çeçen - rus mücadelesi 1732'ye dayanır. bu tarihte imparatorluk rusyasının bir grup askeri çeçen avul adlı kafkas köyünde çeçenlere karşı bir çatışmayı kaybettiler. tersten söylersek çeçenler buradaki çatışmayı kazandılar. ne var ki çatışmayı kazanmaları demek savaşı kazanmaları demek değildi.
rusların çeçenleri tacizleri sürekli olarak devam etti. 1783' te katerina dı gıreyt gürcistan'la askeri koruma antlaşması imzaladığında çeçenistan'ın çoğunu da denetimine almış görünüyordu. ama çeçenler henüz vazgeçmeye niyetli değillerdi. şeyh mansur geleneksel olarak birbirinden bağımsız vaziyette, kafkaslarda kafalarına göre takılan kabileleri birleştirdi, cihat ilan etti ve 1785'ten 1791'e kadar ruslara kabus oldu ama şeyh mansur'un yakalanmasından sonra cihat suya düştü.
19.yy ortalarında başka bir karizmatik lider şeyh şamil idareyi eline alıyordu. şamil ve silah arkadaşları yenilikçi gerilla taktikleriyle ruslara 1859'a kadar karşı koydu. 1859'da çar birliklerini bölgeye yığıp şeyh şamil'i yakaladığında çeçenistan'ı da ülkesine eklemiş oldu. çarın çeçenistan'a gönderdiği birlikler içerisinde tanıdık bir isim leo tolstoy da vardı ve bakın neler yazmış.
"çeçenlerin ruslara karşı olan hisleri kinin ötesinde bir şeydi, bu his daha çok rusların kendilerini (çeçenleri) yok etmeye yönelen, fareleri, zehirli örümcekleri veya kurtları yok etmeye yönelik bir tutkuya benzeyen vahşetine karşı bir tiksintiydi ve insanın en temel güdüsü olan bütünlüğünü koruma iç güdüsünün bir tezahürüydü."
rus sivil savaşı sırasında çeçenler bağımsız bir devlet kurmak için tekrar ayaklandılar. yalnız stratejide bir hata yapmış olacaklar ki hem kızıl ordu'ya hem de "beyaz" (anti komunistler) lara karşı savaştılar. haliyle bu taktik işe yaramadı ve bolşevikler bölgeyi rusya'ya ve komunizme bağlı ototnom bir vilayet olarak düzenlediler. 1930'larda kızıl ordu bölgeyi kılıçtan geçirdi. 1934 te moskova çeçen vilayetini batısındaki inguş vilayetiyle birleştirerek çeçen-inguş sovyet sosyalist cumhuriyetini kurdu.
1944'te yani ikinci dünya savaşı sıralarında stalin denen insan kılığına girmiş yamyam çeçenleri nazilerle işbirliği yapmakla suçladı ve 400.000 çeçeni kadın, erkek, çoluk çocuğunu kazakistanın buz kesmiş steplerine sürdü. yolda hayatını kaybedenlerin sayısı hakkında çeşitli rivayetler var ancak ortalama 150-200 bin civarında çeçenin bu sürgün sırasında öldüğü söylenir. sağ kalanlara stalin 1953'te nalları dikene kadar yurtlarına dönüş izni verilmedi.
1957'de Khrushchev inguş-çeçen devletini resmi olarak tekrar kurdu ama çeçenlerin yurtlarına döndüklerinde buldukları çeçenistan bıraktıklarından çok farklıydı. bölgeye ruslar yerleştirilmiş, camiler yıkılmış ve komunist parti islamı unutturmak için tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. ama başaramadı.
