abdullah gül'ün iyi niyetli (!) uzlaşma çabalarını, değerli siyasetçi *cem uzan'ın reddetmesi durumudur. güldürücüdür.
(bkz: tencere dibin kara seninki benden kara)
aday belirlenmeden once tum diyalog kapilarini kapatan, 70 milyonun cumhurbaskanini 3 kisiyle belirleyen akp'nin yaptigi samimiyetsiz manevraya karsi yapilmis yerinde bir hareket.
yaşanan bunca siyasi rezillikten ve akepe, aydın doğan abisinin direktifleri doğrultusunda cem uzan'ı iflasa sürüklemeye çalıştıktan sonra destek dilenciliği yapan emanetçi apo'nun yüzsüzlüğüdür. afiyet olsun...
destek verse ne olur vermese ne olur şeklinde süregelen gelişmedir. adam samimi bir görüşme istemiş, sen kabul etmemişsin. 1 adet dönek milletvekili sayesinde * ve yüzde 7 gibi sömürdüğün veya para karşılığı aldığın oyların doğrultusunda oradasın ve devlet sana seçim için trilyonlarca para veriyor * sen kalkmış, görüşmem, mazot 1 ytl yalanları falan. benimde param olsa bende yüzde 17 alırdım bu ülkede merak etme, ayrıca senin gibide atıp tutmazdım. sen önce seni yaptığın yolsuzlarla ilgili görüşmelere çağıran mahkemelere cevap ver. buna rağmen yanına gelen kimselere misafirperver yaklaşım sergilemezsen suç sende değil, sana oy verendedir.
o da onun farkı, hazmedemeyene kızılay *.
tabi bu davranış çeşitli yerlere çekilebilir.
ama en basitinden abdullah gül cem uzan tarafından ciddiye alınmamıştır, kişisel olarak mantıklı olabilir. tabi siyasette başarının yolu dinlemeyi bilmekten geçer, o da ayrı. cem uzan'ın hiç olmazsa dinleyerek adamın niyetini, halini tavrını, düşüncelerini öğrenmesi, öylece bir tavır takınması gerekirdi.