dün oynanan ve 2-2 sona eren ibb maçının ardından yine saçma sapan açıklamalarına devam etmiştir. şu ana kadar hiçbir puan kaybında derin üzüntü yaşadığını hissedeceğimiz bir açıklaması olmadı, hep toz pembe açıklamaları vardı. hala devam etmekte.
--spoiler--
Bugünkü maçtan herkes büyük keyif almıştır diyen Carvalhal, Bu maça Play-Offu garantilemiş bir şekilde çıktık. Geçen sezona oranla çok daha iyi bir görüntü çiziyoruz. Geçen seneye göre puanımızı eşitledik ve hala iki maçımız daha var. Bizi destekleyen taraftarlarımıza teşekkür ediyorum yorumunda bulundu.
--spoiler--
aylardır burak kaplan'ı oynat dedik solak olan burak'ı sağda oynattı.
takıma bir türlü takım savunması yapmayı öğretemedi.
yine kurtarıcı olarak edu'yu ve maç eksiği olan bebe'yi aldı. bebe kilodan koşamıyor, hadi 5-1 önde oluruz alırsın. hadi edu'yu aldın ve niyetin belli uzaktan belki çakar beni kurtarır, behey adam madem öyle santfor olarak oynatsana, bu kadar ağır adam kanatta oynar mı? hem de sağ kanatta. içeri kat edip şut çekebilen bir adam değil ki bu.
simao ikinci yarı da fernandes'in harika pasını asist yaptı onun dışında sahada yine yokları oynadı.
bir de şu nedenden dolayı istifa etmeli kendisi, en büyük neden: futbolcuların üzerinde etkisi yok. hiç bir oyuncu üzerinde yaptırımı kalmadı. ama bu hata sadece kendi hatası değil. tayfur havutçu'nun da hatası. işte böyle bir zamanda tayfur'a al kardeşim senin olsun o zaman takım diyeceksin, bizde helal olsun diycez arkandan küfretmiycez.
istifa ettiğini duyduğumda üzüldüğüm sempatik insan. evet galatasaraylıyım ama az önce ki lafı taşak olsun diye söylemedim. stoke city maçı öncesi türk muhabirlerin sorularını yanıtlıyor. tercüman yanında o çeviriyor. ardından ingilizlerin soruları başlıyor adam ingilizce biliyor ama buna rağmen ben konuşabilir miyim diye tercümanına soruyor. teknik direktörlük yetenekleri tartışılır ama zihnimde kalacak bir insan kendisi.
(bkz: hoşçakal)
edit: lan niye piçlik yapıyorsunuz. gitmediyse niye istifa etti diyorsunuz. bana böyle duygusal yazılar yazdırıyorsunuz. *
beşiktaş'ın harcı bir teknik direktör değildir. bu adam takımın başına geçeli 9 ay kadar bir süre oldu hala takıma oynatmaya çalıştığı sistemi ben anlamıyorum. 9 ay geçti ve beşiktaş rakip ceza sahasına ancak fernandes'in olağanüstü çabaları sayesinde top taşıyabiliyor. ekrem, holosko ve simao'nun sahada hiçbir amacı yok. mustafa pektemek'i de oynatmaya oynatmaya körertti. bu adam beşiktaş'a gelmeden önce 10dan fazla takım çalıştırmış portekizde. hiç mi birşey kazanmadın antrenörlük adına be adam. artık şu maçtan sonra kimse çıkıp "ama karakterli adam bik bik..." gibi şeyler söylemesin lütfen, daha komik olmasın.
kesinlikle beşiktaş'a hoca olabilecek kapasitesi yoktur. 4-1'lik manisa galibiyeti yanıltmasın kimseyi. fernandes reis ağırlığını koymasa ileriye top taşıyamıyorduk gene, hilbert baba'nın bindirmelerini de unutmayalım.
carvalhal'in en büyük handikapı bir türlü takımdaki yardımlaşmayı sağlayamaması, top özellikle teknik bir futbolcuya geldiğinde kimse kaçmıyor ya da yardım için yanına gelmiyor, yardırıp gitmesi bekleniyor futbolcudan, böyle durumlarda tek suçlu hocadır. çünkü futbolcu dediğimiz organizma özünde hep yardırıp gitmek isteyen bir güdüye sahiptir, profesyonel olduğunu hatırlatan bir hoca gerek. ya da öyle bir hoca olmalı ki futbolcu sahada oynarken hocanın lafları hep aklında olmalı, yani hoca otoriteyi sağlamalı ne istediğini bilmeli.
