caylakgeldimcaylakgidicem

    77.
  1. aşk'ım.

    daha önce defalarca bahsettim duygularımdan. yüreğimde, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi uçuşan kelebeklerin de desteği ile haykırdım içimdekileri. kah direkt yüzüne karşı, kah bir paravanın ardından, kah tek ses telimi dahi titreştirmeden. bazen de şehrimin sensiz sokaklarında avazım çıktığı kadar, nefesim kesilinceye dek haykırıyorum. bilmem, şu an bu satırları okumakta olan uludağ sözlük komünitesinin çılgın üyeleri ne düşünür ama burada da haykırmak istiyorum seni sevdiğimi. belki "özel yaşamın gereksiz teşhiri" olarak algılanır. belki "hatun kişiler karşısında olduğundan farklı görünmeye çalışmak" olarak nitelendirilir eylemim. belki öyledir. belki sadece "kabaran duyguların dışavurumu"dur. belki de bir köpek hassasiyeti ile "burası benim bölgem" deme kaygısıdır. "herkes akıllı olsun. yengenize yanlış olmasın." diyorumdur elde tespih, omuzlarda ceket...

    elalemin, önyargılarla çevrili "sindirme" çabaları zerre umrumda olmaz evvelden ezelden. ben içimdekileri anlatmak istiyorum yalnızca. kendimi anlatmak istiyorum. seni anlatmak istiyorum. seni anlamak istiyorum. belki biraz da mesaj kaygısı güdüyorum haddim olmayarak. şimdiden söylüyorum; çıkacak anafikir "sevmenin ve sevilmenin üzerinde hiçbir duygunun olmaması"dır.

    henüz beş yaşında iken hayat mottomu belirledim ben. mutlu bir yuva kurmak, evleneceğim kadına iyi bir eş, çocuklarıma iyi bir baba olmaktan gayrı istediğim bir şey yoktu, çocuk olmaktan kaynaklı oyuncak dileklerini hariç tutmak kaydıyla. o dönemlerde, henüz ismini bilmediğim bir duygu gerekiyordu hayat mottomu gerçeğe dönüştürebilmek için. ilk ergenlik yıllarımda hissetmeye başladım o duyguyu. bazı arkadaşlarımın imla hatalarıyla çevrili yazılarından öğrendim adını da. sadece üç harften oluşuyor olması şüpheye düşürmüştü ilk karşılaştığımda. bu kadar derin anlamlar ifade eden ve böylesine önemli sonuçlara gebe olan bir duyguya yalnızca üç harfin reva görülmesi şaşırtmıştı körpe zihnimi açıkçası. dünya üzerindeki hakim dillerde, bu duyguya en büyük önemi o "kaba" almanların veriyor oluşu apayrı bir şaşkınlık sebebi idi, liebe yazarken kullandıkları beş harf ile. neyse ki, o romantik fransızların da bu yüce duyguya beş harf ile saygı duruşunda bulunduğunu öğrenmem uzun sürmedi. zaten, zihin arenamda vuku bulan nitelik ile nicelik arasındaki kıyasıya rekabeti niteliğin kazanmasına bu durum sebep olmuştu ilk kez. kendi meşrebimce hayaller kuruyordum hep. gençlik çağım hayallere sığınarak geçti zaten. bir kadın düşlüyordum yanıbaşımda. bir kadın ki, bir bakışımdan ne hissettiğimi anlayan, bir bakışı ile yapmam gerekenleri sıralayan. bir kadın ki, yanında hüngür hüngür ağlayabileceğim, sıcaklığı ile bütün sıkıntıları aşabileceğim inancını aşılayan. bilirsin, eski türk filmlerinde çok işlenmiştir aşk, evlilik ve bunlara bağlı olarak gelen tarifsiz mutluluk. işte bu filmlerdeki karakterlere özenirdim ben. aile şerefi filmindeki yaşar usta olabilmeyi isterdim mesela. nalan'ı ile ağaçların arasında kovalamaca oynayan, yakaladığı gibi pembe panjurlu ev hayallerinden bahseden ferit olmayı da...

    en deli olduğum zamanlarda da, sükunetin damarlarımda bir çağlayan gibi aktığı anlarda da, yanımdaki kadına o gözle baktım her defasında. aşk isimli duygunun her halini hissettim şu, normale kıyasla kısacık hayatımda. bazen de hoşlantıyı saplantıya dönüştürdüm, hayallerimin kutsiyeti neticesinde, başarıyla. her ne kadar iyilik timsali, mutlulukların her çeşidi hakeden bir adam olmasam da, herhangi bir eleştiri payı bırakmam hayallerimin kutsiyeti hususunda.

    yirmidördüncü yaşıma adım adım yaklaştığım şu günlerde, geriye dönüp baktığımda yaşadığım hiçbir andan dolayı pişmanlık hissetmiyorum hiçbir hücremde. geleceğe dönüş filminde verilen yan fikirlerden, "geçmişin herhangi bir yerinde, en ufak bir anda bir değişiklik olduğu takdirde, gelecek bambaşka bir hale gelir." düşüncesini barındırıyorum zihnimde. o, hayallerimde yaşayan kadının yerine, senden önce pek çok yanılsamayı koymuş olmak suçlu hissettirse de, pişmanlık duymuyorum bozulur büyü de sen gelmezsin bu kez diye. hayallerimdeki kadının karşısına çıktığım güne gelebilmek için aşılması gereken engeller gibi geliyor hepsi nedense. yaşayarak öğrenmenin, duygusal ve zihinsel gelişim açısından önemini somutlaştırıyor hepsi belki de. bütün o yanılsamaları, sana ulaşmama yardımcı olmalarından dolayı şükranlarımı sunarak, onların hayatında bulunduğum yere, geçmişin tozlu raflarına kaldırıyorum bir daha açılmamak üzere.

