cari açık

entry125 galeri1 video4
    21.
  1. tayyip'in hiç mi hiç bahsetmediği açıktır. cepler dolar bu açık ile, kimsenin ruhu duymaz.
    0 ...
  2. 22.
  3. bu yıl içinde krizin patlamasına sebep olacağını düşündüğüm * dışarıdan aldığın kadar malı-hizmeti dışarıya satmayı başaramama durumu.

    hükümetin değişmemesi iyi oldu. eğer bir şekilde değişmiş olsaydı "bak adamlar geldi kriz götümüze patladı. elim kırılsaydı da bunlara oy vermeyeydim." hezeyanı ile feryat edecek bir çok kişi bulunacaktı. şimdi hükümet krizi atlatmak için elinde kalmış olan kamu kurum ve kuruluşlarını da elinden çıkarmaya çalışacak. ama kaçarımız yok gibi duruyor. zevk alalım.
    2 ...
  4. 23.
  5. 2 dönemde pek çok badire atlatmış ekonomi yönetimi, hükümet bu açığı halleder, gibi bir his oluştu bende.
    çünkü artık ülkeye semaye girişleri hep aynı kaynaklardan değil.
    1 ...
  6. 24.
  7. cari açık yüksek. hükümetin belki tek yumuşak karnı burası. ama yapılan onca reformu, verisel başarıyı bununla örtmek muhalefetin yeni taktiği. diğer tüm olumlu veriler yalan,hurafe ama aynı kurumun, yorumcuların belirttiği cari açık gerçek. önce kimilerinin bu çelişkisini belirtmek gerekir.

    cari açık, şu an bu finanse edilebiliyor. çünkü önemli olan milli gelire oranıdır. milli gelir fevkalade artarak 2010 da 729.051 milyar dolar oldu. oran %10 u geçerse çok büyük risk var demektir. tabiki şimdi tehlike yok demek isteniyorum. enerjide dışa bağımlılık çok önemli bir sorun. 2008 de petrolun varil fiyatı 40 a geriledi. şimdi 100 dolarlarda. economist bile sebebi buna bağlyor. çünkü enerjinin açık içindeki payı yarıdan fazla. hes olmaz, nükleer olmaz, termik olmaz diyen tuzu kuru muhaliflik gerçek hayata uymuyor.

    bu açık seçim arefesinde dahi açık vermeyen, populist davranmayan devletin olamayacağına göre, kimin? irlanda-yunanistan-portekiz battı. ispanya hatta italya tehlikede. bizde böyle bir dert yok. bankalarımızda da. bütçe verilerine delil için aşağıdaki linke bakılabilir.
    http://www.trt.net.tr/Hab...02-4935-b194-a0d658b8c142

    cevabı net: özel sektörün. onlar işini bilir. velev battı, banka değil ki bunlar, devlet karşılasın. zararı olur,ama onlar işini bilir, şu yargı gibi geri kalmış devlet kurumlarının ahmaklığından dolayı siyasi istikrarsızlık, olumsuz beklentiler onları vurmazsa.

    sen faizi artırırsan tüketim azalsın, tasarruf fazlalaşsın diye, ilişkinin irtibatı zayıf olması nedeniyle sıcak para girişi artar. döviz girince paramızın değeri düşmez, ihracat artmaz ve özenti halkımızın ithalatı da düşmez. dolar 1.7 yi görmeden dengeler oturmaz diyenler de çok. dengeler çok hassas ve zor. herkesin mehmet şimsek ve ali babacan ın zeka ve bilgisine, o krize sürükleyen eski bakanlardan farklılıklarına dair güveni sağlam. ama koca ülke, denge çok hassas.

    acilde cevap, faizci lobisi gazıyla faize abanılmamalı. mahfi eğilmezin dediği tobin vergisi olabilir. ama bu iç borç senetlerinde ve piyasada faizi arttırabilir. sıcak paranın önemi giderilmeden getirilen bu vergi, malezya ve brezilya misali sorunu arttırabilir deniliyor.

    uzun vadeli cevap:çok netttir. katma değerli şirketler olacak. kosgeb nihat ergün sayesinde çok önemli işler başlattı.
    http://haber.gazetevatan....di-mujdesi/379351/2/Haber

    yurtiçi(yerli) mal bilinci akla uygun, inandırı şekilde yerleştirilecek. yer altı kaynağı bizde olmadığından ortadoğu da barışa çabalancak. alternatif kaynaklara, keşiflere çalışılacak. erciyesten, erzuruma, inanç turizminden mevcud yerlerin daha da markalaşmasına tüm imkanları kullanarak, turizmde en önemli adreslerden olmakla sorun kökten çözülebilir.

    seçimi atlattık. gerçi ortalık gene karışacak gibi. diğerlerinin ekonomi umrunda olmadığı için, onlar başarısızlığı ve oluşacak siyasi rantı dört gözle bekliyor.
    kısacası, hamle için top ali babacanda. yetki-mesuliyet onun üzerinde. herşeye rağmen sorunu çözmeli. merak ediyorum ne yapacak? izleyelim, görelim...
    1 ...
  8. 24.
  9. bir türlü kapanmayan açık. ne açığı delik. ozon tabakasındaki delik kapandı bu kapanmıyor.
    0 ...
  10. 24.
  11. zamanında türklük ve laiklik yerine üretim ve rekabet üzerine çalışsaydık bu tür sorunlarla karşılaşmazdık.

    sen laik bir ülksein tek amacın laikliği kurtarmak.
    2 ...
  12. 25.
  13. birilerinin yalakası olanlar empati kurup bizi de yalaka yapmış. evet, ben hakkın yalakasıyım. aldığım eğitiminle yalancıların yüzüne gerçekleri söylemem yalakalıksa... neyse ben konuya döneyim.

    hayali hikayede hayali mafya kimdir? dünyada bu şöhrete sahip tek kurum akp nin kovduğu imf dir. hani şu 23,5 milyar dolarlık borcu 5(beş) e indirdiği ve sepetlediği imf. hani solcuların ağızlarına sakız ettiği, ama kovmayı akp başarınca hiç övmedikleri, olmamış gibi davrandıkları imf.

    devlet borçları dersi alan, kitabını okuyan biri diğer borçlanmaların farklı olduğunu, çeşitlerini bilir. mafya felan yoktur. hatta devlet güçlüdür. uzun vadeli zararı* büyük olsa da ödeme yapmayabilir. şimdi bu açıdan borçlanmaya bakalım.

    devletin tl cinsinden 2002 de borçlanma faiz oranı %62.7 iken, oran 2011 de 7.1 olmuş. yani her 100 tl nin 86 sı faize giderken, şimdi %20 si gidiyor. yetmez, daha da inmeli elbette. merkez bankası gecelik faiz oranı 2002 de %44 iken, şimdi %1.5 ler seviyesinde. bunlarla birebir ilişkili enflasyonu biliyorsunuz. 35 yıl sonra tek haneye indi. 2010 da %6.4 oldu. sol görüşlü hocalarımız dahi bu bizim için hayaldi. ümidi kesmiştik derlerdi.

    gelelim en önemli veriye. kamu net borç stokunun gsmh a oranına. 2002 de %61.4 iken, şimdi 28.7 e inmiş. yani neymiş:akp ile kamu borcu azalmış. daha da azalmalı, ama bu somut hali de unutmamalı. birileri bizi ilk 10 ile kıyaslayıp, keşke geçebilsek diyorsa bu da hükümetin hanesine yazılır. beyler dünyanın 26 ekonomisine düşmüştük bir ara. mb rezervine de değinelim kısaca: 2002 de 26.8 iken, şimdi 93 milyar doları geçti.

    şu seçim döneminde gördük ki, geçmiş iktidarların oluşturduğu beklentinin aksine hükümet seçim ekonomisi uygulamadı. zaten bütçe açığı ilk defa tahminlerin altında yine akp döneminde gerçekleşmişti. şeçim arefesinde bütçe art arda fazla bile verdi. tamam gelirler arttı* ama istenirse harcanırdı. geçmişte örneği çok.

