elleri sanki hep ellerimde kalbi kalbimde ve gözlerinden akan yaş sanki içimde kırık bir cümle hala içimde , yağmur sesini duyunca sende beklersin pencerende belki geri gelir diye elinde yüzünde rüzgar oynatır hüznü içinde bembeyaz kar elleriyle dokunur yorgun yüzüme , bitti sevdiğim o şarkı şimdi kaybolmuş bir çocuk sesi unutulmuş gibi bir kuşun kanadındadır aşk şimdi falan filan .
aç kapını lütfen çünkü ben geldim çok üşüdüm çok soğuk yerden geldim bana bana biraz gülümser misin ?
kimseye sormadım kendim buldum geldim simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim anlatsam herşeyii dinlermisin kendime devdim devdim devrildim geldim karrdım buzdum eridim erittim geldim aşkı sırtıma aldım taşıdım evladım dedim , yandım söndüm kül oldun geldim kırılmıs kanatlarıma birkez dokunabilirmisin.
Gölgeni, ismini sil yavaş yavaş
Giderken bu kentten tükür yüzüne
Yalnızlığımın
Kalbini, kendini sök yavaş yavaş
Giderken bu kentten sakın ağlama
Sus
Unut ne yaptı sana
Unut ne söyledi
Unut ne varsa vazgeçtiğin
...
Ve unut ne yaptı sana
Unut neler anlattı
Unut ne varsa vazgeçtiğin
Bir istiridyenin kıymetli incisini sakladığı gibi saklarım seni...
Bir bahar dalının narin tomurcuklarını sakındığı gibi korurum seni...
Çok derin...
Derinlerimde ellerin...
Bir armağan gibi Tanrı'dan bana...
Kış güneşinde altın kirpiklerin...
Ben seni çok sevdim...
Ben seni çok sevdim...
Belki zordur anlaması sessizliğimden...
Ben seni çok sevdim...
Ben seni çok sevdim...
Sen oku kelimeleri gözlerimden...
Bir kağıt bir kalem bir yanmış bir sönmüş bir bitmiş sigara hayatım bu.
Sökülmüş atılmış kırılmış dökülmüş hep paramparça yolun sonu bu..
Yalnızlık saklandığın o küçük delikte buluyor seni.
Yalnızlık seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni.
Yalnızlık sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni.
Yalnızlık öldürüyor seni, öldürüyor beni...
Ellerini tanırım ince beyaz
Gözlerin bakar durur kömür siyah
Sesini bağırır sessizliğin
Yüzümü çizer keskin kirpiklerin
Hazırım ben hazırım ellerine
Hadi al savur beni yerden yere..