1.
vahe kılıçarslan 'ın 2001'de piyasaya sürdüğü şiir kitabı. eğer bundan 2000 yıl sonra yapılan kazılarda insanlar bu kitaba ulaşırlarsa "bundan 2000 yıl önce insanlar ne kadar malmış" düşüncelerine girebilir, o derece yani.
işte kitaptan birkaç şiir:
palyaço
çocukken sorarlardı,
"ne olacaksın?" diye
"palyaço" derdim
şimdi çok mutluyum,
büyüdüm ve palyaço oldum,
insanları mutlu ediyorum!
aşıklar
sokaklarda görüyorum
genç kızlar erkekler,
beraberler,mutlular
helal olsun onlara
bu mutluluğu evliliğe dönüştürebilirlerse!
aydınlanmak
muhtar gibiyim sabah sekizinde
okurum arkadaş;
tüm yazılı basını
aydınlanırım,
o gün anlatırım herkese
mutlu olurum yaşadığım güzel dünyada
ısırgan
sokma artık etime sivrisinek
zaten olduk darbelerle tek yürek
olmuş yusyuvarlak dünyada tezek
bir de uğraştırma bizi sivrisinek
adını zaten koymuşsun
önün sivri arkan sinek
kaşıya kaşıya mahvolduk desek
acır mısın bize, ha acır mısın?
ne savaşçı bir ruhun var
kasıntısız akşam tutum dilek
bırak beni oturayım havadar
düşüneyim seninle bir kafadar
yoo, öyle şımarmak yok
bizim çevrede karınlar tok
gerçi ekonomik kriz üstümüzde
bizi sana benzetti ısırgan sivrisinek, ısırgan.
kendimce
sabahın ilk ışıkları
sadece uçak sesleri
kuşların tatlı cıvıltıları
işte sakinlik budur arkadaş
bıraksınlar bu işleri
eski ayağa su dökmeleri
artık devir akıl devri
onurun vicdanında kandırma kendini
biraz gribin etkisi
yalan rüzgarın esintisi
her kesimin birer söylentisi
işte sessizlik budur arkadaş
yağdanlıkla yalakalık diz boyu
dünya onlarla mutlu
benim bütün dünyam satırlarım
kıskananlar çatlasın
canlandım
serin bir gece yarısı
canlanmanın ilk ışığı
tepkimin ilk varisi
dostlar sizin için canlandım
seneler evvel mecburdum
umutlarımla hayallarimle cansızdım
zaman tünelinde kavruldum
arkadaşlar sizin için canlandım
ilk başta gülüp geçtiler
ben unutup başkalarını seçtiler
üstümü paraladım: üşüttü dediler.
cansız mankeni yarattılar
3-5 tane zibidi kanı bozuk!
suratlarına tükürsek olurlar topuk
kara kara düşünüp
bir tokat gibi enselerine indik
günler geçtikçe orta ayak yürüdük
durur gibi yapıp hızla koştuk
varlığımızdan habersiz olanlar
kudurup kafataslarını boyattılar
ben taksimde büyümüşüm
boya kutusu olan arkadaşlarımla
diskoteğe koleje gidenlerle
tarlada ekin ekenlerle
ben gitarımla büyümüşüm
basket antremanlarıyla coşmuşum
adada kızlara kovalayıp
aileme saygı duymuşum
dura dura ayağımda varisler
bacaklarda ağrı dolu romatizmalar
hepsi artık geçti
dostlar sizin için canlandım
kimsesiz çocuklar için
fakir fukara için
var olan dürüstler için
milletim için...
ejderhalar kaçın oralardan
vahe geliyor yakınlarından
adam gibi adam yüreğiyle dağlardan
canladığını haykırıyor bağrından
bırakın
ağlayan gözlerim önemli değilse
yüreğim, yanıp kötülere meze ise
göz pınarlarım kurumuş ise
bırakın beni öleyim
misafirhaneye gelmiş isem
mücadeleye renk katmış isem
tatlı bir iz bırakabilmiş isem
bırakın beni öleyim