1976 yapımı stephen king'in romanindan uyarlanmış ve efsaneleşmiş brian de palma filmi.
Erkek seçimi konusunda hata yapıp kafayı sıyırmış orta çağ zihniyetine bürünüp kızını günah keçisi yapmış bir anne; bunun sonucunda sosyopat olan zeki bir genç kız Carrie ve dünya üzerinde her yerde olduğu gibi uyum problemi olan kızla dalga geçen, kendi hatalarında dahi onu günah keçisi ilan eden liseliler topluluğu.
Zıvanadan çıkartmak, sabır taşını kırmak, dayanma sınırını zorlamak vb. gibi deyimlerin vücut bulmuş halidir herhalde bu film. Stephen King in eserlerinin çoğunu okumama rağmen Carrie 'yi okumamıştım ve aslında yazılar geçerken yazarın ismini de görmek beni hem şaşırttı hem sevindirdi. Bir kitap uyarlaması olmasına rağmen King in insanı o çileden çıkartan anlatımı filme de yansımış, benzer şekilde yönetmenin tekniği ve oyuncu seçimi de bunda son derece etkili ve karakterler ise uyumluydu bu bakımdan çok sevdim. Sissy Speack ise muhteşemdi genç yaşına rağmen çok çok zor bir rolün üstesinden başarıyla gelmiş. hiç bir sahnesini yadırgamadım, oscar alamamış ama haketmiş bence. 76 senesi olmasına rağmen de hiç bir şeyi yadırgamadım sevilmeyecek tek şey heyecanlı anlarda çalan bildik o gıygıdı gıygıdı müzik sesiydi; kulak tırmalıyor resmen.
bu filmin 1976, 2002 ve 2013 olmak üzere 3 versiyonu vardır. ancak bunlardan en iyisi 2002 yılında başrolünü angela bettis' in oynadığı carrie' dir. 3 versiyonu da izledim. özellikle 2013 versiyonu berbat ötesi bir taklit olmuştur. dediğim gibi, meraklıları 2002 versiyonunu mutlaka izlesin.
angella bettis o filmde dışlanmış, kendi dünyasına çekilmiş gariban bir kızı, kafayı dinle imanla sıyırmış manyak bir anne yaşamanın zorluklarını, arkadaşları tarafından hor görülen bir insanı 'oscarlık' derecesinde oynamaktadır. izlerken onun masum gözlerine bakıp onu dışlayan ezik gören arkadaşlarına ve manyağın önde gideni annesine saymadığım küfür kalmamıştır.
1987 yılında the final countdown albümünden yayınlanmış duygusal müziğe ve müthiş sözlere sahip efsane Europe şarkısı.
Albümün en muhteşem şarkısıdır.
Aşkın ve aşıkların şarkısıdır.
1976 yılında yapılmış versiyonun remake versiyonu olduğunu söyleyerek başlayalım.
yıl 2013 olduğunda carrie filminin yeniden vizyona gireceğini duyduğumda önce bir üzülmüştüm. zira daha önce giren birçok kült korku filminin yeniden çevriminde filmin bütün büyüsünü bozduğunu ve kült filmlerin adını kirlettiğini hepimiz biliyoruz.
bu sefer öyle olmadı.
film hakkında bilgi vermek gerekirse; 1976 yapımı kadar salt korku öğeleri yok. biraz daha modernleştirilmiş korku öğeleri mevcut.
intikam sahnesi 1976 kadar sürükleyici ve büyüleyici değil. dedim ya biraz daha modernleştirilmiş korku öğeleri mevcut diye, işte tam da burada yönetmen bize modern ve popüler korku öğelerini önümüze servis etmiş.
Stephan king Usta'nın kaleminden çıkmış harika bir yapım olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
julianne moore çok güzel bir oyunculuk sergilemiş.
tam anlamıyla korku filmlerini seven kişileri tatmin etmeyebilir. ancak konusu, duruşu ve filmin işleyişi bakımından sizi tatmin edeceğinden şüpheniz olmasın.
eski filmlerin büyüsü bozulmasın, bir poltergeist, bir evil dead veya bir the thing olmasın diyorsanız bunu izlemelisiniz.
psycho filmiyle garip bağlantıları olduğunu tespit ettiğim brian de palma filmi. şöyle ki;
-psycho'daki baş karakterin adı norman bates idi, carrie'nin lisesinin adı bates.
-iki filmde de baş karakterlerin babaları yok.
-iki filmde de gerilim sahnelerinde "cııyk cııyk" şeklinde nerdeyse aynı efektler var.
-iki karakter de anne katili oluyor.
-1960 yapımı psycho'nun yeniden çevrimi 38 sene sonra 1998'de, 1976 yapımı carrie'nin yeniden çevrimi 37 sene sonra 2013'te vizyona girdi.
Dinlerken aklıma nedense aynı ismin filminin oyuncusu chloe grace moretz i getiren efsane europe parçasıdır*. ballad konulu Müzikle ilgilenenler sohbetlerinde vazgeçilmez unsurlardan birisidir. Sound olarak, lirik olarak muhteşem olmasının yanında bu ikisini bu ayarda tutturup bu şekilde servis edilmesi efsane sıfatını haketmesini sağlamıştır aynı Albümde bulunan the final of countdown un arkasında kalmışken.
Yine aynı "nedense" bu parçayı hep David coverdale'den de dinlemeyi hayal etmiştim.
Edit: filmi için subjektif bilgi vermeyi unutmuştum*..
Orjinal yapımını izlememiştim, kitabınıda henüz okuyamamıştım ama kitabı Alıp hakkında ufak fikirler edindikten sonra bir merak edinip izledim. Film bir çok yorumdaki gibi ortalama ama fena değil denebilecek düzeyde. Ama şöyle bir gerçek varki başta da belirtmiş Olduğum gibi: chloe Grace moretz..
