vıcık vıcık bir "samimiyet görünümlü yapaylık" üretecidir bunlar. doğan görünümlü şahin gibi, film çekilmiş camları ile gün geçmeye ki bir yazara sarmasınlar. kendileri bu hallerinin farkında mı değiller, hayatları boyunca yaşadıkları kırıklıkların acısını kitlelerden mi çıkarmaya çalışıyorlar anlamak güçtür.
"bütün dünya görsün biz birbirimizi seviyoruz." ne boktan bir sevgidir ki bu insanların gözüne sokmak için kullanılıyor!
iki de gizemli yazar var bu listeye ekleyeceğimiz onlar da kendini zaten biliyordur*...
nickli yazarlar bütünüdür. hepsi ve daha fazlası subjektif olarak kankişim, cancişim, tatlışımdır. he biz buna arkadaşlık diyoruz o ayrı. misal gecenin bir yarısı kafa kafaya verip de uzun yollar katetiyoruz yeri geliyor. yeri geliyor aynı şişeden biralar yudumluyor, yeri geliyor simidimizi paylaşıyoruz **. listede yüzyüze görüşemediğim kankişlerim(!) de var. onlarla da gökyüzümüzü paylaşıyoruz yeri geldiğinde. ve bundan dolayı utanmak, ezilmek gerekiyorsa sanırım ar damarım çatlamış ki beceremiyorum. neymiş efendim yapmacıkmış. yesinler efendim tespitinizi...
4 sene boyunca aynı sınıfta okuyup da sadece sınav dönemleri * selam veren samimiyetsiz insanları görmemişseniz amenna...
aylarca aynı evde kalıp da sadece yemek yapasınız, borç veresiniz diye, sigaram bitti diye odanızın kapısını tıklayan bir ev arkadaşınız olmamışsa amenna...
yıllarca aynı apartmanda oturup, merdivenlerdeki karşılaşmalarınızda selam dahi vermeyen komşunun tornavida istemek için kapınıza geldiğindeki sevgisi, ilgisi yapmacıktır misal.
ama buradaki kimsenin, kimseden bir çıkarı olamaz ki samimiyetsiz olsun. siz bir insanın yüzüne "seni sevmiyorum" diyebilir misiniz? burada bunu yapabilecek kadar samimi bir ortam var. sevmediğin adama kalkıp da "seni sevmiyorum" diyebiliyor hatta işi hakaretlere kadar vardırabiliyorsunuz. sonra da yapmacıklıktan, samimiyetsizlikten dem vuruyorsunuz. komiksiniz lan! gülüyorum...
sözlükteki tek canciş, kankiş, tatlış yazarıma haksız olduğu halde laf koymaya çalışan bir yazarın sözlükte kalabalıkların arkasına sığınarak gövde gösterisi yaptığı da aşikardır.
yok aga öyle "samimiyetsizlik" üzerinden politika, yemezler. "samimiyetsizlik" bu yapılandır, bu gövde gösterisidir. çok cıvıktır. 40-50 tane nick deklare ettin, sözlükte aktif yazar sayısı zaten toplansa kaç eder? 40-50 kişiyi "1" almak ordaki nicklere de hakarettir.
çık taksime 40-50 kişi, "biz kankişiz, biz cancişiz" diye haykır. kimse dönüp tek kelam etmez ama burda eder aga. burası farklı. burda her kavga var, her mücadele var. o kadar beyni, o kadar karakteri sözlükteki aktivite kıtlığına rağmen "1" tutuyorsan sen ayıp ediyorsun. şahsen o kankiş, canciş yazarlardan olsam canhıraş muhatabı keserim oraya beni layık görenlerden.
"emme biz cancişiz yahuu" diyerek gerçek samimiyetsizliği yapabilecek cüreti gösterenin de suratına tükürürüm, şahsen.
edit: şahsıma "ibne" diyen bir insanın "hakaretten" bahsetmesi de komiktir tabi "canciş, kankiş, tatlış"larının arkasına sığınarak.
benim çok sayıda var. sanıyorum şu onlayn listesidir. çok kişiyle muhabbet etmişliğim vardır. bu benim yapım bunu değiştiremem! istediğim halde değiştiremem.
tanımlamanın hazzını yaşamış, kuyruk acısı etkisinde saldırılan yazarlardır. allah zalimin zulmünden uzak tutsun onları diyor ve ne kadar arkadaşlık varsa şu sözlükte o kadar selam duruyorum. kuyruk acısını arkadaşlık bağlarından çıkartmak da yeni moda olsa gerektir...
benim sözlükteki tek kankam fenerbahçe'ye bulaştığım entryler yüzünden beni özel mesajla taciz eden fenerli bir yazarmış. * ben bu başlıktan bunu anladım. ne diyelim muhabbetiniz bol dostluğunuz daim olsun. herkesin sözlükteki çevresi, sözlüğe bakış açısı farklı, bu sabit bir konu da neden bu kadar strese girilip samimiyet duygusu sorgulanır. onu anlayamadım.
tarz olarak sululuğu sevmem ama samimiyete hastayımdır. kujum, bebeğim, hayatım, aşgum, babuş, höcü, gardişim ve ganki tipindeki seviyesizlikte sınır tanımayan hitapları kullanmaktan çekinmem arkadaşlarıma. ben, sözlük içinde bir insanı sadece fikirleri ile sevmek zorunda degilim. yakın olduklarımın %95'i ile birebir görüşmüş, ortak paylasıma gecmiş, evinde misafir olmuş, bir gezi ya da bir toplaşma etkinliğinde beraber olmuş bir adamım ben. yanagından makas da alırım, götunden pandik de! hem de bu seviyesizliğimi(!) nick altından babalar gibi beyan ederim. açıkcası çok da sikime senin asosyal hayat standardın içinde alabildigine ezilmişliğin! 40 kişiyi sağıma, 40 kişiyi soluma, 10 kişiyi de kucağıma alırım gerekirse!
canciş, kankiş ve tatlış. karşılıklı bu üç olguyu paylaşan yazarlara pompişlik ünvanı verilmekteymiş. bir nevi sir ünvanı gibi. karşılıklı pompiş pompiş takılırlarmış bunlar.
eklenti: arkadaşım pompişin ne olduğunu bizde bilmiyoruz, öğrenince yazıcaz. belki ufo bile olabilir.
dur lan tanım şöyle; kim oldukları konusunda fikir yürütülemeyen yazarlardır.
ben şahsen; y.rrrrrraaam, at s.ki, at cinsel organı, s.kik, yavşak gibi kalıplar kullanırım.
- naber kanka.
* iyilik y.rrraaaam senden naber?
- napalım ya işte uğraşıyoruz.
* lan s.kik sen onu bunu boşver de, bıdı bıdı bik bik.
- ha o konu mu? sormadım abi onu daha ya.
* yavşaksın da o yüzden.
'canciş, kankiş, tatlış' yerine alternatiflerleriyle hitap edilmesi gereken yazarlardır. böyle eşcinsel yazarlar gibi oluyor.
(bkz: benide alın aranıza) ** *
yapmacıklık tanımı konusunda ilköğretim bilgilerini kontrol etmesi gerekenlerce yapmacık olan yazarlardır. peki aynı soruyu yineliyoruz... yapmacık olmaları için bir neden gösterilsin bana...
"nick altına güzel şeyler yazılsın diye" hadi böyle bir durumu kabul ettik diyelim. peki bu nick altına yazılan şeyler(kendi ismine dahi değil ki millete "bak bak" diyerek hava atsın. veya iş başvurusunda referans olarak göstersin nickinin altında yazılanları... böyle bir çıkarı yok demek ki bu kankişlerin.
"karma puanı tavan yapsın diye" peki bunu da kabul edelim. böyle bir amaçları var diyerek yola çıkalım. ve gene aynı şeyi soralım. karma puanından ne gibi bir kazancı olur bu insanın? karması ne kadar yüksekse sözlükten aldığı maaş mı artacak? sanırım hayır. peki puanı yüksek diye önünde eğilip saygı mı duyacaklar bu adama? e gene hayır... ben "-583" karması ile saygı duyuyorum misal bir yazara. e böyle bir durum da yok... peki en başa dönüp biraz felsefi bir soru soralım seviyelere oranla. neden yapmacık olsunlar? çok mu felsefi oldu ne?
ayar yedikçe küfretme ve çaylak ettirme oranlarını artıran yazarlardır. yine bugün birisi coşmuş, dümdüz gitmiş. ama küfrü yiyen çaylak olmuş iyi mi! her gün aynı olaylar. kabak tadı verdi ama daha kötüsü bu tada alıştırdılar bizi.
var mı dostluktan güzel bir şey... insanlara düşman olmak, kin kusmak yerine canım demişiz ne güzel etmişiz, kıskanmamışız baş tacımız olmuşlar ... dostlar savaşmak yerine sevmişiz... neden rahatsız eder insanları sevgi anlamış değiliz...
gelin canlar bir olalım
zalime kılıç çalalım
yoksulun hakkın alalım
kula kulluk bitisin artık
bu keşmekeş bitsin artık
özü öze bağlayalım
sular gibi çağlayalım
bir yürüyüş eyleyelim
kula kulluk bitisin artık
bu keşmekeş bitsin artık
açalım kızıl sancağı
geçsin zalimlerin çağı
elimizde dost bıçağı
kula kulluk bitisin artık
bu keşmekeş bitsin artık
pir sultan'ım geldi cuşa
zalimlerin aklı şaşa
haklı olan gelsin başa
kula kulluk bitisin artık
bu keşmekeş bitsin artık.
alfabenin en çok "ş" harfini kullanıp, diğer sesli harflerini yutanlardır! sayelerinde 29 harflik alfebe topu topu ya 10 ya da 11 harften ibaret olmuştur.