verilmeyen sevgilerin boşluğunu para doldurur zannetmiştiniz oysa ki.... testi kırıldıktan sonra canım oğlum demek neye yarar ? paranın anne-babalık yapamadığının göstergesi... keşke paraya güvenip bu kadar başı boş bırakılmasaydı, daha öncesinde sarfedilseydi bu cümleler... artık çok geç.
şu anki stratejilerinden biri olarak algıladığım mektuptur. katil zanlısı sözlerini o kadar dikkat etmiş ki, yaptığı onca şey ele alınırsa 24 yıllık ceza 6,5 yıla kadar düşebilirmiş. peki bu çocuk 18 yaşı gelişimini tamamlamış çıkarsa ne olurmuş? bütün planlar suya mı düşermiş? cevabı hayır olacaktır.
çünkü oğlunu düşünen duygulu baba parayı basıp bu raporu da değiştirirmiş. onlar ermiş muradına, sorun yok, başka biri karlı çıkmamış zaten.
"belki o aile de acı çekiyor". uzunca yazılmış bir mektupta en çok dikkati çeken ifade. bu nasıl bir cümle? deme be acı mı çekiyor o aile? yok canım sizin çektiğiniz kadar değildir. ne oldu ki alt tarafı kızlarının başı kesildi. belki! acı çekiyorlardır, belki de çekmiyorlardır. emin değiliz demek gibi bir şey. münevver ve ailesi bu adamların hiç umrunda değil. bu cümleden belli. belki o aile de acı çekiyor!
''sevgili oğlum,
biliyorsun çok zor günler geçiriyoruz, ama olsun. senin sikin sağolsun. hiçbir şeyi kafana takma bu zorlu süreci uzun bir tatil gibi düşün. her şeyini temin edeceğiz. yeri gelecek rus karılarla bile fingirdeyebileceksin. bi' de ne olur ne olmaz diye sana bir adet testere göndereceğim. canın sıkıldıkça kullanırsın. laptop da göndereceğim uludağ sözlüğe girip trollük yaparsın. am, göt, meme konulu başlıklar açarsın, anketlere katılırsın belki de karı düşürürsün... neyse lan benden bu kadar, sol taşşağından öpüyorum.''
içerisinde çeşitli şifreler barındıran mektup. baba demek ister ki; merak etme evlat avukat abine güven, bak bu güne kadar nasıl sakladıksa şimdi de söz verdiğimiz gibi teslim olduğun için oradan da kurtulacaksın, şu olay biraz gündemden düşssün biz seni bir şekilde çıkaracağız. sen rahat ol bir an önce çıkıp kerdeşlerinle beraber işimizin başına geçeceksin her zaman ki gibi mutlu mesut yaşayacağız kardeşlerinde kuzenlerinde seni çok seviyor (yani kimse seni dışlamadı) bunlar normal şeyler oldu bitti. emin ol unutulup gidecek rahat ol. allah topunuzun belasını versin, mübarek bayram günü günaha sokmayın insanları.
hasta bir bünyenin içinden çıkan kelimelerle oluşturulmuş üzerinde peynir ekmek bile yenmesi cazip olmayan kağıt parçası. onurlu bir baba(!)nın yapması gereken hareketin 5 milyon ışık yılı uzağında. nerede kaldı mahallede başka bir arkadaşını haksızca döven,yaramazlık yapan çocuğun babasının utanç anı, başını önüne eğme anı, yerin dibine girme anı, çocuğunun ensesine yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunu anlatmak için vurduğu tokat anı. herifçioğlu halen pişmiş kelle gibi sırıtmakta. kime sırıtmakta olacak,tabi ki bize sırıtmakta. bu sırıtma esnasında açılan ağzından iğrenç altın kaplama,yosunlu dişleri gözükmekte.
CÜMLEYE TANIMLAMALAR YAPARKEN iÇERiSiNDEKi BABA SÖZCÜĞÜNE DiKKAT EDiLMELiDiR. YANLIŞLIĞI, DOĞRULUĞU TABI KI KENDi HiSSiYATINA GÖRE DEĞERLENDiRECEKTiR. CUNKU BABADIR. KIZI KESiLiP GiTAR KUTUSUNA KOYULMUŞ BABA KADAR SAÇMALAYA HAKKI VARDIR.
içim parçalanıyor ama aslan oğlum bil ki içi parçalanan sadece ben, bizim ailemiz değil. o babanın da, o ailenin de belki daha fazla ciğeri yanıyor.
cümleye bakar mısın, belki diğer ailenin ciğeri daha fazla yanıyormuş. ulan siz de ciğer mi var ki yanacak bir de utanmadan su yüzüne çıkmaya çalışıyorsunuz. o paranızı alıp deste deste g.tünüze sokmak lazım.
bir kaza yaptın duvara çarptın ama neyseki sen hayattasın diye devam eden mektupta acaba düşündümü ki kaza olarak tanımladığı vahşilikte münevverin babası da kızına neyseki hayattasın diyebiliyor mu?
kamuoyuna bu canavarı insanmış gibi gösterme, duygu sömürüsü ve "ah yazık yaa, babası ona çok üzülmüş canım ya", "hem ne olmuş ki? münevver diye bi kızın kafasını kesmiş çocukcağız, olur öyle şeyler" demememizi amaçlayan, medyayı ve halkı arkalarına alma planının bir parçası mektup. malum ota boka "ah yazıııık" diyen bir milletiz, cem'e de deriz herhalde? bir de utanmadan münevver'e üzülürüz sonra.
peki ya münnevver'in babası? onun yazacağı mektubun sahibi bile yok. o bir mektup yazmadı ama adam acısından milletin gözü önünde kafayı yedi, hala üstüne gidiliyor, hala pankart açılıyor utanmadan. ve hala birileri buna destek oluyor utanmadan.
acınacak halde olan biri varsa o da münnevver ve ailesidir bu olayda.
cem ve ailesi ise acınmaya layık son insanlardır.
" duvara çarptın ve sağsın. önemli olan da bu. "
bu ne arkadaşım ya. çarptığı duvar değil, bir insanın canı. bir insan hayatı bu laflarla bu kadar hafife alınamaz yahu.
eğer bu mektup bir babanın oğluna yazdığı özel bir mektup ise sokakta bulunmadıysa bu mektubu avukatın deşifre etmesinin tek bir sebebi vardır o da; biz de acılı bir aileyiz mesajını topluma verebilmek, adama sorarlar 197 gün boyunca o caniyi köpek gibi beslerken bunları söylemek gelmedi mi aklına? o mektubu anca teslim olurken mi ulaştırdın o katilin tüm ihtiyaçlarını giderirken? 197 günde bütün herşeyi planlayan ailenin kurguladığı senaryonun sayfalarını okumaya devam ediyoruz böylece. allah sonumuzu hayr etsin.