türkce karakter sorunundan dolayı "sıkılma" kelimesi genelde ya yanlış anlaşılır ya da geyiğe vurulur. cep telefonlarında eskiden çok sık yaşanan bi durumdu. "sıkılma" kelimesi büyük harfle yazılarak bu sorun giderilebilir.
engelliyim ben,eksiğim olmadım hamım.
yalın ayak bir yarımım.
hiç bir şey yapmak istemiyorum. kitap kapaklarıyla yüzümü örtüyorum. akşamın bayatlığında yaşıyorum. odamdaki sessizlik ise; ayaklarıma dolanıyor. yatağıma uzanmaya bile üşeniyorum,arkama yaslanıyorum. odamı keşfe çıkıyorum gözlerimle. beni oyalayabilecek bir şeyler bakınıyorum. aklımın oyunlarına eşlik ediyorum, kelime oyunlarıyla dilimi uyandırıyorum.
ölü hücrelerle kaplanmış yaşamları düşünüyorum sonra. ben ise; tüm rüzgarları dışarıda bırakmışım. sığ hayatlarda yüzenlerin zorluğunu hayal ettim biraz. çırpındıkça çakıllardan yırtılan ayakları. tiksinirsin yosundan, içinde bulunduğun durumu anlamaz mı beynin, uyuşmuştur belki. dedim ya engelliyim ben tutmaz beynim.
Canım Sıkılıyor hadi atomu parcalayalım? Ya da başka bir evrende ve mümkün olan bir zamanda Einstein ile sütlü çay içelim veya Shakespear'la sanat sohbetleri yapıp Mozart'ın içimizi doldurmasına izin vererim.
Ya da vazgeçtim ya uyuyalım en iyisi her şeyi bosverip.
haksızlıklara, yalanlara, düzenbazlara, duyarsızlıklara, boş vermişliklere, fark etmezlere, keşkelere, savaşa, açlığa, kıtlığa, kimsesizliğe, had bilmemeye, sevgisizliğe, saygısızlığa, vicdansızlığa, zulümelere ve insanlığı ele geçiren daha pek çok kötü şeye karşı içimizde biriktirdiğimiz öfkeye rağmen elimizin kolumuzun bağlı olması sonucunda yaşadığımız iç burukluğu ve bunun sonucunda ağzımızdan çıkan cümle; insanlık ölüyor ve benim buna çok canım sıkılıyor...