servet'e karşı haklısın çocuk. ama bu şekilde olmaz bu işler. en azından olmazdı. bir galatasaray üslubu, yöntemi değil bu. hep savunduğumuz; galatasaray'ın bir aile olmasına, abi-kardeş ilişkilerine tamamen ters işler bunlar. ha diyecekler ki servet'in vurması mı abilik? e tabi değil de o onun ayıbı. haklısın sinirlisin ama twitter'dan bağırmak da ne?
kel alaka not; türkçe'de w diye bir harf yok hacı.
kardeşleri tarafından sırtından bıçaklanmak, zehirlenmek gibi caniliklere maruz kalmamış şehzade. onun şansı varmış ki kaçırılmış, ya kundaktaki kardeşini bile öldüren zihniyetin içinde kalaydı nolurdu.
hemen aklıma gelen ve hep işte şiir budur dedirten şiir, şair, isyankar, yenik ve padişah.
şayet ikinci beyazıt okumuş olsa hüznünden bir nar gibi yarılırdı, gözleri kan içinde.
görecek günün mü vardı? istanbul kimin şehri?
nedir kapanmayan yaran sultan cem,kırklara karışmadın mı?
gün soldu, eteklerinde kızıl pırıltılarla damlarken su
gecenin yenik bahçesinde dolaştım, sarı bir yağmurdu
bitip tükenmeyen kayalıkların ortasında mahsur
içimde titrerken anılar ve kaçışın bakır kokusu
çocukluğum bir taht odası, bursa'da yenik sultanlığım
bütün kapılar kapanmış, bütün kapılar sur
döndüm, ardımda yansıyan o büyük aynayı gördüm
varlığın ve hiçliğin kaynaştığı, göçebe yağmur.
gün soldu, eteklerinde kızıl pırıltılarla damlarken su
vardığımda yoktu bütün kapılar. iskele, günbatımı
rodos'a doğru batık tekneler. kadırgamın şişmiş
tahtalarında çırpınan rüzgârı
duydum, yüzümün büyük sularına çizilen.
ta orada yüksek dağlar, bu dik ve acılı yol
bir at kişnemesi, yağız gül kokusu
çökmüş tapınakların altında gizli geçitler
ve küflü mahzenlerinde taşlaşmış ölüler korosu
giden kim? bu ilkyaz şafağında yolcu edilen habersiz
beyaz kefenlerine bürünmüş yürüyen bakirelerle.
birden şimşek! ve göründü ve yokoldu kapılar
yenilgi ve acı, kaçış ve sürgün. zamanın yitik
aynasında tüterken yalnızlığın bakır kokusu
alnıma dövülmüş bu ilenç, bu belirsiz yolculuk
duydum etime değişini bin kızgın demirin
karanlık mazgallarından sarkan gövdemin...
bir ilkyaz şafağında kurban edilmişliğim.
birden yağmur! ve yüzümün yarısı akıp gider
benim gözlerim yok, kurşun! sıcak ve ağdalı yüzgörümlüğüm
issız oyuklarında derin uğultularıyla rüzgâr
gözlerimin ıssız oyuklarında... sıra kimde?
batık teknemin suya gömülmüş ahşap direklerinde
asılmış tüm yolcularım. celal'im! sinan'ım!
bu deniz nereye gider, bir biz kaldık
ve yağmur tüm kapıları siler.
ben cem, daha dün yarım imparatordum
kestirdiğim paralarda soldu vücudum
öldüm binlerce ölümle, kıyıya vuran cesedime baktım
yağlı urganlar bağlayıp boynuma (iskele, günbatımı
rodos'a doğru batık tekneler) yürüdüm, artık
bana bu dünyada yer yok
ne saray, ne köşk; ne rütbe, ne taht
ağabey el ver yanına geleyim
al beni, sonra istersen boğdur
bir yanım zifiri karanlık, bir yanım... birden yağmur!
günler bir ormanın sessiz çığlığına gömüldü
kendi içine düşen dipsiz kuyulara. cesaret:
gözbebeklerimin içindeki karanlık ülke
perili... ve hiç varılmayacak.
gün soldu, eteklerinde kızıl pırıltılarla damlarken su
bir at kişnemesi, yağız gül kokusu
vardığımda yoktu bütün kapılar.
ben yitik zamanın altında kaldım
silindi kapılar ben dışarda kaldım
bu soğuk, bu kimsesiz karanlıkta
yalnızım, ellerimden başka yok fenerim.
servet çetin'e itafen: 'istediğiniz kadar vurun, düşürün ben yine kalkacağım o taşıyamadığınız kutsal formayı en iyi şekilde taşıyacağım, yazıklar olsun size' demiş aslan parçasıdır.
--spoiler--
"babam bilardo antrenörü. bilardo federasyonu'na bağlı olarak çalışıyor. bilardonun teknikleriyle futbolumun gelişmesine büyük katkı sağladı. vuruş açılarını matematiksel olarak hesaplamama yardımcı oluyor. gol yollarında son vuruşlarımı hesaplamalarla yapıyorum."
