Filmekimi 2016'nın insanlarımıza bir armağanı. Hayatımda izlediğim en güzel filmdi her şeyiyle. Film bilmem kaç dakka, şu oynuyor, şurası böyle güzel demiyorum. illa isim duymak istiyorsanız viggo mortensen var. Gidin izleyin bu filmi. Beğenmezsenizde özel mesajdan dümdüz sövebilirsiniz. Öptüm hepinizi.
değişik bir film olmuş oyunculuklar çok doğal, ben sevdim biraz uçuk kaçık olmasından, biraz yol filmi gibi olmasından ve görsellikten ötürü olsa gerek.
şu sıra izlediğim en güzel filmlerden biriydi. izledikten sonra afişine tekrar baktığımda keşke ucundan kıyısından tabutta görünseymiş dediğim "ımmhhh" tadında bir film.
Bu leş sistemden asla kaçamayacağımızı bir kez daha yüzüme tokat gibi vurmuş film. En büyük hayalim ömrümün birkaç yılını doğada belki yalnız belki bir iki insanla yaşamak. Ders niteliğinde detaylar barındırıyor. neye koşullandırılırsak onu yaptığımızı, aslında dayatılan ve inandırılan her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu göstermeye çalışmış. Ama maalesef bu yapay dünyadan da tamamen gitmek de o kadar müthiş bir şey değil ikisinin de abartılmadan yaşanabileceği bir yaşam mümkün müdür acaba? insanın ufkunu ve hayatı algılayış şeklini değiştiren filmlerin başında geliyor.
dün gece izlediğim ve izledikten sonra best of listeme eklediğim güzel bir film.
into the wild'a selam çakan bir film. into the wild'daki Christopher McCandless 'ın bir an yediği zehirli ottan dolayı ölmediğini düşünün. eğer alaska'dan geri dönüp bir kadınla evlenseydi nasıl bir yaşantısı olurdu gibi bir beyin jimnastiği yapmanıza yardımcı olan bir film.
Arkadaşım ilk izleyelim mi dediğinde kahretsin marvel izlemek istemiyorum diye "ehe bakarız ya eve bir gidelim" diye geçirtirmeye çalıştığım, sorgulatan ve bunu sağlam bir şekilde gerçekleştiren, oldukça etkileyici bir film.
Şimdi düşünüyorun da film beni içine aldıktan sonra imrendirmeyen bir sahnesi var mıydı hatırlamıyorum.
Her baba bocalar biraz. Gerçekliğin; Sadakat, bağlılık ve doğruluk inanç meskenlerini titrettiği bir hikaye.
başıma bir şey gelmeyecekse ayılıp bayılmadığım filmdir.
durağan. sürekli bir olay olmasını bekliyorsunuz ancak olay şundan ibaret;
--spoiler--
medeniyetten uzak yaşamayı seçmiş bir karı - koca ve çocukları. anne intihar eder. budist olduğu için bedeninin yakılmasını vasiyet eder. kadının ailesi ise normal bir hristiyan cenaze töreni ile kadını gömerler. baba ve çocukları cenazeyi çalar ve yakarak küllerini tuvalete döker.
--spoiler--
konuyu son derece yüzeysel bir şekilde anlattım ama aslında olay bundan ibaret. ekside ve burada okuduğum onca methiye ve 8 imdb puanı beklentinizi yükselttiyse çıtayı hafif düşürerek izlemenizi tavsiye ederim.
çıtanızı yüksek tutmanızda sakınca olmayan özellikle ebeveynseniz tokat gibi çarpan bir film.
filmin konusu ilgi çekici.
daha da ilgi çeken şey ailenin çocuklar üzerinde ne kadar hakkı olduğunu sorgulatması. onlar için hep daha iyiyi, hep daha ileriyi isteyerek yetiştirmeye çalışsanız da bilmeden hatalar yapıyorsunuz. hayata iki adım önde başlasın diye çabalarken geride bir şeyler eksik kalıyor.
--spoiler--
çocuklarını kapitalist ve tüketim toplumundan uzak tutarak yetiştirmeye çalışan bir adamın mücadelesi.
filmin güzelliği ve verdiği mesaj hakkında uzun uzun yazmış/yazacak arkadaşlara güvenerek sadece güzel bir anını paylaşmak istediğim, ayrıca viggo mortensen'in şahane performansıyla en iyi erkek oyuncu oscar'ını almış olması gerektiğini düşündüğüm nefis film.
Oyunculuk, çekim kalitesi, estetik, film konusu anlamında müthiş bir film. Elbette benim gibi realist bir insan için açıkları çok fazla. Lakin leziz.
(bkz: icini oldugu gibi doken adam) denen user tarafından tavsiye edilmişti. Sonrasında kendisine asıldım. beni iplemedi gerçi. Ayyyy götüm. Teşekkürler yine de.
viggo mortensen in , noam chomsky günü kutladıkarı için kendilerine tepki gösterip, neden bizde normal aileler gibi noel kutlamıyoruz diyen oğluna , insan hakları için onca şey yapmış bir hayırsever yerine uyduruk bir elf'i mi kutlamak istersin diye sorduğu kapitalizm karştı nefis film.