hani şu yayını geç göndertme ibneliğinin henüz icad edilmediği dönemde televizyonlarda arz-ı endam eden güldürü şeysi. sırasıyla; atışmalar, kabalaşmalar, küfürleşmeler ve en son olarak da göğüs göğüse çarpışmalar şeklinde vuku bulurdu. he bazen direk dalanlar da yok değil.
mesela medyum keto ile medyum memiş'in kavgası. (gerçi bu kavga değildi, resmen memiş keto'nun ağzına sıçtı) aga ben o zamanlar yeterince büyük falan değildim, ancak memiş keto'nun ağzına yüzüne patlatmaya başladığı an kahkaha kıyamet evi yaygaraya verdiydim. koparsın. ne ka güzel bir olaydır o öyle.
yahut sevda demirel abimizin hande atatizi'ne çaktığı canlı yayın. hande'nin kuyruğunu kıstırıp yanındaki adamın* götüne girercesine kaçışını hiç unutamam. "ne dedin sen" lafı da bu kavganın akabininde şöhretlendiydi zati. al sana bir senaryo daha. danışık doğüş diyen de oldu. zerre pipime.
ÇOĞU REYTiNG UĞRUNA BiLEREK ÇIKARILMIŞ, YADA REYTING UĞRUNA ENGELLENMEMiŞ SAHTE KAVGALARDIR. NEDEN O DERECE iZLENiLDiĞi KESiNLiKLE ARAŞTIRILMA KONUSU YAPILMALIDIR.
Pekala Alihan'ın Ajdar'a attığı tokatı da unutmamak gerek. O ne güzel tokattır be Alihan hem de bir değil iki kere. helal olsun bizim isteyipte yapamadığımızı yaptın bundan sonra alıcam bütün cd lerini.