carvalhal'in en büyük ikinci handikapı ise gençler. manisa maçında dakika olmuş 65, takım 3-0 önde ve oyuna muhammed girmiyor, burak girmiyor. maç kopmuş hoca da kopmuş, bu çocuklar böyle maçlarda kazanılmayacaksa ne zaman kazanacak carlos! hadi diyelim bari 88'de falan girsin yok, genç yıldızımız ekrem dağ girdi oyuna.
carvalhal yetenekli gençlerimizi böylesine siktir ederken gün geliyor sakatlıklar cezalar oluyor ve takım 6 maç kaybediyorsa hoca olarak çıkıp, eşit değiliz çok eksiğiz diyemezsin. sensin eksik.
tekniği taktiği siktir ettim quaresma'yı affedip manisa maçında kadroya alacağını öğrendiğim an benim için bitmiş adamdır. o küfürler özürle unutulur mu lan?
oyuncuların bir önceki maçta yaptıkları olumlu hareket yüzünden diğer maça banko çıkaran hoca.
galatasaray maçında bir ara mecburen veli kavlak sol beke geçti, bir kaç olumlu hareketi vardı hop ilk atletico madrid maçında sol bek. sonuç: veli'nin olduğu kanattan iki gol.
ordu maçında edu ikinci yarı oyuna girdi ve süper bir gol attı ve hop ikinci atletico maçında sahada. sonuç: 45 kaldığı sahada ayağına 2-3 kere top geldi hepside ayağına dolandı.
`
carvalhal` gerçekten büyük çereveyi görebilen bir hoca olsa edu'nun beşiktaşta hep ikinci yarı girdiği maçlarda gol attığını görürdü. adam ilk 11 başladığı maçlarda yokları oynuyor. ilk atletico maçında yanlışından döndüğünde yani ismail'i oyuna aldığında zaten 3-0 gerideydik tur çoktan gitmişti.
carvalhal gerçekten büyük çereveyi görebilen bir hoca olsa ikinci atletico maçında quaresm'nın yerine burak kaplan ile çıkardı. atetico'da iki tane 19 yaşında futbolcu var, 21 yaşındaki salvio iki maçta 3 tane attı bize.
bu sene başka birisi olsaydı beşiktaş daha iyi bir yerde olmazdı bu gerçek. bu adama beşiktaş önümüzde ki sene de şans vermeli. kimlere şans verilmiyor ki.
kimi zaman maç kazanmaktan, turu geçmekten ve kupayı kazanmaktan daha önemli şeyler vardır. bu ülke hep kendi vatandaşını türk futbolculara karşı kayıran yabancı hocalara şahit oldu, sen başkasın. ve q7 gibi bir adamı kadro dışı bırakabilecek cesareti gösterdin. helal olsun sana hoca. q7 sana hakaret etmedi, beşiktaş'ın hocasına hakaret etti. ben ki fenerbahçe fanatiği, fenerbahçe'den başka hiçbir takım sikinde olmayan.. ama seni takdir ediyorum ve a.madrid maçından zaferle ayrılmanızı bir fenerbahçe galibiyeti kadar istiyorum.
lucescu sonrası beşiktaş teknik direktörlerini incelediğimizde;
del bosque: o kadar adamı da varken ibrahim toraman'dan önlibero yaratmaya çalıştı. cordoba'yı takımdan uzaklaştırıp ramazan kurşunlu'ya kaleyi verdi. juanfran faciasına yol açtı. kaliteli diyebileceğimiz tümer ve ahmed hassan'ı hep kenarda tuttu, genelde ilk 11 çıkarmadı. bu adamın 70den sonra yaptığı değişiklikler skoru da değiştiriyordu, yani oyuna güzel de müdahale ediyordu. kovuldu.