    kendimden çokça bahsettim yine. fakat bilirsin beni, çenem açılınca susturmak güçtür olabildiğince. beni sana, seni bana getireni anlatmak istedim sadece.

    sen, hayallerimin başrolünde olan kadınsın. bunu adım gibi biliyorum. daha önce hayatıma ve/veya hayallerime giren yanılsamalara hep güvendim ben. fakat, hiçbirinin ağzından çıkanı yemin bilmedim. hayatıma giren arkadaş, dost, sevgili ve dahi aile ferdi olan hiç kimseye böylesine güvenmedim. ömrümce hiç kimse, kendini senin kadar net ifade etmedi, dürüst olmadı bana karşı. hiç kimse "acaba hakkımda ne düşünür" demeden, böyle açık konuşmadı benimle. sen bana derdini anlattın. ben dinledim. sen anlattıkça koştun bana, ben dinledikçe. ölünceye dek hiçbir zaman minnetimi esirgemeyeceğim bir güç derman kattı bacaklarımıza. o, dikenlerle, yılanlarla, cam kırıklarıyla ve devasa ateşlerle çevrili karanlıkları aşmamıza yardım etti. bize inanç verdi. sevginin gücüne inanmamızı sağladı. ne büyük tesadüftür ki, tam da "sevmek" temalı şarkıların yankısı dinmek üzere idi kulaklarımızda. seni bana getirdi sevgili. daha nasıl yardım etsin ki.

    sen, gönlümde fırtınalar kopartan ay parçası... sen, ruhuma esenlik katan kanatsız melaike... sen, zihnimdeki bütün hayallerin gerçekleşmesini sağlamaya and içmiş yüce varlık... sen, gözlerime inen perdede her daim gördüğüm tapılası kadın... sen, aşkı anlamlandıran kardelen... sen, kulaklarımda ilelebet çınlayacak, ruhuma hoşluk katan yegane sesin sahibesi... sen, geleceğimi yüreği ile aydınlatan sevdam... sen, beni karanlıklardan çekip alan güzellik abidesi... sen, alev alev yanan yüreğimin tek sahibi... benliğimin, geleceğimin, hayallerimin, her şeyimin tek sahibi sensin. sonsuzluğa giden yolda kavalyen olarak iyi ki beni seçtin. iyi ki beni sevdin. iyi ki seni sevmeme izin verdin. iyi ki güneşim oldun. iyi ki merhem oldun geçmişime, iyi ki huzur kattın bugünüme, iyi ki ışık oldun geleceğime. binlerce şükürler olsun seni bana getirene. binlerce şükürler olsun seni tanıdığım güne. binlerce şükürler olsun sana ulaşmamı sağlayan her saniyeye ve herkese.

    evet, uzağız sevgilim. kilometre bazındaki büyük uzaklık aramızdaki sevgiyi köreltemeyecek yemin ederim. seni ömrümce mutlu edeceğime söz veririm. sensiz yaşamayacağıma bütün inandığım değerler üzerine and içerim. hiç bırakma beni. yüreğinden atma yüreğimi. sonsuza dek sev beni.

    seni çok seviyorum aşk. seni her şeyden ve herkesten çok seviyorum. herkesin huzurunda yemin ediyorum, seni çok seviyorum ve sonsuza dek seveceğim. şu an ne kelimelerim ne de ses tellerim yeterli gelmiyor sana olan aşkımı haykırırken.

    SENi ÇOK SEViYORUM!..
    7 ...
  2. 71.
  3. 1.
  4. 7.
  5. bilmem kaçıncı kutlamayanın ben olayım demedim..

    iyi ki doğdun.. şimdi kaç oldun...
    3 ...
  6. 42.
  7. yakın mesafeden benimle türkü söyleme gafletinde bulunan yazar. * efenim benim ses yarım ses kadar ince kaldıgı için aynı armoniyi tutturmakta zorlandık. sonra bir baktım o da benim gibi "k" harflerini kaybetmiş. "eee angara insanıyız" , "çıbıklıyız" diyalogları kacınılmazdı tabiki. sırtında gulucuk olan garsonlar gibin * gülen yuzun solmaya emi. muhabbetle...
    3 ...
  8. 66.
  9. --spoiler--
    anladın mı benim öküz kardeşim?
    --spoiler--

    ahaha ilahi çaylakgeldimçaylakgidicem, sen adamı öldürürsün.

    tanım: çok yakın bir zamanın zirve organizatörü. kumaşı sağlam, hitap ve yönetme sanatlarını başarıyla uyguluyor. devamı gelir, söyleyim...
    4 ...
  10. 81.
  11. en kısa zamanda yanındayım gülüğğm insanı.* ilk fırsatta en bi müsait zamanlar buluna, en bi $ukela ortamlarda görüle!**
    3 ...
  12. 15.
  13. saçını kızıl yapması konusunda ısrarlarımın devam edeceği hep gülsün yazarı.*
    2 ...
  14. 3.
  15. (bkz: ot geldin ot gideceksin)

    (bkz: senden cacık olmaz)

    şaka bi yana, hoşgelmiş sefalar getirmiş yazar, biz de onu bekliyorduk zati, nicki de fıyakalı...
    2 ...
  16. 37.
  17. smileycan olduğu kadar daha başka meziyetleri oldugunu da bize gösteren sevimlim , en kısa zamanda gülerek beraberce türküler söylemek dileği ile kişisi . *
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük