Buyrun benim, sorularinizi alayim denilesi. Saka bir yana izledigim ilk cizgi film, oynadigim ilk atari ve bilgisayar oyunu. Bende cok anisi gecmistir, ilkokulda kola kutusuyla mac yaparken ayagimi havaya kaldirip tsubasa gibi vurmaya calisirdim, hey gidi gunler hey.
insanın kalbine bir sıcaklık yayılıyor, hisli hisli iç çekiyor. kendini bir garip hissediyor. sebebi tsubasa... yaz tatilinde televizyon başında nöbet bekleme sebebiydi. heyecanla futbol oynayan çocukların hikayesiydi. o zaman ilk bulduğumuz boş alana koşturur, kimimiz tsubasa, kimimiz wakabayashi olurdu. evet, halı sahalarda, boş alanlarda istemeye istemeye yapılan kaleciliği sevdirmiştir wakabayashi. tsubasa ise futbol için bir zeytin dalıydı. ama büyüdük, nihayetinde.
pembe dizi kıvamını da almış olan kalbi delik çocuğun son maçından once kız kardesının tusubasaya yalvarması macı kaybetmesı ya da tsubasanın topa üç kereden abanması halinde ayağını 10000 parçaya boluneceği gibi degişik şeylerin olduğu bir topa iki kişinin vurduğu degişik hayal alemi
golcü ve fuleli bir oyuncu olmasına rağmen top rakibe geçtiğinde takımını on kişi oynatıyordu. yine de direk tabelaya etki eden bir oyuncu olduğundan vazgeçilemez olmuştur hocaları için.
çocukluk öyle acayip, öyle güzel bi şey ki; sınıftan beğendiğim (hoşlanmak değil, ilkokul ağzıyla 'beğenmek') çocuğu ısrarla benzettiğim çizgi film karakteri olur tsubasa.
halbuki hiç ama hiç alakası yoktu. çocuk sessiz mi sessiz, sakin mi sakin, değil futbol oynamak; bahçeye bile çıkmayan bi tipti.
gel gör ki ben yine de tsubasa'ya benzetirdim işte. çocukluk. saflık. güzeldi.
]
böyle de bir versiyonu vardır. komedyen abinin tipsizliği ve esas kızın su gibi olması bir tezat oluştursa bile aradaki uçurumlar kahkahalar patlatmanıza engel olamaz.
telegolde tsubasa ile misaki yan yana oynar mı tartışmalarının yapıldığı, döneminin efsane çizgi filmlerinden biri. zaman zaman özlüyor insan açıp bi kaç bölüm izleyesim geliyor tıpkı smurfs, winnie the pooh, tom and jerry, pokemon da olduğu gibi.
çocukken sabahın köründe sadece onu seyretmek için uyandığım, o zamanlar bana çok yakışıklı gelen ve kendimi öyle bir futbolcunun gerçekten var olduğuna inandırdığım çizgi film karakteri *
alevli topların, imkansız vuruşların, akıl almaz kurtarışların havada uçuştuğu 90'lar çizgi filmi. temel olarak japonların futbolu büyük bir heyecanla ve uzakdoğu sporlarıyla harmanlayarak yorumlamasıdır.
ben bu arkadaşın atari oyunu kadar heyecanlı, tüyleri diken diken eden, kalbe zarar bir oyun görmedim. haala sıkılınca bunalınca arada açar hayatıma renk katarım. siz de katın, tavsiyemdir. http://www.oyunsofrasi.co...tsubasa-turkce-atari.html