rıza çalımbay: 2005 yılında hala liberolu 3lü savunma oynatıyordu. ailton ile yıldızı barışmadı. transfer konusunda özel isteği youla idi (!) vizyonunu veysel cihan transferine onay vererek ortaya koymuş, genelde veysel'i oynatıp ahmet dursun'u yedek bırakmıştı. pek çok mağlubiyetten sonra futbolcularda suç bulup basın önünde topu onlara atmıştı. sol beki çağdaş atan'dı. iyi bir insan olabilir, ama iyi bir hoca değildi. hala değil. istifa edip üzerine tazminat istedi, gidişi olaylı oldu.
jean tigana: sol bekte baki mercimek'i oynatma fikrinin yaratıcısıdır, bu yönüyle bile takdiri hak eder. bir röportajında fahri tatan'ı kısa boylu olduğu için önliberoda oynatmadığını söylemiş, ardından o mevkiye sırf uzun boylu diye serdar kurtuluş'u devşirmiştir. hakkını yemeyelim, serdar'dan da verimi almıştır. bunu yaparken önlibero özellikli koray avcı'yı stoper ibrahim toraman'ı ise sağ bek oynatmıştır. sağ beki ön libero, önliberoyu stoper, stoperi sağ beki oynatması normal bir şeyse bilemem tabi. takımı gençleştirmeye uğraşmış, tazminat istemeden istifasını vermiştir. defans kurgusundaki abuklukları dışında çok da kötü işler yapmamıştır. ibrahim akın ve burak yılmaz'ın keyfi gelmiş olsa daha başarılı olabilirdi de. fenerbahçe derbisine kadar takımı potada tutmuştu da. ayrıca transferlere de pek para harcadığı söylenemez. iyi adamdı.
ertuğrul sağlam: 32 yaşındaki diatta'yı getirdiğinde herkes bizi konuşacak demişti, evet tüm uefa bizi konuştu hakan, diatta ve diğer arkadaşlar sağolsun. federico higuain'i de youtube videosundan beğenip almıştı. tigana ile çıkış yapan serdar kurtuluş'u pek kullanmadı. metalist kharkiv'den yediği 4 golü kısmetsizlik olarak tanımladı. nobre ile sözleşme de onun döneminde uzatıldı. aydın karabulut'u bitirdi. baki'den medet ummaya devam etti. liverpool'dan 8 gol yedi. adam gibi adamdı, kulübün kendisi görevdeyken başka hocayla görüşmesine tavrını koydu, istifa etti.
mustafa denizli: zaten türk futbol camiası tarafından tam anlaşılamamış bir adam kendisi. sezonun yarısında geldiği takımı şampiyon yaptı. bu takımdan cisse'nin gidişine izin verdi; o cisse dün marsilya ile inter'i eledi bu arada. batuhan karadeniz'i takıma monte edemedi diye çok eleştirildi. bugün görüyoruz ki kim olsa edemezmiş. 10.5 numara sevdası kulübe milyonlarca euroya maloldu. asıl beter olay ise tüm sezon ibrahim kaş'ı sağ bek olarak izlemekti. tongaya düşürüldü, görevden ayrıldı.
bernd schuster: geçimsiz bir insandı ancak göze hoş gelen futbol oynatıyordu. ama ofansif oyununa da bok atanlar çıkmakta gecikmedi. bu işin ortası yok, bu ülkede ya korkak oynatıyorsundur ya da defans yapmayı bilmiyorsundur futbol ulemalarına göre. sezon içinde aurelio tercihinden vazgeçmemesi nedeniyle çokça tepkiler aldı. ligin ikinci yarısında sık sık nobre'yi orta sahada oynattı. fatih tekke' yi doğru düzgün maça çıkarmadan yolladı. geçtiğimiz sezonun yıldızı ferrari'nin biletini daha geldiğinde kesmişti zaten, denize düştüğünde ferrari'ye sarılmaya kalkınca da ağır bir ders aldı; biz de aldık tabi. hakan arıkan'ı sık sık geri kazanmaya çalışıp daha beter hale getirdi. ligin 2. yarısında hilbert'e sağ bekte neredeyse hiç forma vermedi, bunda yabancı sınırının etkisi olsa da 5 yabancılı çıkılan maçlarda da hilbert kenarda idi. fernandes'i keşfettiğinde sezon bitmek üzereydi. zaten hemen akabinde istifası geldi.
bugün ise başımızda iyisiyle kötüsüyle carlos var. kimileri gönderilmesinden yana kimileri kalmasından. geçmiş tecrübeler gösteriyor ki derhal gitmeli; bizi ondan daha çok memnun edecek hocayı buluruz anında. kesin buluruz.
