ikimizin şarkısıydı, sıkılmadan günlerce dinleyebilirdim. tam da bizi anlatıyordu aslında tanıştığımız günlerin başında radyoda rastlamıstım. bu sözler, bu müzik bizi anlatıyor demiştim sana.
şimdi ise her duyduğumda acıdan başka bişey hissettirmiyor bana.
canım seninle olmak istiyor be ne kolay vazgeçmek.
''yalnız yaşamak zor, beklemek ondan da zor
çektiklerim artık yeter, gel benimle ol''
gibi harika sözleri olan, özlemleri çoğaltan, çaresizliğin ete kemiğe bürünmüş vücut bulmuş hali olan şarkıdır. kaldı ki kavuşmalar mümkün değilse, acıtır.. derinden hem de çok.
özdemir erdoğan yorumu çok kırılgan arkadaş. adam o sesle ana avrat sövse, kaldırıp kafanı bi laf edemezsin. sakın buna aldanıp sağda solda şarkıya eşlik edeyim demeyin, kafaya çanta yeme ihtimali çok yüksek.
kucaklaşmak falan pek hazzettiğim şeyler değildir ama bu satırlar fena gaz veriyor. sırf şunları söylemek için yaşayası geliyor insanın.
"nasıl oldu anlamadım tanıştık birdenbire
nedenini sorma boş yere
seni kucaklamak geldi içimden
kendimi tutamadım
işte geldim yanına"
şahane bir zuhal olcay şarkısı. aşkın o enfes zamanlarını nasıl güzel anlatıyor, nasıl güzel betimliyor. sıcak bir yaz akşamında esen hafif bir rüzgar gibi, üşütmüyor ama yakmıyor da. başucu dedikleri bu olsa gerek.
gidilmesi gereken yere bir türlü varamamanın yarası daha da büyür insanın içinde dinledikçe.
nasıl olduğunu anlamadan tanıştık birdenbire.. ansızın sızım sızım sızıyor işte..
kendimi tutamayıp işte gidebilseydim keşke. bu keşkeler zamana olan saplantının ciddi bir acısı belki de; ama canım seninle olmak istiyor yine..
mantık, irade, kuvvet sevince pek işlemiyor biliyorsun..canım senle olmak istiyor yine, hep.. hep ki ne hep..
zuhal olcay gibi bir tanrıçanın sesinden dinlemesi çok keyif veren şarkılardan biri. sözler insanın içine işler zuhal olcay ın yumuşak sesiyle birleşince..
piyanonun her vuruşu sanki ayrı bir heceyle şarkının arka planında başka bir şiir söylüyor. trompet gelecekten resimler çiziyor akılda. arşenin keman üstünde her hareketin başka bir sıcak geceyi betimliyor. öyle şehvet dolu bir arka planda öylesine saf ve masum sözler. zuhal olcay başındaki hareyi bileğine takmış da aramıza karışmış gibi.
edit: belki o hare değil sadece bilezik. biz de kanıyoruz melek diye kendisine.