''şu hakikati hayat bana öğretti:insanoğlu, insanoğlunun cehennemidir. bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.''
sartre'nin, kendi içinde hem doğru, hem de çelişkili olan sözü. çünkü eğer cehennem başkalarıysa, o başkaları için de bizizdir. dolayısıyla cehennem başkaları değil, kişinin kendisidir ve her insan kendi cehennemini yaratır, yaşatır, yaşar.
jean paul sartre' nin sözü.
özgür seçimle insanın yolunu oluşturduğunu ve diğer insanlardan ayrı, tek karakter, tek birey olduğunu, özgür seçimin bireysel ve diğer insanların yorumlarından ve düşüncelerinden bağımsız olduğunu belirtmektedir.
varoluşçuluk felsefesinin en büyük temsilcisi kabul edilen yazar sartre'nin ünlü cümlesi.
insanların, yaşamlarını başkalarının değer yargılarına, toplumun genel geçer kurallarına göre düzenlediklerinde, mutluluklarını ve özgürlüklerini toplumun ahlak yasalarına feda ettiklerinde dünyanın esas o zaman gerçek bir cehenneme dönüşeceğini anlatır. kısacası bu cümle başkalarının bizim için ne denli önemli olduğunu gösterir ve eğer buradan yola çıkacak olursak işin bir diğer tarafıda mevcuttur. böylece cennet-cehennem kavramlarının metaforik kullanımına dayanarak şunu da söyleyebiliriz; kimine göre cennet de başkalarıdır.
Sartre'ın muazzam derinikteki sözü. bir anlamda "yeryüzü cenneti'nin" yansıtılmasından oluşmuş bir sözdür. nietzsche'nin "şeytan insanı olduğundan daha kötü yapabileceğini sanıyorsa yanılıyor" sözünün başka bir versiyonudur.
cehennem başkalarıdır, sözü aynı zamanda başkalaşım ve ötekileşmeye de gönderme yapıyor diye düşünüyorum. ama sadece düşünüyorum.
cehennem başkalarıdır ..hayatımızı o ne der bu ne der uğruna boşa yaşamışız istediklerimiz yerine başkalarının istediklerini yapmışız cehennemi içimizde yaşamışız .
o ne der, bu ne der diye yaşayan insanların durumu. başkalarını elbette önemseyeceğiz ama başkaları bizim kadar değerli değil. başkaları için değil kendimiz için yaşıyoruz. ve kendimizden başka tutunacak dalımız yok.
başkalarının hapishanesinde yaşamak için gönüllü olmaya hiç gerek yok. adam olun kendi hapishanenizi siz kurun. bırakın sizden daha az zekiler sizin cehenneminize gelsinler hem de kendi ayakları ile.
"ortaokulda will harscha adında alman bir çocukla arkadaş olmuştuk. onun evine gidip geldim ve kız kardeşini, kendinde küçük erkek kardeşiyle, annesini tanıyordum. uzak bir semtte bir dükkanı olan babasıyla hiç karşılaşmamıştım ama bir pazar sabahı onu aradığımda babası da evdeydi. will beni babasıyla tanıştırmak üzere içeri çağırdı. şişmanca bir adamdı, siyah saçlı esmerdi. iyi bir insana benziyordu. demek joseph sensin dedi elimi sıkarken. ve karısına almanca er ist schön dedi. mephisto war auch schön diye cevap verdi mrs. harscha. mephisto ne dediğini anlamıştım. donmuş kalmıştım. mrs. harscha beni izlemeye devam ederek ne söylediğimi anladığını kestirmiş olmalıydı. çünkü kocası gözlerini ona dikmişti. mrs. harscha ise dudakları sımsıkı kapalı, beni izlemeye devam etti.
bir daha onları görmedim, okulda will den elimden geldiğince kaçıyordum. mrs. harscha nın sözlerini düşünmekten uykusuz geceler geçirdim. sanki içimi görmüştü. bir içgüdüyle başkalarının göremediği bir kötülüğü hissetmişti diye düşünüyordum. uzun süre kendimde insanlık dışı, şeytanca bir taraf olduğuna inandım. sonraları bundan vazgeçtim. eğer içimde bir şeytan olsa bile zavallı bir şeytandı. özellikle bende olan bir şeytanlıkta değildi bu, genel olarak insanlardaki şeytanlıktı."