1991'de sovyet ordusunda görevli bir pilot olan cavhar dudayev önderliğinde gorzny'de tekrar isyan ettiler. dudayev parlementoyu topladı, ekim ayında başkan seçildi, kasım ayında çeçenistan'ın bağımsızlığını ilan etti. ertesi yıl kremlin'le bağlarını koparmak istemeyen inguşetya çeçenistan'dan ayrıldığını ilan etti.
boris yeltsin'in emriyle çeçenistan'a giren rus ordusu cavhar dudayev'i de şeyh mansur gibi şeyh şamil gibi çeçen bağımsızlık mücadelesinin unutulmaz isimleri arasına soktu.
turkiye'nin cok iyi degerlendirmesi gereken meseledir. cecenler'e el altindan yardim gonderilerek, cecenlerin ruslar'a karsi daha etkin mucadele etmeleri saglanabilir. bu sayede ruslar'in kafkasya'daki etkinligi azaltilmis olurken, turkiye bolgedeki tek guc merkezi ulke konumuna gelebilir. *
Bizi alakadar etmeyen, etmemesi gereken meseledir. Bizim icin oncelik dogu turkistan ve kerkuk meseleleri olmalidir. Muslumanlik ise cin zulmunde yasayan dogu turkistan halki ve kerkuk turkmenleri' de muslumandir. ilaveten Irktasimizdirlar.
rusya dünyadan izole ettiği çeçenistan'da büyük bir katliam yapmaktadır. en son geliştirdiği kimyasal silahları burda denemektedir. rus askerleri çeçen kadınlarına tecavüz etmektedir. çocuklar uzuvları parçalanarak öldürülmektedir. asırlardır kendinden belki de milyonlarca kez daha üstün olan rusya ile mücadele eden asil çeçenler ise yaygara yapmadan, sızlanmadan, hergün manşetlerde dünya kamuoyuna kendini duyurmaya gerek duymadan, yalnız ve kimsesiz, ama gururlu ve onurlu bir şekilde hergün, her saniye, her dakika ruslara karşı vatanını savunmaya çalışmaktadır. hergün birçok çeçen yatağından kalkıp şehadete yürümektedir. ama gururlu ve onurlu.. sızlanmadan.. hiçbir ülkeden medet ummadan, sırtını allaha dayayarak şehadete yürümektedir..
bunlar dünyanın umrunda bile değildir. zaten zulmetmeyi bir görev bilen ve aralarında nöbetleşe şekilde uygulayan medeni dünya (!!!) neden ses çıkarsın bu zulme, bunu beklemektir hata olan. amerika mı, ingiltere mi, fransa mı, çin mi... zaten zulmetmekte gayet usta olan bu ülkelerden nasıl bir ses çıkabilir. burda görev islam alemindedir. bu zulmün karşısına dikilmesi gereken müslüman alemidir. ama heyhat ki müslüman ülkelerinin durumu ortadadır. türkiye mi,ırak mı , mısır mı, suriye mi, sudi arabistan mı durabilecektir bunun karşısında. imkansız!!!
insanın osmanlıyı boğazı düğümlenerek özlediği zamanlardır bu zamanlar. asırlar boyunca zulmün karşısında zulmetmeden duran osmanlıyı özlediği zamanlardır. insan sevgisi ile dolu olan osmanlıyı özlediği zamanlardır bu zamanlar. ve belki birgün osmanlı şuuru ile bu ülke yerinden kalkar ve rusya'ya amerika'ya ve diğer zalimlere seslenebilir;
" zalimler... çekin o pis ellerinizi masumların üstünden... yoksa o pis ellerinizi kırmak boynumuzun borcudur... "
200 yıla yakın bağımsızlık savaşı vermiş bir millet olan çeçenlerin meselesidir. 1991'de bağımsızlıklarını ilan edip hakları olan -ki bu hakkı rusya federal devletinin anayası da kabul eder- içkerya Çeçen Cumhuriyeti'ni kurmuş bugün ise işgal altında oldukları için özgürlük savaşı veren ve bu yolda şehit düşen insanların meselesidir. bu bir insanlık meselesidir.
insanlık meselesidir diyorum; zira bu meseleye "rusya'nın terör meselesidir" diyecek kadar insanlığını kaybetmiş ucubeler de var.
