ben buna inanmiyorum. tabi ki bugune hakkini vermeye inaniyorum ama ozel hayatta carpe dieme inanmiyorum.
birinin esini ya da sevgilisini calmak,
yarini olmayacagini bildigin herhangi bir sey yasamak
gibi seylere inanmiyorum.
misal yakisikli bi cocuk olsun, aranizda bir hoslanti olsun, gelecek icin orda olmayacak olsun ve seni yataga goturmeye calissin. birkac guzel saat icin deger mi? biz insaniz. cok hassas ruhlarimiz var. enerjimizi baska enerjilerle uzun soluklu bi sey vaat etmedigi surece karistirmamali, mahremimizi-en ozelimizi kolay kolay kimseye acmamaliyiz.
ben ozel hayatimda carpe diemci degilim.
cok hassas bi ruhum var, iradem var, beynim var. ben hayvani durtulerle hareket eden degil, ozel bir ruhtan insanim.
"okunacak cok kitap, izlenecek cok film, dinlenecek cok sarkı, gidilecek cok sehir, tanısılacak cok insan. hissedilecek cok duygu var. ve ben cok kısıtlıyım."
sylvia plath
bu kelimeyi ilk mağaza tabelasında görmüştüm. sonra adını fazlaca duyar, yazısını fazlaca görür oldum. hatta el yazısıyla yazılmış dövmeleri de popüler.
2020 tarifli Hande yener albümü. türkçe ana akım poptan tekrar kendi istediği dans müziğine doğru yol aldığı bir albüm olmuş denilebilir. synthpop, funk, rock tınıları var. Biraz Apayrı, biraz Nasıl delirdim albümü gibi. Düzenlemeler, melodiler ve hande'nin vokali çok iyi olsa da, müzik ve sözlerde uyumsuzluk kimi şarkılarda çok göze batıyor.
montclair universitesi mottosu. dünyada kendilerinden başka bu mottoyu kullanan bir üniversite yoktur. "kanka kafana göre takıl işte" modunda bir üniversite.
çeşme'de rakı-balık yapabileceğiniz hoş mekan. mavi sandalyeleri, beyaz kolon işlemeri ile tam bir yunan tavernası intibası bırakıyor. arkada çalan tınılar da pek hoş. ama uyarıyorum; çok pis iteliyorlar.
tatil modunda olduğumuz için ne varsa dizdik sofraya. fiyatın yüksek geleceğini bilmemize rağmen yağdırdık ahtapotları, istiridyeleri, levrek sarmaları.. neyse; keyfimiz oldukça yerinde. şakalar yapıyor, bol keseden gülüyoruz. garsonlarla iletişimimiz de haliyle iyi oldu. adamlar yemeğin sonlarına doğru bize viski ikram edip, ağzıma marlboro tutuşturdu. ben o zaman ayıldım zaten. işin ehemmiyetini o dakika kavradım. zira, bir garson ağzıma marlboro sokmuşsa, bu beni fordlayacağına delalettir. arkadaşa hüzünlü bir bakış attım. keza o da bana...
- abi bizi sikecekler..
+ o ağzına marlboro soktu di mi?
- evet abi..
+ 600 lira diyorum.
- 700 dedim gitti.
bir evlilik programının çayhanesidir. çiftler burada çay içer konuşur. bence bir alt kattaki kahveciye gitsinler pek sevmem orayı ama daha samimi bir ortam.