çocuğun durumu gibi insanların hayatlarını idame ettirmek için kanını satması; o kanın ticaretini yapan adamın bile bir noktada vicdan yapıp kanını satanlara borç vermesi falan.
yahu bu ülke hep bir garibanlığın içinde. sosyoloji sağlam olsa, ekonomik; onu düzeltsen sosyolojik; her şeyi hale yola koysan hırsızlık uğursuzluk... bir sürü kısır döngü.
An itibariyla show tv'de oynayan film. Izlemicem la. Yine hungur hungur aglayacam yoksa. Mazosist miyim la. Asmis oyunculuk. Asmis kurgu. Tarik ve halit abileri gorunce bile insanin ici bir tuhaf oluyor. Allah rahmet eylesin ikisini de.
sıfır sinematografi, yerli yersiz her sahnede ajitasyonlu müzik. bu tarz vasat altı filmlere değer vermeyi bıraktığımız gün sinemamız seviye atlayacak.
O kadar güzel işlenmiş ki anlatılmak istenen konu... Filmi izlerken bırakın o insanların ruh haline bezenmeyi sanki etraf da siyah beyaza bürünüyor. içinize bir yumru gelip yuva yapıyor kalkıp gidesi de yok. Her seferinde bir daha izlemeyeceğim diyorum ama bu kaçıncı tekrar kim bilir... Hüzün nedir bu kadar hissettiren film var mıdır bilmiyorum. Belki de; o insanlar bizim ülkemizin insanları, bunu biliyoruz ya ondan bu kadar acıtıyor canımızı.. Bir zamanlar bu ülkede insanlar cenaze kaldıracak para bulamadı, çiçek çocuklarımız gözlerimizin önünde soldu, insanlar ekmek parası diye kanını sattı. Belki de bu yüzden bu kadar çok... Tarık Akan gibi ağlamak geliyor içimizden. Hepimizin kollarında bir Kahraman... Canım Kardeşim...
kan satmak konusunun geçtiği nadir filmlerden. izleyince ne denli fakirmiş bir zamanlar ülke diye geçirdim içimden. kahramana üzülürken bir de o yıllarda kıt kanaat geçinenlere parçalandı ciğerim. babalarına mezar alabilmek için eşeklerini mezbahaya satmaları.. o radyoda kan anonsu geçtiğinde koşa koşa giden adamın ardına kan emici rolünde oynayan metin akpınarın sözleri. ah bee.
ilk izleyişim, 11 veya 12 yaşındayken olmuştu bu filmi. evdeydik , yanlış hatırlamıyorsam star tv falan vermişti galiba. öyle ki, anne baba ve abim de izliyordu, ama benim kadar pür dikkat bir şekilde değil. son sahnesinin gerçekçi bir dramatik sahne olduğunu daha önce bilerek onlarda kilitlenmişti olaya ve sessizlik oldu. sessizlik olunca ve üstüne o duygusal film sahnesi akınca, baya ağlamaklı olmuştum, anneme sarıldım, küçüktüm tabii. annem hiçbir şey söylemedi, tamam ağla da rahatla, sıkma kendini yok bir şey filmdi bitti zaten tarzında bir şeyler söyledi. sonra sonra film bilincine varmaya başladım haliyle. ama o anı, o korkuyu hiç unutamam. sanki her şey bitmiş, herkes bir şeyleri kaybetmiş gibi hissettim ister istemez.