    kısacası, bu veriler cari açıkla dolaylı ilişkili. konuları karıştıranların sayesinde en azından meseleyi daha derin analiz etmiş olduk. cari açık sorun. sorunu çözmekse uzun vadeli ayrı bir sorun. bu problemin çözümünde herkesin emeği gerekli. tek devletle olmaz.
    0 ...
  14. 25.
  15. cari açık sen nelere kadirsin. sayende terbiyesinde, düzeyinde büyük bir açık verenleri teşhis edebildik. komplolu masallarına inandırmak için karşısına delillerle gelenleri yalaka, şakirt diye aşağılamaya çabalayarak küçülen zavallıları yine sayende teşhis edebildik. keşke şakirt olabilsem, ve sen de olsan. onlarda en azından edep, insaf, yaradılanı yaradandan ötürü sevmek var. siyaset biliminden ve sosyolojiden nasipsiz nasıl bir ruh hali ki, yunanistandan japonya ya, orta doğudan azerbaycan a binlerce gazete-dergi-tv yi, ekonomisti şakirt-yandaş-yalancı görebiliyor. solcu-liberal-dindar-kürt-azınlık olanları kısacası, laikçi-yobaz-hayranı olduğu osman pamukoğlu gibi komik ve kavgaya meyilli kemalistler hariç herkesi hain görebiliyor? yaptığı projelere ve alternatiflerin güven vermemesi üzerine rasyonelce oy veren %50 lik koca kitleyi, aldıkları o 122.000 oy a bakmadan, işbirlikçi görüp kendilerini rahatça kalan son samuraylar ilan edebiliyor.

    ekonomi öyle bir şeydir ki yaptığınız her hamlenin bir yan tesiri bulunur. orayı alır, mübalağa edersen tatmine olur, icraatçıyı sevmezsin. hele hayata at gözlükleriyle bakan işine gelen verileri sazanlama atlayan, gelmeyeni üçkağıt, hile,yalan diyebilen, kendi parti yöneticinin ve 3-5 örtülü partili prof un şehir efsaneleriyle süslü emperyal oyun, bölücülük, kapütilasyon laf salatalarını kendine inandırabiliyorsan nirvanaya da ulaşabilirsin.

    bunların klasik bir yalanı vardır: akp öncesi hükümet dikti, emperyalistlere eğilmedi. akp abd ile anlaştı iktidara geldi. sorarlar adama, soğuk savaş döneminde miyiz ki abd islami yönü ağır kişilere ülkeyi teslim etsin. hemde yeni nato düşmanı dediği islamcılara. yapılmasına da onay verdiği şu 28 şubat ın mağdurlarına. arkadaş utanır insan biraz. senin o dönem oy verdiğin mhp iktidarında halkından zorla kestiği 14 milyar dolar nemayı vermeyen, bir(1) milyar dolar için ımf nin kapısında yatan, depremde halkına yardımı bile beceremeyip, birde vergileri dayayan, abd hükümetinden fms* kredilerini sil sil diye ağlayan, ülkeyi hortumlatan, bakanları yüce divanda hüküm giyen, beceriksizliği ile ülkeyi sefil, halkı aç hale getiren değil de akp mi hain, onursuz, halka zararlı ve bağımsızlığı da ele teslim eden.*
    birde konjonktürle para bollaştı,kalkındık masalı var. hee, son on yıl maymunlarda çağ atladı insan oldu zaten. bu konjonktür nedense doğu avrupa, afrikaya, yunanistan veya irlanda ya niye uğramıyorsa. tek bize kıyak mı geçiyor. tersten baksak bile "demek ki bizim bakanlar ilmiyle sistemi çözerek azami istifade etmiş" der bir insan.

    bir ülkenin borç almasında kredibilitesi ve borçların geri ödenebilmesi* en önemli faktördür. ama ne bu kavramları ne kamu net borç stokununu bilmeden ahkam kesen demogog yazarımızın bu cehaletini bunları bilenler zaten anlamıştı. senin değerlendirme kriterleri olan, kredi notun dış borç stokunun gsmh a oranı, dış borç stokunun ihracata oranı, dış borç servisinin ihracata oranı ve kredi notun* iyiyse yok mafya, yok gulyabani finastan niye yüksek faizle borç alıcan. zaten ilgi büyük. beklentiler,kalkınma iyi olduğundan, faizler eskiye göre çok düşmüş olsa da.
    http://bulancakhaber.com/...e-buyuk-ilgi-gostedi.html

    şüphe kalmasın diye belirtiyorum. borç ödemede sıkıntılı olsak, hükümet ilk iş vergileri arttırır ve eğitim,sağlık gibi kamu harcamalarını kısardı. oysa tekstilde %18 den %8, tarımsal girdide %18 den %1, kurumlar vergisinde ımf ye rağmen %30 dan %20 ye indirildi. uzun süredir de oransal olarak fahiş bir artış yok. yatırımlar-harcamalarda kısılmadı. seçim öncesi mali disiplin için popülist harcama yapılmadı sadece. halk aleyhine enflasyonist bir politika da güdülmedi,bilakis tek haneye düşürüldü. hazinede aceleci-pahalı da borçlanmıyor.* eeee, emare de yoksa. o halde felaket tellallığının sebebi hep siyasi. aynı kesimlerin tezgahı olduğu anlayana belli.

