Hz. isa, bir gün çölden gelirken yolu üzerinde bir âbidin çadırına uğradı. âbit, Hz. isa’yı görür görmez, zikrini bırakıp başını yere koyarak ayaklarına kapandı. Bedbaht bir günahkâr, uzaktan onları görüp seyre koyulmuştu. sarhoş bu manzara karşısında şöyle dua etti:
"Rabbim! Günahlarımı affet, beni bağışla, aksi takdirde vay halime! Ey çaresizlerin elinden tutan Allah’ım! Bana acı, feryadımı işit, bağışla!”
Günahkâr adam, pişmanlık gözyaşları dökerek böyle inleyedursun; âbit, mağrur gözlerle o kötü adamı uzaktan görünce kaşlarını çattı ve; “Bu bedbaht adamın bizim aramızda işi ne! Bu talihsiz cahil, bize layık değil. Boğazına kadar ateşe girmiş, ömrünü yele vermiş. Defolup gitsin buradan. Günahlarının ardı sıra cehennemi boylasın. Çirkin suratını görmek istemiyorum. Ey Rabbim! Mahşer günü herkesi huzuruna topladığında beni bu adamla birlikte aynı yerde diriltme!” diye dua etti.
Âbit, duasını bitirir bitirmez, Yüce Allah’tan, şerefli elçisine vahiy geldi; “Biri, âbit; diğeri, günahkâr iki kulumun da duasını kabul ettim. Günlerini boşa geçiren şu bedbaht, huzurumda öyle bir tövbeyle inledi ki onu kerem eşiğimden kovmayacağım, fena işlerini affedeceğim, böylece onu ihsanımla cennetime alacağım. Yanındaki âbit, cennette bu günahkârla arkadaş olmaktan hicap duyuyorsa söyle, onun da duasını kabuk ettim. o günahkâr, cennete; kendisiyse, kibrinden ötürü cehenneme girecek. Günahkâr kulum, tövbesiyle kapkara kalbini apak parlatırken; sözde âbit, riyakar ibadetine güvendi de, çaresizliğin dergahımda kibir ve benlikten daha yüce olduğunu idrak etmedi.’’
Dostum! Hakk katında düşkünlük ve çaresizlik, gösterişle yapılan ibadet ve kibirden daha iyidir. Kendini iyilerden görüyorsan, kötüsün demektir. Kibir ve benlikle yapılan ibadetler hiçbir şeye yaramaz. Allah katında bedbaht ayyaş ile gösteriş için ibadet eden, aynıdır. Biri, işlediği günahlar yüzünden; öbürü, ibadetinde riyakâr davrandığı için zarar görecektir.