yine geldi sonbahar parçasını dinlediğim için az kaldı babamdan dayak yiyordum. çok depresifmiş, pesimistmiş falan. ama o kadar çok dinledim ki bokunu çıkardım.
''folloş rektumdan çıkan osuruk''a benzeyen sesi ve parkinson hastalığının belirtilerini taşıyan titrek el hareketleriyle ne yaptığına anlam veremediğim bir çeşit şarkıcı...
bilkentte özel öğrenci statüsünde eğitim gören kişilik.. Duyduğuma göre sesi 8 oktavmış..yani bir pianodaki bütün sesleri çıkarabiliyor. takdir etmişimdir. helal olsundur.
efendim dile kolay, 4.5 oktavlık bir sese sahip. ses telleri normal ise olması gerekenden 3 kat daha uzun. arkasına da almış büyük üstad fazıl say'ı daha ne olsun. bir unutmadan söyleyeyim kendileri bazı türküleri de yorumlamıştır.*
çok ince bir çizgidir. çizginin bir tarafındayken ondan mükemmelinin olmadığını düşünürsünüz. çizginin öbür yanına geçince bir daha müziğinden zevk alamadığınızı farkedersiniz. bu nedenle ilk dinleyenler bir şarkısını dinleyip bırakmalı ki yeni ve büyük bir dünya keşfettiğini sansın.
son zamanlarda çok güzel düetlere imza atan enfes sarkıcı. önce aylin aslım senin gibi, şimdi de kan revan içindeyim murat yılmaz yıldırım. fevkalade işler. *
kanımca hala daha farkedilmeyi bekleyen muhteşem yetenek. murat yılmazyıldırım 'la yaptıkları kan revan içindeyim , hoşçakal düetleri ve tanrının elleri gibi şaheserleri dinlenilerek doğrulanabilir.
edit: allasen bu entryi niye eksiledin ? pm at çok merak ettim lan valla bak.
Çocuk, sil yüzünden tüm yalanlarını bu şehrin
Topla kalbini cadde cadde sokak sokak
Kazı ayak izlerini birer birer kıyı kaldırımlarından
Bakma yüzlerine hiç görme onları
Çocuk, bu kez ağlama bu kez git
Gölgeni ismini sil yavaş yavaş
Git derken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığımın
Kalbini kendini sök yavaş yavaş
Git derken bu kentten sakın ağlama sus!
Umut ne yaptı sana
Bulut ne söyledi
Unut ne varsa vazgeçtiğin
Hep bu şarkılarla
Kıymetsiz dualarla
Utanmaz bir yağmurla
Nereye gidiyorsun?
Yolları duvarları geç yavaş yavaş
Giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını
Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş
Giderken terkederken savur yüzüne yalnızlığının
Ve unut ne yaptı sana
Unut neler anlattı
Unut ne varsa vazgeçtiğin
Hep bu şarkılarla
Yüzünde korkularla
Kalbinde simsiyahlar
Nereye gidiyorsun?
Hep bu şarkılarla
Yüzünde korkularla
içinde simsiyahlar
Nereye gidiyorsun?
Bu sahte baharlarla
Kıymetsiz dualarla
Utanmaz bir yağmurla
Yine mi gidiyorsun?
Çocuk,
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı
Çevir gökyüzüne başını.
Bakma arkana!
Daha sert basa basa, daha güçlü!
Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.
konserine 35 tl istediklerinde " oha lan. gitmiyorum aq." desem de dayanamayıp yine de gittim ve inanın ki değil 35 tl değil 100 tl de olsa gidin. muhteşem, büyüleyici. hala daha etkisinden kurtulmuş değilim.
konserine gidene kadar nefret ettiğim ve ön yargılı davrandığım sanatçıdır.konserde onu canlı canlı dinleyince insan mucizelere inanıyor.her sesi çıkarabilmesi bir yana mutevaziliğiyle de çok başka duruyor. (bkz: yıldızın parlasın cem adrian)
sagopa'dan başka bir şey bilmeyen salak ergen kızlarımızın gözdelerindendir. sesi harbiden dehşet bu adamın, bunu kimse inkar edemez de kıl oluyorum ben niyeyse. bi' ifrit oluyorum böyle. yine de türkçe müzik yapan insanlar içinde en iyilerinden kendisi. ama bilmiyorum lan, hiç sevmiyorum ben cem adrian.
ben zaten iron maiden'ı da sevmiyorum, metalci mi iron maiden da yeaaa. şaka maka harbiden sevmiyorum lan bu adamı. o da beni sevmiyor zaten, çok zkindeydi.