Çünkü insan bildiğinin esiri, bilmediğinin hürüdür; artık Bildiği ile karar verecek durumda olmak onu rahatsız edecek, iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır! “Endişe”, kaygı diye buna diyoruz esasında; bilmenin yüklediği sorumluluğun dayattığı rahatsızlık hâli...
Ne kadar bilirsen bil, bilmediklerin bildiklerinin binde biri bile değil. Tekerleme gibi oldu ama doğru bu her zaman bir çok bilginin cahilisin ve mutlulukta getirmiyor. Koca bir balon söz.
Mesela,
En güzeli aslında hiç bir şeyin umrunda olmaması. Benim kuzenim ortaokulu bitirdi sanayide çalıştı usta oldu dükkan açtı... Hiç bir şey kalmadı geriye.
Bende çalışıyorum ama gel gör ki o kadar okul okumak falan... Adamın ikinci çocuğu oldu. Ben daha başlangıcı yapmadım.
kendilerini bilge zanneden mutsuz cahillerin uydurdukları ve sıklıkla dile getirdikleri, gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan söz. bilgelik, diğer adıyla hikmet, mutlulukla beraberdir.
gelmiş geçmiş en güzel tespitlerden biridir. cahil insan farkındalık sahibi değildir ve daima neşelidir. kolay tatmin olur. fazla sorgulamaz, irdelemez, düşünmez. neyi duyuyorsa hayatı boyunca ona inanıp durur. kendini dev aynasında görür. bilmek ise acı çekmektir.
şu sözü asla zihnimden çıkarmam:
fikrini savunmaya hakkın yoktur. bilgi temelli fikrini savunmaya hakkın vardır. kimsenin cahil kalma lüksü yoktur. -harlan ellison