Özellikle 2012 senesinde bol miktarda paylaşılmış ve meşhur olmuş videolardan birisi buydu. "Canlı Midye Tuz Yiyor" veya "Tuz Yiyen Midye" gibi başlıklarla Dünya'da ve ülkemizde paylaşılan bu video, yine sorgulamadan yapılan paylaşımların kaçınılmaz hatalarına düşüyor. Çünkü midyenin sanki halinden memnun bir haldeymiş gibi ve "afiyetle" tuz yiyormuş gibi gözükmesi, insanlara hoş gelmektedir. Ancak işler göründüğü gibi değil.
Videonun viral hale gelmesinden kısa bir süre sonra deniz biyologları da konuyu düzelten açıklamalar yapmaya başladılar; böylece videoda görülenin, bilgisizce yapılan bir tahminden tamamen farklı bir davranış olduğu anlaşılmış oldu. Danimarka'da bulunan Deniz Biyolojisi Araştırma Merkezi'nden Hans Ulrick Riisgård, videoyu inceledikten sonra şu açıklamayı yapma gereği görmüş:
"Videodaki mutfak masasının üzerinde duran zavallı midyenin çıkardığı şey ağzı değil, kaslı ayak dediğimiz yapısı. Bu yapıyı çıkarmasının nedeni, normalde yaşadığı çökelti içerisinde olduğunu zannederek çaresiz bir çabayla oraya kendini gömmeyi denemesi. Islak olan bacağa masadaki tuzlar yapışıyor; ancak bu tuzları midye yemiyor. Çünkü midyeler, bu şekilde beslenmezler, su içerisinde çözünmüş maddeleri filtrelerler, süspansiyonla beslenen hayvanlardır."
Aynı açıklamayı Syndey Üniversitesi'nden deniz bilimleri araştırmacısı Brian Bayne de çok net bir şekilde destekliyor:
"Bu midye yemek yemiyor, hayatta kalmaya çalışıyor. Birinin masasına mahkum edilmiş canlı, kendisini yuvasına gömmeye çabalıyor."
Midyeler bir uzuvu kullanarak değil, suda süzülen algleri ve diğer minik canlıları filtreleyerek beslenirler. Burada bir nevi pareidolia da görüyoruz: beynimiz midyenin iki yarısını, ağzın iki dudağına benzetiyor. Bu iki kabuk arasından çıkan uzvu ise dil olarak algılıyor, çünkü evrimsel süreçte doğada yüzler görecek şekilde özelleştik. Bu da bizi videoyu izlerken yanıltıyor. Sanki her hayvanın bize benzer ağız-yüz-vücut yapısı olması gerekiyor gibi düşünüyoruz; ancak öyle değil.
