ilsa'nın rick'e, " victor benim kocam. seninle paris'te tanıştığımızda da öyleydi " repliği, kadınların evlilik dışı ilişki yaşamasını meşru gösterdiği gerekçisiyle sansürlenme tehlikesi atlatmış. fakat kocasının öldüğünü sandığını açıklaması sayesinde kurtarmış. " e madem öldü sanıyordun tamam o zaman " demiş sansürcü abiler.
gelgelelim, bugünün hollywood'unda karılar kucaktan inmiyor. nereden nereye.
aşk filmi olmadığı halde bu şekilde nitelendirilen film. defalarca izleyebilir, her defasında aynı tadı alabileceğinize emin olabilirsiniz. tüm zamanların 'en iyi aşk filmi' değil ama, 'en iyi filmi' olmaya adaydır.
21.yy aşıklarının mutlaka oturup izlemesi gereken film. döneminin zorluklarında ne gibi fedakârlıkların yapıldığını da güzel bir dille anlatıyor.. ii.dünya savaşı'nın politik tarafının bütünlüğü ile değil de yarı politik yarı romantik şekilde çok iyi harmanlanmış bir yapım.
ayrıca çekildiği yıla da bakacak olursak bu dikkat çekiyor. ilk yarısında fazla birşey vermeyen ancak ikinci yarısında üzerine koyarak veren bir film casablanca.. rick karakterinin patron gibi görünüp çok temiz bir kalbe sahip olduğunu, herşeyin sadece maddiyat olmadığını (hele ki o yılların acımasız şartları için) gösteriyor bize. film, oturmuş bir senaryo ve kurguya sahip.. öyle ki sonlarına doğru grafiği mükemmel yükseliyor.
humphrey bogart, ingrid bergman ve paul henreid üçlüsü için bile açın izleyin. ayrıca ingrid bergman'ın siyah beyaz ve o yıllara ait olan doğal güzelliği de gözlerden kaçmamalı. gerçekten o yıllarda böyle güzel aktirislerin sırrı bu doğallık. filmi sevmemin diğer bir nedeni aşkın kişisel pazarlık güdülmeden, acımasızca planlar yapmadan, kişilerin kuyusunu kazmadan nasıl yaşanılabileceğinin müthiş bir göstergesi olması. aşık olan kişi kendinden mutlaka fedakârlık yapmalı. işte bu filmin özeti de budur bende.
Dooley Wilson filmdeki en sevimli karakter olduğu kaçınılmazdır.
(bkz: as time goes by)
Ayrıca filmin en güzel sahnelerinden biri için buyrunuz efendim:
70. yılı şerefiyle bugün izlediğim antika film. Belki 2. dünya savaşına karşı duyduğum ilgiden beki ingrid Bergman'ın o güzel yüzünden belki de Antikalardan hoşlanmamdan kaynaklanan sebeplerle çok da beğendim. Yapanın ellerinden öperim.
"play it again sam" yani "bir daha çal sam " repliği filmde hiç geçmememesine rağmen sürekli filmle beraber anılır bunun sebebi woddy allendır .woddy allen 1972 yılındaplay it again samadlı bir film çekmiştir - ki film kendi yazdığı tiyatro oyunundan uyarlamadır- ve filmde geçmeyen bir replik filme ait olmuştur . çok da kötü olmamıştır hani .
hayatımda gördüğüm en berbat şehirdir. filmini pek beğenip de bir nevi cennet görmeyi hayal edenler şanslarına küsebilirler. hatta avuçlarını yalayabilirler.
fasın parisidir diyebiliriz.casablanca filmi ise izlediğim en güzel aşk filmidir.bu ne be böyle eski bir film kesin bok gibidir gibi bir önyargı taşırken film beni çok pis göt etmiş ve kendisine hayran bırakmıştır.