israrli olmak gerekir. Muhammed, Kırklar CEM'ine girince, oradakilere kim olduklarini, büyük, küçük kim diye sorar.
"- Bize Kirklar derler, bizim küçüğümüzde büyüğümüzde uludur" cevabini alir.
Muhammed sayar bakar, kadin erkek 39 kisi, biriniz nerede der:
"- O dışarida görevdedir" derler.
Muhammed ispat ister. Birisi Hz. Ali'nin koluna bir biçak vurur, hepsinin kolundan kan akar, bir damla kan da çatıdan içeri düşer. Ali'nin kolu sarılır diğerlerinden dökülen kan da durur.
Burada ki mesaj, Cem'de kadin, erkek herkesin esit ve ayni seviyede oldugudur. Canlardan birisinin acısı herkesin acısıdır, birisinin acisi sarilinca hepsinin acisi durur.
Ortaya bir üzüm tanesi getirilir, Muhammed'ten bunu 40 kisiye paylastirilmasi istenir. Muhammed zor durumda kalir ve HAK'tan yardim ister, üzüm tanesi ezilip serbest edilir, buna kirk kisi banip, mest (seri-hos = basi hos) olup semaha kalkarlar.
Burada verilen önemli mesaj, bilmedigini sorup ögrenmektir, var olani esitçe paylasmak, hakkina düsene razi ve beraber mutlu olmaktir. Semah dönerken Muhammed'in basinda ki sarik düser ve 40 parça olur, Kirklar bu parçalari bellerine baglarlar, Muhammed 40'lara PiR'lerini sorar:
"- Pirimiz Ali, rehberimiz Cebrail'dir" cevabini alir.
Muhammed Hz. Ali'nin yanina gelir (Rüyasinda), Tanri katına çikmak isterken önüne çikip onu engelleyen bir Aslanin agzina verdigi ve ancak o zaman yoluna devam edebildigi, Peygamberlik yüzügünü Hz. Ali'nin parmaginda görür . Ve rüyasinda gördügü tanri yüzünü ve sesini HZ. Ali'ye benzetir. Orada Ali'nin kendinden ayricalikli oldugunu görür ve Ali'ye niyaz eder. Burada verilen mesaj: Sadece peygamberler degil, olgun insanlarin hakkin, (halifesi) elçisi, onun bir parçasi oldugudur. Gökte aranan yerdedir (tanri insandadir) düsüncesidir. Sonuçta ortaya çikan H.B.Veli'nin deyimiyle, akil mantiga uyan ve gönülden her insanin katılabilecegi sonuç: Tanri gökte degil yerdedir, insanlarin içinde, kalbindedir. insanlar da birlesip dünyadaki nimetleri (degerleri) ortaklasa esitçe paylasmalidir. Bu hikâyede anlatilan konular, ve özelikle Cem'de Ehli-Beyt Hz. Ali ve soyuyla ilgili konular CEM'in islam'dan aldigi yanlardir.
Eski tarih kaynaklar, Cem'de görülen: kadinli erkekli, dansli, müzikli, yemekli, içkili, öğütlü ve dualı toplantılara (ayinlere), islam öncesi Anadolu'da ve Asya toplumlarinda rastlandığı göstermektedir. Bu nedenle Cem doğrudan olarak islam'dan kaynaklanan bir olgu degildir.
CEM'in TOPLUMSAL TEMELi:
Fakir, emegi ile geçinen, ezilen, haksizliklara ugrayan, yurttan yurda göç etmek zorunda kalan fakir köylü insanlar, eski yeni inanç ve düsünceleri bir birine katmis, bütünlestirmis ve bu ezilmislik durumdan kurtulmanin yolarini aramislar. Tâbi ki insanlar, bu baski zulme, zaman, zaman bas kaldirmis ve hakim güçlerce ezilmislerdir. Ama teslim olmamislar, kendi inanç, kültür ve toplumsal, sosyal düzenlerini kurmuslar. Ve bu olay, Anadolu'da Türk, Kürt, Arap, Azerî, Müslüman Hiristiyan birçok inanç, milliyet ve kültürler arasinda olusmustur. Birlesmeleri sorunlarina sahip çikmalari, hakim güçlerin çikarlarina zarar verdigi için, yasadışi sayilmislar, kültür ve inançlarini gizli yapmak zorunda kalmislar, baski ve zulümlerden korunmak için, kendi düsünce ve eylemlerini tepki çekmeyecek sifrelerle gizlemisler. Íste toplumsal açidan CEM: Ezilen Anadolu insaninin, bin bir yola basvurarak, bin bir çiçekten öz alarak, kendi kültür, inanç ve toplumsal yasam deneyimlerinin ögrenilip, öretildigi, yasanilip, yasatildigi, her yönüyle gözden geçirildigi bir toplantidir CEM. (Bir tür genel kuruldur)
CEM:
CEM, özgürlük, eşitlik, ibadet ve sevgi yeridir. Cem yargi ve karar yeridir. Birlik ve dirligin korunup sergilendigi yerdir. Cemde sunulan can, söylenen söz, sergilenen özdür. Hizmet ve sohbet muhabbet yeridir. Kul-Köle, efendi-beyin olmadığı eşit ve hür canların buluştugu yerdir. şaşmasin, yoldan düşmesin diye el ele verilen yerdir cem. Yol taşı, yol kuşuna atılmaz cemde. Af, şefaat, rıza meydanıdır cem. insan aşılanır, kötülüklerden kesilir. Çiğ olan pişer cemde. Asi (kötü) olan düşer cemde. Güvenin, sevenin yeri, baci- kardesin meydanidir Cem. Saklar Cem erenleri seni, serini (basini) verir sırını vermez. ikrar iman (inanma) yeridir, ölçü ve hükmün yeridir. Edep ve erkân yeridir cem. Cemde bir ulu divandir meydan. Nur kusaklinin yerine, kil kusakli sorgu sual yapar, cem erenleri sözünü söyler. Hak adina, halk adina Pir'indir ferman. Cemde dünya isleri görülür, halk senden razı ise, HAK'ta razıdır. Bu yolda yolcu olan kendini kanitlamali, Ceme girmeye lâyik olmalidir. Canlarin mutlulugu esastir. Kurallar sadece inanmak, tekrarlamak için degil, uygulamak, bir yasam biçimine dönüstürmek içindir. Temel kurallar korunur saklanir, her seye kilavuzdur akil. Günü gelir korur kendini, gizlenir. Günü gelir isik, çiçek saçar aleme. Alemi her yönü ile bilmeden, degistirmek mümkün degildir. Öz degismez, ama don zamana çaga uyar degisir zenginlesir. Cennet, cehennem Cem'dedir. Cemde can ile cemaat dengesi kurulur. Mala, güzellige, hatira, zora yer yoktur meydanda. Biri kirk, kirki bir olur CANLAR CEM'de.
kaynak:http://www.abkyol.nl/alevilik/ibadetcem/index.html