Edit 2: Kitabını da okudum ve filmi izledikten sonrasından mıdır bilmem, kitap - film Arasını mükemmel derecede uyumlu bulduğum eserdir**.
2013 yılında yeni versiyonuyla karşımıza çıkmış olan film. Filmin ilk versiyonunu izlediğimde bir hayli küçüktüm ve gerçekten etkilenmiştim. yeni versiyonunu büyük beklentiler içine girerek izledim ancak tam anlamıyla umduğumu bulamadım. Filmde yer yer güzel sahneler vardı ancak genele baktığımızda film klasik bir korku filminin önüne geçememiş , ilk versiyonunun yerini kesinlikle tutmaz.
hâl-i hazırda dindarken bir gece fırlamanın birine vermiş; gebe kalmış; fırlamayı bir daha göremeyince psikolojik sorunlarla hepten dine sarılan bir anne ve o anne tarafından büyütülen carrie'nin iç burkan öyküsüdür. ana fikri şudur: dini sonuna dek yaşamak hastalıktır.
2013 yılı korku, gerilim türü filmlerinin iyilerinden bir tanesi carrie. şimdi eski yapımını da yüzeysel olarak seyrettim. yani yeni yapımıyla eskisini elimden geldiğince karşılaştırdım. ve ortada teknolojik olarak büyük farklar gözlemledim. onun için kimse, eski yapım bu yenisinden iyi falan demesin.
stephen king romanından uyarlama olduğu için insan ister istemez bir beklenti içine giriyor. bende o beklentiyle izledim filmi ama çokta ahım şahım birşeyde beklemiyordum. yani elimden geldiğince ön yargısız bir şekilde seyrettim.
öncelikle hikaye olarak daha derine inilebilirdi. carrie'nin cadı olduğunu biliyoruz. ailesinin nereden geldiği, nasıl bu hale geldiği, neden annesinin bu kadar psikopat olduğu, daha iyi bir şekilde işlenebilirdi diye düşünüyorum. ayrıca filmin süresi gerçekten çok kısa. buda filmi hafta sonu izlenen korku filminden öteye götüremiyor. yani öyle bir görüntü ortaya çıkıyor.
hakkını verelim final sahnesi gerçekten çok iyiydi. en azından beni çok tatmin etti. carrie'ye yapılanlar affedilir gibi değildi ve carrie'de katliam yaparcasına herkesin canına okudu. sonuç olarak film hakkında daha çok şeyler yazmak, çizmek isterdim ama fazla yazacak birşeyde yok film hakkında.
2013 yılı korku filmi açısından zenginliklerle doluydu. carrie'de 2013 senesinin iyi diyebileceğim filmlerinden bir tanesi oldu. fakat dediğim gibi çok birşey beklemeden seyredilirse, keyif alınacağından hatta bazı yerlerinde gerim gerim gerileceğinizden eminim.
stephen king in her kitabı gibi bu kitabı da çok güzeldi. filminin baş rolünde oynayan kızın sivilceli şişko çirkin bi şey olması gerekirdi ama. illa her filmde dizide güzel kızlar mı oynamalı daha uygun birini seçeydiler keşke. neyse ki türkiye de öyle değil. güneşi beklerkendeki pembe saçlı kız bu çirkinlikle bu yaşa kadar gelmesi bile ilginçken - ki liseli dizilerinde oynadığına bakmayın bildiğiniz teyze- bi de başrol.
öyle bir kız ezik falan olmaz okulda. kimse alay da etmez. daha çirkin ve bizden (benden değil) biri olmalıydı. çirkin karizmasına sahip bir kız olmalıydı.
1976 versiyonuna bayıldığım,2013 versiyonunu ise eğlenceli bir seyirlik olarak bulduğum stephan king uyarlaması.
--spoiler--
julianne moore anne rolünde harikalar yaratmış.chloe grace moretz ise bu tarz bir role en uygun hollywood yıldızı olsa da sissy spacek'i aratıyor.özellikle meşhur balo sahnesinde bu çok rahat görülebiliyor.ayrıca eski filmdeki cinnet geçiren carrie yerine gücünün farkında,bilinçlice vahşet yaratan bir carrie oluşturulmuş,bu bazı sahnelerde güzel olsa da balo sahnesinde mimiklere değil efektlere (kanların yukarıya akması,uçan carrie vs.) dayanılmasını beğenmedim.onun dışında herkesin güzel veya yakışıklı olduğu lise atmosferinden normalde tiksinirim ama bu filme uymuş.
--spoiler--
sonuç olarak korkmak istiyorsanız yanlış film ama eğlenmek istiyorsanız bir şans verin.
Stephen King'in ilk kitabının Yeni versiyonu, bu hafta Türkiye'de de seyirciyle buluşacak. Umarız orjinalinin harikulade tadı bir parça bu versiyona da bulaşmıştır.
yine bir king eseri. king'in ucuz yahni fotmatındaki kitap esinlenmeli filmlerinin tradisyonel pekçok ayrıntısı bu filmde de var. kasvet, amerikan toplum yaşantısının rutin öğeleri..
bana kalırsa, secret window ile birlikte, king uyarlamalarının en güzellerinden biri. bazıları aşırı uzunlukta olan filmlerin aksine, burada 1 saat 33 dakikada bağlanmış. film bitti denirken, son içinden son çıkıyor adeta. şahsımca en güzel detayı, hıristiyanlığa dair hurafe ve koyu inançları arkafonda işlemesi. filme renk ve mistisizm katmış.