    o kafa bulmaya çabaladığın devlet borçları kitabı borç ödemez, ama geçmişte borcunu inkar eden ve sonucuna katlanan ülkelere dair verdiği bilgilerle seni rezil edebilir.* sovyetler 1917 de çarlığın yaklaşık 20 milyar dolar borcunu reddetmişti. güney amerikada dominik,meksika, guatemala, venezüellea hakeza. arjantin bu sebeble drago doktrinini yayınladı. kısacası öğren neymiş, devlet dediğim gibi: güven, yatırım, beklenti, yeniden borçlanabilme,dış baskı veya müdaheleye katlanırsa borcu reddedebilir. akıllı bir devletse mezkur sebeblerden borcu reddetmez, sildirme veya yapılandırmaya çabalar. çok şükür türkiyede bunlar yok. ama önceki iktidarda bunlar olmuştu.* hatta somut bir vaka ile ekonomi veya bağımsızlık abd adına ımf ye teslim edilmişti. başbakan ile başbakan yardımcılarının dervişin emirle çıkartıp, yolladığı o uzun yasaları okumadan imzaladığını unutmadık. kamu gelirlerinin %86 sının faize, kalanının da hortuma gittiği günleride.

    şimdi herşey güllük gülistanlık mı? elbette hayır. tüm faizler, enflasyon, özellikle de cari açık inmeli. yeni katılan genç nüfusa iş bulunması ve issizliğin artmaması da yetmez, işsizlik daha da aşagıya indirilmeli. ithalata köklü çözümle, yenilikçi* ihracatçı, yeni girişken ihracatçılar artmalı. kosgeb in çabası üzerine bürokratik engellerin minimize edilmesi de gerekli. bunları bizde söylüyoruz. katma değerli üretimi de. lakin onca yapılanı inkar edip, çivi dahi çakılmadı, battık diye bağırıp hurafelerle, işbirlikçilikle suçlamadan. bu muhalefet değil, hakarettir. hak için yazan kişilerde önce size gülecek, akabinde dayanamayıp maskenizi düşürecektir.

    not: *faydalı olsa da bu başlığa başka yazı yazmayacağım. kuralları aşan bireysel yazıya girmesin. ayrıca bu üslubu bozuk, umutsuz vaka yazarlara ne desen boş. o isterse yazı ekleyip, bana yine müthiş ayarlarından verebilir. hem * hem *
    3 ...
  16. 26.
  17. amerikan finans devi jp morgans ın türkiye de cari açık var yatırımlarınızı arttırmayın demesi üzerine kontrol ettiğim ve yaklaşık 60 milyar dolar gibi ufak bir karadelik haline geldiği görülen açıktır.
    1 ...
  18. 27.
  19. akp döneminde öyle böyle yükselmedi, bayağı yükseldi yani. inanılmaz yükseldi. bir yerden sonra yükselmez diye bekledik, daha da yükseldi.
    1 ...
  20. 28.
  21. 29.
  22. dolar ve euro yükseldikçe ithalat azalacak, ihracat artacaktır ve neticede cri açık azalacaktır. onun için bence dolar ve euro'nun daha da yükselmesi lazım.
    1 ...
  23. 30.
  24. türkiye'nin moody's notunu düşüren hede. kpss 2011'de ters köşeye yatırmış sorulardan birinin cevabıdır.
    1 ...
  25. 31.
  26. günlük siyasete zerre bulaşmayan biri olarak, ekonomi yönetimi bunu aşar derim.
    bu düşünceme temel oluşturan konularsa, 2 dönem benzer sorunlarla karşı karşıya kaldılar ve açık bi şekilde aşıldı. sorun olmadı.
    kaynak çeşitliliği derim, sebep o galiba.

