Tasavvuf ehli cehennemi inkar eder. Örneğin Mevlana'ya göre cehennem bu Dünyada çekilen sıkıntılardır. Cehennem insanların yaptığı zulümdür. Ölünce insan (damla), denize (tanrı) karışacaktır. Yavv he he... Dinsiz imansısız demiyorlar da... işte böyle kendilerini avutuyorlar.
Cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil. Cehennem olmasaydı çoğu insan ( birisi de ben ) olması için dua ederdi. Çünkü bu kadar zulüm ve haklızlık yapanın yanına kar kalmamalı.
Nasıl ki, küçük kabahatleri işleyenlerin yerel adliyelerde cezaları verilir, büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir. Öyle de, ehl-i imanın ve has dostların hükmen küçük hataları, çabuk onları temizlemek için, kısmen dünyada ve sür'aten verilir.
Ehl-i küfrün ve zalimlerin cinayetleri o kadar büyüktür ki, kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, adaletin gereği olarak, âlem-i bekadaki büyük mahkemeye havale edildiği için, enellikle burada cezaya çarpılmıyorlar.
Cehenneme inanmamak insanları diğer insanlara işkence etmeye (işkenceli cezalar vermeye) teşvik eder. Allah'ın cehennemde ceza verecek olması, hem de bu cezayı hakiki adaletle uygulayacak olması insanların içindeki yatışmaz kini yatıştırır.
Örneğin insanlar peygambere bir suçluyu ateşte yakmayı teklif etmişler. Peygamberimiz ise "allah'ın azabıyla ceza vermeyin" diye karşılık vermiştir.
Bu dünyada hakiki adalet sağlanamaz. Yanlış hüküm verilebilir. Bu da hükümlüyü mazlum duruma düşürür. Halbuki allah kimlerin azaba layık olduğunu bilendir. Onun için bu tarz ağır cezalar o'na havale edilir.
Allah bu dünya düzenini yalnız kendisine ve ahirete inanıldığında rahat edilecek şekilde yaratmıştır kısacası.
hayalkırıklığı da müjde de olabilecek bir durumdur. allahı olmayanların çoğunlukla dilediği şeydir. kodumun ifritleri sanki toprağın kabul etmediği, geberip geberip dirilenler kendileri değil. olsaydı tabi ki kendileri için daha iyi olacaktı, sonuçta cehennemden daha beter bir yere düşüp de cehennemi mumla aramak da var yarın öbürgün.