eğer ki carvalhal bugünlerde bu takımdan ayrılırsa herkes biliyor ki 4-5 yıl içinde en az bir kez daha geri gelecek. zira biz bu kafayla baltayı taşa vurmaya devam edeceğiz.
kim ne derse desin şu an kulüp sınırlarının içerisindeki en iyi,en has beşiktaşlıdır.Beşiktaş taraftarı aklını başına devşirsinde bu adama sahip çıksın,ruhsuz tayfur veya kafasında yeller esen schuster gibi adamlarla uğraşmaktansa en azından ruhu olan bir adamla yola devam edilmesi kanaatindeyim.Oynamayı bıraktım ben bir beşiktaş taraftarı olarak maçları takip etmekten yoruldum,millete bugün beşiktaş maçı var mı diye sorar oldum.E hal böleyken bu adam ne yapsın,futbolcu ne yapsın.içerdeki trabzon maçı dışında açın içerdeki dışardaki derbi maçlarını bakalım ben 100.yılda ki şampiyonluktan öte böyle bir mücadele görmedim her ne kadar sonuca yansımasa da,adamın ilk yılı bir de..Yazık etmeyin bu adama,yazık etmeyin.
daha takımın yönetimi yokken, yıllardır başkanı yokken ve bu durumda bile sahip çıkan adamlar(serdar adalı) küstürülürken cenk gönen ve veli kavlak ile beşiktaş'ın günah keçisi olmuştur.
taktiksel olarak yetersiz olabilir ama bunu konuşmanın yeri atletico madrid maçından saatler öncesi değildir. önce takımın bir yönetimi başkanı olur sonra gelir sezon bittiğinde hoca hakkında kararını verir.
ligin bitimine kalmış 4 maç avrupa'da belki son maçın hala daha "carlos gitsin" "cenk vasat" "veli topçu mu" diyen ve üstüne üstlük kırk yıllık "sevinmek için sevmedik" tezahüratını "sevinmek için sevdik" diye çeviren iyi gün dostlarının hedefi olmuş.
sanki göndersek beş maç kala mourinho kapında yatıyor. ulan 5 maç kalmış 5! kim gelir bu saatten sonra? yerini alabilecek biri mi var adamın hala daha siktirsin gitsin ayakları çekiliyor. bekleyin 5 maç iyi-kötü bitsin şu sezon. takımın bir başkanı, bir yönetimi olsun o zaman giden gider.
yarın atletico madrid maçı var içeride son 16 maçı hala daha konuşulan şeylere bak. yarın tribünde sizin kafanızdaki adamlar inşallah olmaz da uefa'ya veda edeceksek de beşiktaş'a yakışan şekilde veda ederiz.
edit: sevinmek için sevdik diyen keko silmiş mesajını. sana da o yakışır.
duygulu insan. az önce yaptığı basın toplantısında neredeyse gözlerinden yaşlar dökülecekti, beşiktaş taraftarını dışarıda görünce. toplantı bitiminde basın mensuplarının yanına gidip hepsinin ellerini tek tek sıkması da nasıl bir insan olduğunu gösteriyor. taktiksel yönüne hiç değinmeyeceğim, herkes hata yapabilir. önemli olan hatalardan ders çıkarmak.
biraz önce yaptığı basın toplantısında ilk defa kendisini sinirli gördük . baya baya bağırmaya başladı carlos.sonradan yumuşasa da gazeteciler bile korktu o halinden . çıkarken orda bulunan herkesin de elini sıkmayı ihmal etmedi.
şunu söylemek gerekir ki . madrid i elemek istiyoruz ,eleyeceğiz falan dese de o da biliyor. gizliden gizliye durum böyle böyle elenirsek fazla üstümüze gelmeyin amk demek istedi. ha bu arada çok istiyorsa seneye de kalsın beşiktaş da . takım izleyemiyoruz ama kendisini izliyoruz nasıl olsa.
beşiktaş'ın portekizli hocası. iyidir hoşturda yeni yönetim sezon sonu gönderir bu adamı benden söylemesi. yada tayfur'un yardımcılığını falan teklif ederler. o da kabul edermi bilmem.