--spoiler--
fatih sultan mehmed'in en küçük oğludur. hakkında tarihçiler arasında çok tartışmalar vardır. taht kavgasını abisi bayezid'e karşı kaybetmiştir. bazı tarihçiler tarafından fatih'in tahtı ona bırakmaya niyetli olduğu söylenir. hatta fatih'in italya seferinden vazgeçip bir anda anadolu'ya dönmesi oğlu bayezid'i akıllandırmak, gücünü bastırmak için olduğu bile söylenir. aynı tarihçilere göre cem sultan devşirmelere karşıdır, ve türkmencidir, ve tahta çıkması halinde osmanlı çok daha ileri gidecektir. ne kadar gerçek orasını allah bilir tabii...
taht kavgasını kaybettikten sonra avrupa'ya sığınmış, papa tarafından koz olarak kullanılmıştır. 12 yıl boyunca avrupa'da esir yatmıştır.
yavuz amcasının hikayesini unutmamış, oğlu kanuni ise rodos'u feth ettiğinde rodos şovalyelerini serbest bırakırken, buraya sığınmış olan cem sultan'ın oğullarını öldürtmüştür. bu sayede soyu kurumuştur.
cem sultan osmanlı'nın dönüm noktalarından birisidir. hüzünlü bir hayat hikayesi vardır. tıpkı şehzade mustafa gibi.
fatih sultan mehmet'in en sevdiği oğlu olduğu rivayet edilir. buna; fatih'in oğlu cem'in annesini diğer çocuklarının annesinden daha çok sevdiği sebep olarak gösterilir.
hakkında yorum yapanların yüzde 90'ı bir adet maçını izlememiştir, yüzde 70'i de fm'den tanıyordur. kendim de hiçbir maçını görmedim açıkçası. a takımla çıktığı hazırlık maçlarında da dikkate değer bir performans ortaya koymadı yanılmıyorsam. şimdi habere göre parada anlaşılamamış. yönetim çok az bir para veriyorsa hakkıdır çocuğun ayrılmak. ama eğer fenerbahçe'ye gider de galatasaray taraftarının bu kadar beklenti içinde olduğu cem orada patlama yaparsa işte o zaman bizler için üzücü bir durum ortaya çıkar. gitse de bir anadolu kulübüne gider umarım.
gelecekte galatasaray'ın en önemli futbolcularından biri olması muhtemel futbolcu. lakin hagi yine saçma sapan bir harekete imza atmıştır. la olm niye gözden çıkarıyorsun? gönder bir yere kiralık oynasın geri gelsin bir maçlara çıkar, maçlarda oynasın baktın hala iyi değil o zaman gönder.
adnan polat + adnan sezgin + hagi = banka asya şampiyonu galatasaray
1991 doğumlu olup artık a takımda şans verilmesi gereken futbolcudur. bir şey olmayacaksa da gönderilir lakin bu adam daha 15 16 yaşındayken -ki o zaman arda yeni yeni parlıyordu- ''asıl bir sonraki kuşak daha iyi hele bir cem sultan var ki'' diye adı geçiyordu köşe yazılarında, röportajlarda.
iyi bir esrarkeş olan ıı. bayezid'in yerine tahta geçseydi bir devletin değil bir ırkın kaderini değiştirebilirdi. türk düşmanı sırp, hırvat devşirmelerine değil sadece türklere önem veren bir şehzade idi. oğlunun adı oğuz han'dır.
tesadüfen bir kaç ay önce 1-2 maçını izlediğim ve müthiş performansı karşısında hayretler içinde kaldığım galatasaray paf takımı oyuncusu. Hala a takımda olmamasına bir anlam veremedim.
Eğer önümüzdeki yıl a takımda olursa ve baros'tan birşeyler kapabilirse Türk futbolu Hakan Şükür'den sonraki yeni golcüsüne kavuşmuş olur. Herşey teknik heyette bitiyor.
kumaşı iyi bir golcüdür. ancak 19 yaşında hala a takıma neden çıkmamıştır anlaşılır gibi değildir. el oğlu 16 yaşında başlıyor oynatmaya biz de 25 yaşında hala genç deniyor oyuncuya. (bkz: genç semih)
fm'de sahip olduğu kariyer gibi bir kariyere sahip olabilmesi içten bile değil aslında ama biraz şans vermek lazım. gidin çıplak gözle bir izleyin fm'nin şişirdiği bir oyuncu olmadığını göreceksiniz. kendisi ile konuşma sohbet etme fırsatı da bulmuş biri olarak söyleyebilirim ki bu kadar bilinirliğe rağmen hala ağır başlı, aklı başında bir genç. batuhan karadeniz gibi değil.
haydi bakalım frank senden bu çocuğu ortaya çıkarmanı bekliyoruz. o zaman türk futbolu sana minettar kalacaktır. aslında ortaya çıkacak bir şey yok. çünkü her şey ortada. biraz yürekli olup oynatın şu çocuğu.