    he şu da var, eskiden dövizin gittiği üst noktalar varya oraya kadar esneme, manevra imkanı var, bu da bir artı.
    oraları aşarsak yeniden, fikir oluşturmalı.
    0 ...
  27. 31.
  28. cari açık, ileride ülkemiz için büyük sancı olmasının yanında hali hazırda borsa spekülatörleri tarafından fiyat düşüşleri için sağlam bahane teşkil etmektedir.
    1 ...
  29. 30.
  30. yüzde 122 artarak rekor kırmış açıktır, gittikçe folloş oluyoruz. istikrar sürüyo delik büyüyo. artık hissetmiyoruz da zaten.
    http://ekonomi.milliyet.c....2011/1425358/default.htm
    2 ...
  31. 31.
  32. tam olarak anlaşılmayan ekonomi terimi.

    cari açığa en çok etki eden ithalat-ihracat farkı olduğu için çoğu kişi cari açığı ithalat-ihracat farkı zannediyor. cari açığa etki eden diğer önemli bir faktör de turizmdir. aslında her ne sebeple olursa olsun ülkeden çıkan para ile ülkeye giren para dengesi önemlidir. misal, kanada daki oğluna para gönderen yurttaşımız olan bir baba cari açığımızı arttırmış olur.
    1 ...
  33. 32.
  34. bugün gerçekleşen ötv zammının gerekçesi olarak gösterilmiştir kendisi. hatta zam olarak değil de bir tür "güncelleme" denilmiştir. şaka gibi dimi. evet birilerinin göz göre göre karşındakini enayi yerine koyması hayaldi, gerçek oldu !
    3 ...
  35. 33.
  36. hedeflenen seviyeye inememiştir bir türlü. kökten çözmekle uğraşılmıyor, ya da başarısız olunuyor ne hikmetse!

    salak saçma politikalar üretilir, yapılan zamların bahanesi gösterilir. misal bugünkü ötv zammı. hayır ne olacak zannediyorlar, halka ekstra yük bindirince cari açık dengeye mi girecek, güllük gülistanlık mı olacak bu ülke? bu nasıl bir zeka ürünü, nasıl ekonomistler sunuyor bu teklifi gerçekten anlayamıyorum.
    sektör yöneticileri konuşuyor bu artış cari açığa herhangi bir yarar sağlamaz diyor. ha bir de haberli de değil ani bir değişiklik. pes ve dahası el insaf!
    0 ...
  37. 34.
  38. Cari açık bir ülkenin ürettiğinden fazla harcaması anlamına gelir. Ürettiğinizden fazla yaptığınız bu harcamayı diğer ülkelerden borçlanarak karşılarsınız.
    Gelelim ürettiğinizden fazla harcadığınız paranın niteliğine... Bu harcama, tüketim için de yapılabilir, yatırım için de. Eğer ürettiğinizden fazla harcamayı kazançlı yatırımlar için yapıyorsanız, borçlarınızı ödersiniz. Yok eğer bu harcamayı ancak uzun sürede geri dönüşü olabilen kamu yatırımlarında ya da bütçe açığını kapatmada kullanıyorsanız, dışarıdan bunun için borçlanıyorsanız, işte o zaman cari açık mutlaka sorun olur. Çünkü politikacı ve bürokratlar bu açığı iyi yönetmez.
    Gelelim Türkiye'nin cari açığına... Türkiye'nin bu yılın ilk dört aylık 29.6 milyar dolar tutan cari açığı, kamu harcamalarının finanse edilmesi sonucunda ortaya çıkmadı. Devlet bütçesi son beş ayda açık vermiyor ki, dışarıdan borçlanmalar bunun için kullanılsın. Üstelik devletin kısa vadeli dış borcu da oldukça düşük, 4.3 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bu borcu devlet hiç zorlanmadan ödeyebilir.
    Peki cari açık yok mu? Var. O halde bu cari açık kamunun değilse kimin cari açığı? Özel sektörün cari açığı... Yani Türkiye'nin cari açığı, bizim özel sektörün ürettiğinden fazla harcamasından kaynaklanıyor. Özel sektör, siyasiler ve bürokratlar gibi değildir...
    Özel sektör, yatırımını, tüketimini iyi yönetecek beceriye sahiptir. Çünkü daha verimli çalışır ve tüm sorumluluğun kendi üzerinde olduğunu bildiği için de parasına şahin kesilir ve işinde iyi bir izleme yapar. Dolayısıyla özel sektörün hesapsız bir borçlanmaya girmeyeceği varsayılır. Nitekim öyle oluyor ve özel sektörün borcunun bir kısmı, yurtdışında kendisine ait paraların kendi şirketine borç verilmesi yöntemiyle oluşturuluyor. Daha az vergi ödemek için bu yol tercih ediliyor. Borcun diğer kısmı ise dünyada para hâlâ ucuz olduğu için alınıyor. Bu gerçeği bilince de, özel sektöre ait olan cari açığın pek büyük bir risk olmayacağı düşünülüyor.
    Gelelim cari açığın nasıl kapatılacağına... Cari açığın diğer bir tarifi de tasarruf - yatırım farkı olmasıdır. iç tasarruflar arttığı takdirde, dışarıdan yatırım için borçlanmaya gerek olmaz. Bu nedenle de tüketimi kısmak için faizlerin artırılması düşünülür. Oysa faizlerle tasarruflar arasındaki ilişki sanıldığı gibi kuvvetli değildir. Çünkü insanlar sürekli gelirlerine göre harcama yapar, ancak düzensiz gelirlerini tasarruf ederler. Bu nedenle faiz artışı yapmak, tasarrufu artırmak yerine, Türkiye'ye mevcut küresel ortamda daha fazla sıcak para girmesine neden olabilir.
    Kaldı ki tasarrufları artırmanın cari açığı kapatacağı söylemi de pek doğru değildir. Çünkü Japonya'da tasarrufların milli gelire oranı yüzde 0.5 hatta 2011'de 1.3 oranında eksiye gideceği tahmin ediliyor. Çünkü yaşlanan nüfus birikimlerinden harcıyor. Oysa Japonya 177 milyar dolar cari işlemler fazlası veriyor. Demek ki cari açık tasarrufla pek ilgili değil.
    Keza Almanya'da da tasarrufların milli gelire oranı yüzde 11.3. Yani Türkiye'nin tasarruf oranı olan yüzde 13.4'ten geride. Buna karşın Almanya 189 milyar dolar cari işlemler fazlası veriyor. Anlayacağınız "Faizi artırıp tüketimi azaltırım ve tasarrufu çoğaltırım. Böylece cari açığı kapatırım" hesabıyla davranmak, ekonomiyi yanlışa götürür.
    O halde ne yapmalı? Cari açığı kapatmak için ithal malların pahalı hale gelmesi, ülke içinde dış ticarete konu mal ve hizmet üretiminin çoğalması ve ihracatın rekabet gücü kazanması şart. işte bunun için Türk parasının aşırı değeri alınmalı.
    Halen Türk parası, tüketici fiyatları temel alındığında yüzde 17 aşırı değerli. Dolayısıyla Türk parasının fiyatı, temel para birimi dolar karşısında bir lira 60 kuruşun altına gerilememeli. işte bu nedenle, faiz lobisinin ısrar ettiği faiz artırımından kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Sıcak paracılar için Türkiye'nin cazibesini azaltmakta, hatta Türkiye'den sıcak paranın çıkışına destek vermekte büyük fayda var.

