Kısmen doğrudur..Kimi zaman cehaletin panzehiri addedilen bilgimiz ve ona paralel olarak 'farkındalık düzeyimiz' arttıkça armudun sapı, üzümün çöpü diye hayatı kendimize zindan edebiliyoruz nitekim.. Bir başka açıdan bakılırsa duruma, nihai amacımız mutlu olmaksa, yani bir nevi mutluluk formülü arayışındaysak her daim tüm çabamızla ve dahi tüm eylemlerimizle ve o cahil varsaydığımız insan o formülü bilmeyerekte olsa elinde tutuyorsa muzaffer bir komutan edasıyla...Tüm yollar mutluluğa çıkma hevesindeyse ve cahil yaftası yemiş insan o yolun sonundaysa tüm soyutlanmışlığıyla dünyalık hırs ve koşuşturmalardan..Mutlu olmayı başarmışsa bize göre olanca 'basitliğiyle' .. O mudur gerçekte cahil olan biz mi ?
sanıldığının aksine bu sözde ironi yoktur. bilginin sonsuzluğunu veya cehalettin kaçınılmazlığını anlatmaz. anlatmak istediği; bilen insanın fazla sorgulayıp bir türlü işin içinden çıkamaması halidir. çok bilen insan çok sorgular, kafası karışır, sürekli kendi bilinciyle bir tartışma halindedir. buna rağmen cahil insan boş boş yaşar ama rahat yaşar. hiçbirşeyi sorgulamaz, bilmek onun için gereklilik değildir bu yüzden rahat ölür.
not: bu sözün sizin duyduğunuz kişiye ait olduğunu düşünebilirsiniz fakat bu bir atasözüdür, yani herkesin kullanması normaldir.
Çevreye şöyle bir göz gezdirdiğimizde görürüz ki gerçekten cehalet mutlu olmak için yeterli olgulardan biri.
Ancak (bkz: ot gelip saman gitmek) insana yakışan bir hal değil.