"1994 - 96 savaşında 120.000 sivil Çeçen katledildi. Yeltsin ve Mashadov arasında imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra başlayan ve sekiz aydır devam eden ikinci savaş ise, 20.000 sivil Çeçen'in hayatına mal oldu. Çeçenistan'ın başkenti Grozni, Rus kuvvetlerinin eline geçerken binlerce insan bütün dünyanın gözü önünde yok edildi. Bu katliamlar ve insan hakları ihlalleri devam ederken, Rusya'ya karşı yaptırım gücü en fazla olan tepki, 6 Nisan 2000 tarihinde Avrupa Konseyi'nden geldi. Rusya'nın da üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, aldığı bir tavsiye kararı ile, Bakanlar Komitesi'nden "Şayet Rusya, Avrupa Konseyi prensipleri çerçevesinde, Çeçenistan meselesini çözmek için ciddi, gelişme gösteren ve gözle görülür bir iyileşme hali ortaya koymazsa bu ülkenin üyeliğinin askıya alınması için gerekli adımların hemen atılmasını" istemişti. Konsey kararında ayrıca, Çeçenistan'ın seçilmiş otoriteleri ile Rusya'nın ateşkes anlaşması yapması ve siyasi diyaloğun bir an önce başlatılması da istenmişti. Bu süre içerisinde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Başkanı ingiliz Lord R. Johnston ile Çeçenistan Cumhurbaşkanı Mashadov iki kez telefon görüşmesi yapmış ve birkaç kez yazışmışlardı. Geçen iki ayda, Rusya'nın Konsey'in tavsiye kararı çerçevesinde tatmin edici bir adım atması bir yana, tam aksi istikamette bir tutum sergilediği görülmüştür.
Son olarak şunu belirtmek gerekir ki, Türkiye gibi ırk, din ve milli çıkarları açısından Kafkaslar'la yakın ilişkisi olması gereken bir ülke bile, Çeçenistan'daki dehşet verici mezalimi göz ardı eder ve attığı imzalarla Çeçenistan'ın seçilmiş liderini terörist olarak kabul ederse, Avrupa ülkelerinin, Çeçenistan sorununa salt çıkar ilişkileri açısından yaklaşmalarını da çok görmemek gerekir."
pkk ile aynı kefeye koyarken iki kere düşünülmelidir.
hiç bir zaman rusya'nın hakimiyetini kabul etmemiş, her zaman bağımsızlığı onuru bilmiş bir halkla; asırlarca bir arada yaşayan toplumları israil'in hesapları doğrultusunda bölmeye çalışan zavallıların bir tutulduğu talihsiz başlık.
düzeltme: bu mesele, ömer muhtar'ın yargılanma meselesine benzerlik gösterir. ömer muhtar ve direnişçiler ne zaman italya'nın hakimiyetini tanımış, ne zaman italya kaynaklarını kullanmış, ne zaman italya'dan bir fayda görmüş ? ama ne yazık ki, bazı sözlükçülerimizin yaptığı gibi yüce(!) italyan adaleti, onu isyancılıkla suçlamış ve bu suçtan ötürü idam etmiştir.
yüzyıllardır süren bir meseledir ve bitmesi oldukça zor görünmektedir... çok bilmiş bizim türk aydın sözlük yazarlarımıza ve güzide bilgili insanlarımıza göre rusyanın iç meselesi olduğu söylenir ve aynı bağlamda pkk ile eş değerde görünür...
işin garip yanı hala pkk bizim iç meselemiz olamamışken/oldurmuyorlerken ve karışan devletlere hiç bir tepki gösterememişken nasıl oluyor da çeçenistan'ı rusya'nın iç meselesi olara görüp -ki iç meselesi diyelim biz de- orospu çocucugu bir oluşumla aynı değerde nitelendirilebiliyor...
kaldı ki anlatamama özürlüler nasıl oluyor da çeçenistan'ı pkk ile aynı amaç doğrultusunda bir birlerine benzetiyorlar...
pkk içinde yaşadığı ülkeyi dış desteklerle parçalamaya çalışırken... çeçenistan ise yüzyıllardır yaşadığı topraklardan soyutlanmak isteniyor...