catismalar didismeler tepismelerden bikilmadi yahu

entry1 galeri0
    ?.
  1. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili hem siyasal, hem hukuksal tartışma ve polemikleri izlerken, tuhaf bir buruklukla düşünce kepçem, 1270'li yıllara doğru uzanıyor; yani efendim, 737 yıl kadar öncesine.
    * * *
    Floransa'da Dante'nin doğup çocukluğunu yaşadığı 1270'li yıllarda, bizim de Söğüt ve Domaniç yörelerimizde Oğuz Türklerinden geldiği söylenen 400 çadırlık, yani yaklaşık 3 bin nüfuslu bir aşiret yaşıyordu.
    * * *
    Bu aşiret Kayı aşiretiydi. Başındaki Bey de Ertuğrul Bey'di.
    Ertuğrul Bey 93 yaşında öldü. Tarih 1281, yahut 1288.
    Ertuğrul Bey ölünce aşiretin içinde iktidar kavgası başladı.
    Ertuğrul Bey'in oğlu Osman Bey ile Ertuğrul Bey'in kardeşi Dündar Bey birbirlerine girdiler.
    * * *
    Abdülhak Hamit'in babası tarihçi Hayrullah Efendi, 400 çadırlık bir aşiretin başına geçmek için amcayla yeğeni arasında başlayan kavganın sonunda nasıl bir cinayete dönüştüğünü şöyle anlatıyor:
    "...Dündar Bey, Osman Bey'in reisliğini bir türlü hazmedemeyerek münasip bir fırsat bekliyordu; hatta rivayete göre Bilecik ve Yarhisar Rum beylerinin Osman Gazi'yi öldürmek için tertip ettikleri tuzaktan Dündar Bey'in de haberi varmış. Osman Bey bu hadiseyi bastırdıktan sonra 1298'de amcasını öldürmüştür..."
    * * *
    Neşri'nin Cihannüma'sına göre ise Osman Bey, amcası Dündar Bey'i bizzat kendi eliyle ve okla öldürmüş.
    * * *
    Son yüz yıldaki iktidar ve egemenlik çatışmaları da; bu çatışmaların kimlere nelere mal olduğu da; bilimsel bir objektiflikle yeterince netleştirilmiş değil.
    Dış merkezlerde de kim bilir ne sinsi tezgâhlar kurgulandı o çatışmalar sırasında.
    * * *
    Japonya, 2. Dünya Savaşı'ndan ağır bir yenilgiyle çıktı; Hiroşima'da, Nagazaki'de de atom bombaları patladı üstünde.
    Ve bugün Japonya, küresel ekonominin rekorlar kırıp duran şampiyonları arasında.
    Türkiye ise 2. Dünya Savaşı'na girmedi. Ama vatandaşlarının "yaşam kalitesi" açısından, 173 ülke arasında 93'üncü sırada.
    Kirli ülkeler listesinde ise baş taraflardayız.
    * * *
    Siyasal partilerimizin sayısı 52'ye çıktı. Hangisinin söylem repertuvarında, bir türlü "gelişmiş" olamayışımızın tümörlerini rakamlarla da şeffaflaştıran köklü bir şahlanış var?
    * * *
    Ressam Edip Hakkı da, ibrahim Çallı ile birlikte tablolarını iş Bankası'na satmak için Ankara'ya gelirdi.
    Ona göre Ankara'daki siyasal çatışmaların özeti şöyleydi:
    - Herkes kıçını yerleştirecek bir yer arıyor.
    * * *
    Bu konudaki halk deyimleri de çarpıcıdır:
    Böyle gelmiş, böyle gider.
    Doğruyu söyleyeni 9 köyden kovmuşlar.
    Gemisini kurtaran, kaptan.
    iş bilenin, kılıç kuşananın.
    Bal tutan parmağını yalar. vs...
    * * *
    Ev içi gerginliklerindeki birbirini suçlamalardan, dış politikada neredeyse tüm dünyayı suçlamaya; futbol kulüplerindeki yöneticilerin birbirlerini suçlamalarından, siyasal liderlerin birbirlerini suçlamasına kadar, bir suçlama ve cezalandırma feodalliği sürüp gitmekte.
    * * *
    Şairi suçlama, yazarı suçlama, sanatçıyı suçlama, düşünürü suçlama...
    Ve 21. yüzyılın açtığı bambaşka pencereler:
    "25 milyon dolara uzayda çay keyfi - Microsoft'un yazılım patronlarından Charles Simonyi; uzay yolculuğuna çıktığı Soyuz uzay aracı, Uluslararası Uzay istasyonu'na kenetlenmesinin ardından, Uzay istasyonu'na geçti. Uzay istasyonu'nun mürettebatı, 2 günlük bir yolculuktan sonra kendilerine misafir olan 58 yaşındaki Amerikalı milyarder Charles Simonyi ve 2 Rus kozmonota çay ve yiyecek ikram ettiler."
    * * *
    Türkiye daha bir süre, kendi geleneksel koşullanmaları nedeniyle birtakım çalkantılardan geçeceğe benzemekte...
    Görünen o ki, 20-25 yıl içinde AB üyeliği ile birlikte, Türkiye de, evrensel bir küreselleşmenin dinamikleri sayesinde, kendi çağıyla bütünleşmiş olacak.
    * * *
    Sevgili Doğan Barış'la Şafak Barış, Hollanda'daki çarpıcı bir reklamın kısa filmini gösterdi bendenize.
    Babasıyla süpermarkete gelen 5-6 yaşlarındaki bir çocuk, allak bullak ediyor ortalığı. Raflardan, müşterilerin arabalarından alınıp sağa sola fırlatılan mallar, yere yatıp sırt üstü tepinmeler, afallayan kadınlar, tezgâhtarlar ve buz gibi bir bakışla oğlunu seyreden babanın, prezervatif reklamı:
    - Şu marka prezervatifi kullanmadığınız zaman, durumun ne olacağı görülüyor işte.
    * * *
    Keşke tarihin de, siyasetçilerin babalığı altında kanlı ahmaklıklar doğurmasını engelleyebilecek bir önlem bulunabilseydi.

    çetin altan
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük