cellat ayrılığın boynunu vursun

entry2 galeri0
    1.
  1. bir şiirde geçen sözdür.

    Lâm

    Gülleri sürmeliydi yarasına Boğaç Han
    çünkü gülün kılıcında kıvılcım
    gelincikti, karanfildi, sümbüldü
    bir yerde gül isyanı vurdu baldıranları
    gül devleti kuruldu veda tepelerinde
    yeryüzünün tahtında ışıldayan hep güldü

    açınca ağzı kan gibi kızıl
    yıldırımlar düşer göklerin arkasına
    kanatlanır ölü balık ve turna
    suyun ve toprağın mahmur çocuğu
    şifa gülü, vefa gülü, can gülü
    senin değil, herkesin Sultan gülü

    parlayınca, çevirirde güneşten
    yüzünü ayna kılar ay gecelerde
    yıldızlar gecenin gül tomurcuğu
    yelesi gül, aslanların çöllerde
    karıncanın ayağında gül tozu
    zürafanın deseninde gül izi
    gül destanının okuyor dillerde
    denizin dibinde bin başlı ejder
    suyun taşıdığı güzel kokuyu
    duyunca divâne olup da gider
    yıllardır kuruyan yaprak
    hâlâ nâzenîn, hâlâ muammâ
    Çin’li bir nakkaşın önünde durur
    Taşır ırmakları yalnızlığına
    Kara Fazlı’nın nabzında vurur

    Ertuğrul Gazi’nin kabrinde hüzün
    Mezar taşlarında gözleri dolu
    Baharını alsa da ömrümüzün
    Gülizâr yapmalı şu istanbul’u

    Gül açmayan kalbin olmaz kapısı
    Tarihte kaybolan hülyadır sevgi
    Sevgisiz kalp ahuları çatlatır
    Yağmurlu bir seferden
    Galip dönenlerin bağrında gonca
    Göğsü gül kokanları
    içindeki hatırayı ağlatır.

    Siyah Gözlerine Beni de Götür

    daha dokunmadan kurudu irem
    çöllere bir türlü yağamıyorum
    yeni bir koşunun başlangıcında
    biraz deprem sonrası
    biraz şehir hülyası
    bir kalp yangınından geriye kalan
    siyah gözlerine beni de götür
    artık bu yerlere sığamıyorum.

    pembe uçurtmalar yolladığından beri
    sarardı tiryaki menekşeleri
    sonbaharın tozlu kafeslerinde
    sevgi turnaları yakalıyorum
    turnalar gidiyor;ben kalıyorum
    avareyim,asudeyim,yorgunum...
    bilmiyorum neden sana vurgunum
    erzurum garında banklar üstünde
    uyku tutmuyor karanlıkları
    yitik düşlerimi kovalıyorum
    gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.

    binbir türlü kokuyorsa yaylalar
    siyah gözlerine beni de götür
    baharın koynundan koparıp sana
    ipek bir mendile sardığım yüreğimle
    şehzade gülleri gönderiyorum
    umutlar kalıyor;ben gidiyorum.

    bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
    kaptanları sorgulayan
    yanından geçen küheylanların
    korku tufanına yakalandığı
    siyah gözlerine beni de götür
    güneş ülkesinden gelen yiğitler
    benzeri olmayan bir dünya kursun
    cellat,ayrılığın boynunu vursun.

    usul usul intizarı çürüten
    bu hercai diken,bu çılgın arzu
    sürüklüyor imkansız muştuların
    eşiğine gönül vadilerini
    bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
    düşüyorum tanyerine
    ya topla yaralı kırlangıçları
    ya da bu vefasız şarkıyı bitir
    özgürlüğe giden tutsaklar gibi
    siyah gözlerine beni de götür...
    0 ...
  2. 2.
  3. turkce olimpiyatlarinin bilmemkacincisinda kirgizistanli adini hatirlamadigim hatun kisisinin okudugu, siyah gozlerine beni de gotur adli siirin en vurucu dizelerindendir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük