"yalnız ben bunu dün gece yazdım bugün kendisi hakkında ne kararlar çıktı. hala benden korkmayan olursa da ne bileyim..." dediğim, yalın doğrularla dolu başlıklar.
bence bu başlığın altında yazmak yerine aslını gizlemenin utancıyla kafasını kuma gömmesi gereken yazarlarında yazdığı başlıktır. ayrıca böyle terör örgütü sevicilerini "chp'li, kazandı diye uğraşıyorlar" diye savunanları da göstermiştir.
Bu kadının böyle olduğu bugün anlaşılmadı. Yıllardır biliniyordu sol cenahın terörist oluşumlarına sempatisi olduğu... soruşturma açılması da gayet mantıklı gerekçelere bakıldığında.
Ama mesele bu değil. Eğer chp istanbulu kazanmasaydı bu kadınla kimse uğraşmazdı. istanbul gitti kıymete bindi bu.
yazar burada ayakkabı kutularını nasıl unuttururum kaygısı gütmüş. bütün çabanın özü buna dayanıyor. yoksa değil itham ettikleri kaftancıoğlu, örgüt teyitli adamlar gelse halı ile karşılar televizyonlara çıkarırlar. Yaptılar ve daha fazlasını da yaparlar; o saray gitmesin, paracıklar gitmesin diye çocuklarınızı bile satarlar, böylesi bir göz dönmesinin emsaline tarihte pek rastlanmaz. yani dehşetle izliyor olsanız bile bir yerde tarihe tanıklık ediyorsunuz.
ah canan ah... yine geldik öyle gecelerden birine ne dersin? her yanı ayrı aydın, laik, seküler kokan kadın... farkında mısın kokundan zerre o güzel gerçek yüzünü görebilen yok. öyle hipnotize ediyorsun bu insancıkları. bu mektubu sana yazmak istedim. çünkü biliyordum, çok üzgünsündür sen bu gece şimdi.
seni ilk tanıdığımda Fethullahçı zaman gazetesinde Ekrem imamoğlu denilen adamla birlikte yazıyordun. O kadar zeki bir kadındın ki, o kadar iyi gizliyordun ki o laik, seküler, güzel yüzünü. sanki geçmişte ataları şahkulu isyanı'nda olan biri gibiydin. bilirsin onlar da ikinci beyazıd'tan mezhep faşisti cani bir tarikat olduklarını gizleyip altınları cukkalıyordu, ikinci beyazıd'ta ne bilsin, onlar da bizim din kardeşimiz, laik, seküler, aydın diyerek yolluyordu altınları. inanılır gibi değildi. sonrasında ise gezi sahnesinde çıktın karşımıza, elinde taş, yüzünü dhkp-c'li bir devrimci yoldaş gibi kapatmıştın hatırlıyor musun? böyle zıt tezatlarda gördük seni işte. ama bunlar yetmedi tabii. babanın isyan ruhu isteğiyle çaldığı saz artık senin elindeydi. daha da ileri gitmeliydin.
bunu yaptın da aslında. 2013 yılı, kemal kılıçdaroğlu partiden gerçek vatan sevdalılarını tasviye edeli birkaç yıl olduktan sonra. meydan sizlere kaldıktan sonra yapabildin bunu. bulunduğu her ortamın hasan sabbah fedaisiydin sen. öyle de güzel. öyle de mükemmel. 1915 kaftanciyan kod adlı havalı bir ajan gibiydin. ulu önder Atatürk'ümüzün partisini mezhepsel faşizmi uğruna ele geçirenlerin eli taşlı, yüzü maskelilerle bağı olan teşkilatıydın. anlıyor musun? anlatamıyorum galiba diye düşünüyorum da.
bugün senin için çok üzücü bir gün. ne de olsa bu güzel günün senin için bir önemi yok. şimdi sen ulu önder Atatürk'ün kurduğu ama içten fethedilen kalesi chp'nin istanbul il Başkanı olabilirsin ama atamızın 23 Nisan 1924'te bayram olarak ilan ettiği ve 1929 yılında çocuklara da armağan ettiği bu günü kutlamak yerine bu günden bir gün sonrasında sözde yapılmış olduğuna inandığın bir şeye daha çok değer veriyorsun. 23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Ama senin için önemi çok daha farklı. koca bir yalanın bir gün öncesi.
Ben bunu kabullenemiyorum. Ailesinde şehitleri olan biri olarak, ulu önder Atatürk'ün partisinde böyle bir düşüncede biri olarak kalmanı kabullenemiyorum. Bilmiyorum belki de yanlış düşünüyorumdur ama yanlışımı da bulamıyorum. işte bu hep anlattığım, atalarımıza karşı yapılan şahkulu, celali, koçgiri isyanlarını unutan biz insanlar olduğu için gayet normal karşılanacak birisin sen. meğerse bu isyanları yapan insanların torunlarının niyeti çok farklı. bu insanların kendileri faşist. bir kısmı mezhep faşisti, bir kısmı ırk faşisti. atatürkçülük maskesini takmalarının tek nedeni de dini yaşayan kitleye daha rahat saldırabiliyor olmaları. başka hiçbir şey değil. bunun canlı kanlı kanıtısın ama anlayan nerede...
sürekli recep tayyip erdoğan'ın diktatör olduğunu iddia ederken oturduğu koltuktan kalkmamak için muharrem ince gibi birine bile atılmayacak iftiralar atan bir siyasi liderin partisinden söz ediyoruz artık zaten. gelişi bile "kemal kılıçdaroğlu deniz baykal'ın kiralık kasedini kasada tuttu" gibi iddialarla gelişen ve koltuğa paraşüt ile indirilen bir siyasi parti lideri olarak kemal kılıçdaroğlu'nun muhalefet olduğu yıllara baktığımızda aslında çok benziyorsunuz canan. hem de çok. ama anlayacak bir kitle yok.
o yüzden sen en iyisi 23 nisanı kutlama, hayali bir tarih olan 1915'e üzülmeye devam et bu gece. zaten yapmadığın şey değil. alışkınsındır.