    http://www.sabah.com.tr/Y...ik-nedir-ve-nasil-kapanir
    1 ...
  39. 35.
  40. Cari açık aslında bir halay oyunudur ve halay başı performansından ödün vermeyen Türkiye' dir.
    1 ...
  41. 36.
  42. türkiye'nin başına ileride * büyük bir bela açabilecek ekonomik bir kavramdır.
    0 ...
  43. 37.
  44. --spoiler--
    Cari açık, yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100.8 artışla 60.66 milyar dolar olurken, Eylül ayında ise beklentilere paralel 6.76 milyar dolar olarak gerçekleşti.
    --spoiler--

    şimdi daha iyi anlaşılıyor, vatandaşın devlete olan borçlarının üzerinde birden bu kadar çok hassas davranmasının ve faizini katlamasının tammamen duygusal sebebi.

    siz siz olun devlete olan borcunuzu zamanında ödeyin, yoksa hazır da mevsimiyken ayvayı yediğinizin resmidir. benden söylemesi. açan açmış kapaması bize düşüyor anacım.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25297279/
    0 ...
  45. 38.
  46. henüz kazanılmamış paraları kredi vererek cayır cayır harcatan bankaları kendi haline bırakan devlet anlayışı ile

    banka mahkumu vatandaşa bu konuda yapacak hiçbir şey bırakılmadan yine vatandaşa yüklenerek kapanacağının sanıldığı

    açıktan ziyade "yarık".
    0 ...
  47. 37.
  48. muhalefetin hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadığı ve iktidarın da dikkatleri hep başka yönlere çekerek milleti uyuttuğu ekonomik verilerden en önemlisi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük