analitik düşüncenin kurucusu isviçreli psikiyatrist. freud'dan görüş olarak ayrılıp, kişiyi kontrol eden güçlerin sadece içgüdüler olmadığını savunur. insanların manevi ve ahlaki değerler sahip olduğu görüşünü ön plana çıkartır.
Bir süredir elimde olan 'feminen: dişilliğin farklı yüzleri' kitabına sonunda başlıyorum. Kitap, jung' un dişilik üzerine görüşlerini ortaya koyan makale ve yazılarından oluşan bir derleme; Evlilik, bekaret, anne, Eros ve anima/animus kavramlarının incelemelerinin yanında şiirde kadının yüceltilmesi konusuna ayırdığı psikolojide tipler kitabından da yazılar içeriyor.
simdi biliyonuz freud ruyalarla cok ilgileniyo serbest cagrisim falam. jung da benzer seylerle ilgileniyo kelime cagrisim testi uyguluyo ve ortak noktalari oldugunu dusunerek calismalarini freud'a gonderiyo. freud onu viyana'ya cagiriyo. gidiyo iste bunlar kanki oluyo birbirlerinin ruyalarini yorumluyolar beraber isler yapiyolar. sonra jung, freud'un kendi goruslerine sorgulamadan baglancak biri aradigini fark edince biraz aralari bozuluyo. cunku jung diyo ki ben kendi kisiligimi kaybedip freudcu olacagima oleyim daha iyi. freud benim freudcu olmami istiyo diyo. bunlar ayriliyolar sonra. aralari bozuluyo.
isviçreli psikiyatr. freud ile 1907'de viyana'da tanıştıktan sonra, onunla yakın ilişkiler kurdu. salzburg'da toplanan ilk psikanaliz kongresine katıldı (1908) ve freud ile birlikte abd'ye gitti (1909). nürnberg'deki ikinci psikanaliz kongresinde (1910) kurulan uluslar arası psikanaliz derneği'nin ilk başkanı seçildi. 1912 yılında çıkan bir kitabında, freudçu savlardan -özellikle libidonun yapısı konusunda- ilk kez uzaklaştı. ona göre libido "yaşamsal enerji"nin ruhsal düzeydeki anlatımıydı ve yalnızca cinsel kökenli değildi. 1913'te freud'dan kesin olarak koptu.
kişinin bilinçaltına attığı olumsuz ya da kabul edemeyeceği anı ve arzularıyla yüzleşmesi gerektiğini savunur. ancak freud'un aksine, bilinçaltına atılan şeylerin yenilmesinden ziyade onlarla yüzleşilmesi ve kabul edilmesi taraftarıdır. jung'a göre herkesin iyi ve kötü yanları vardır, ve bunların bütünü kişiyi oluşturur.
freud'un teorisine ek olarak kollektif bilinçaltı kavramını geliştirmiştir. buna göre tüm insanların bilinçaltında insanlık tarihinde edinilen bilgiler, durumlar, anılar yatar. evrimsel korkularımız bundandır. yılandankorkarızçünkü atalarımız yılanlar tarafından öldürülmüştür, bilinçli olarak bunun farkında olmasak da bilinçaltında bu bilgileri saklar ve onları referans alarak davranırız.
ve yine jung, kollektif bilinçaltından yola çıkarak telepatiyi açıklar. hepimizin sahip olduğu ortak bir bilinçaltı varsa bunu kullanarak çok uzağımızdaki kişilerle iletişebiliriz.