Anam babama âşık olmuş,
Babam da anama.
Gezelim bu Çarşamba, demiş babam.
Sur-dişli anam, öyle şık bir fistanı yok;
Ablasının nişanlığını istemiş ödünç.
Teyzem daha toplu, oturmamış üstüne entari.
Teyelle, iğneyle ayarlamışlar üstüne anamın.
Babam, kavilleri üzere, gelip Topkapı dışındaki evlerine,
Anamı alıp, kaçbir tıramvayla aktarma,
Bebeğe götürmüş o Afroditi
Bebek sırtlarına çıkmışlar.
Babam oturtmuş anamı çayıra,
Denizi göstermiş.
iyi şeylerden söz etmişler,
Derken öpecek olmuş anamı:
Anam çoktan razı.
Babam el atınca orasına, burasına,
Fistandaki iğneler batmaz mı eline.
Ay! Demiş bağırmış babam.
O gün, o çayırda, o an;
Düştüğüm için ben anamın imgelemine,
Yaşamda da, şiirde de
Böyle iğneli konuşmaklığım.
Güzele
Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
Kandilli ilkokulu kadar kalabalık
Zilleri çaldığında düşlerinin
Sınıfların kapıları ardına kadar açık
Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
Haklı sınıfları
Belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
Kitaplar varya onlardan
Öğrenmiş Marxı, gümüş balıkları
Ve belki de onun için o kadar,
O kadar aydınlık ortalık
Sen ki çicekleri toplamayan güzelim
Çicekleri sulayan çocuk
Ve ben ki buruk ve kavruk
Bir ihtiyar adamım artık
Öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
Ve anladım, anladım ki bir daha
DÜŞÜNDE BiLE GÖREMEZ iŞLER
DÜŞLERiN GÖRDÜĞÜ iŞLER.
"bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz,
lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz" şeklindeki en beğendim mısralara sahip olan üstad.
"Hani iftar vaktine yakın susar ya insan, yokluğun o denli yakıyor içimi. Söyle ne zaman okunur burda ezan? Bir yudum su gibi özledim seni." dizelerinin sahibi üstad.
yormak istemiyorum artık kimseyi, yorgunum zira..
kelimeleri yan yana getiresim yok kendimi anlatmak için.
yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için..
hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
yetmiyor bildiklerim...
Bir limon kalmış güneşten
Bi de daluçlarında buhur
Bulutlar ki kar
Bulutlar yağıyor
Dizdüşümlerime...
Bir tahtaboştasın loş
Sarmanlar gelip gidiyor
Silüsler beyazdan da yılan
Sen bu tipiden çıkmıyacan...
Bir limon kalsada güneşten
Bide ölümcül umut
Sen bu umuttan iflah
Olamaya
Can. .
- efendim nedir bizim memleketteki bu sağcılık solculuk davaları?
- bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer sol taraftaysa solcu.
- peki sizinki ne tarafta ?
- ileride daima ileride...
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını Kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin
......
her ne kadar sevdiğin kadar sevilirsin desede can yücel her zaman öyle olmuyor, bazen sevilmiyorsun, sevilsen bile sadakat denilen birşey olmuyor.
Manzara
Bir yanı mor çubuk makarna
Öbür yanı kirli sarı
Demek turuncu bir picama
Bir soytarı bu
Maskara akıntısı
Taklatıyor Marmaraya
Eski kılıç yunuslarla
Lodosun dönmesinden ki
Turnerı yeniden görmektir
Ve boğas ki bir sirk, hipotamlar
Filler bütün, develer aslanlar
Döne döne gökyüzünde ebrular olmuşlar
Koş koş nefes nefese hepsi
Aman kaçırmayalım pistteki sıramızı!
Yine de en büyük o trapezci
Assolist güneş
Atlıyor arştan arşa
Hemingwayvari biraz ihtiyarlamışsa da . . .
Derken efendim birden parladı
Tamamen eflatun bir kırlangıç
Başımın üstüne kurulu o hünkar çadırından.
can babaya soruyorlar şiirlerinde neden küfrediyorsun?
baba diyor:
bana şiirlerinde küfretme diyorlar usulsüz, lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz.
söyleyecek söz yok üstat noktayı koymuş. sözün bittiği yerdir artık.
Dün canım olan yarın düşmanım olmaz benim
Yaşananların hatırı hep saklı kalır. Hatırları sorulur selamları hep alınır
Sildiklerim vardır bir de !
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır
Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır
Vicdanla birlikte.. şeref ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim
Zaman gelir şerefsizleri de severim
Her yerde gözüm kulağım vardır benim
Eksik söylemek yalan söylemek değildir ! mantığındaki
Beni değil kendini kandırır yalnızca
Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil, karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır
inkar olmaz benim hayatımda
Yaşananı yaşanmamış saymam
Sayanlarıda saymam
Kelimelere sığmaz, sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni
Yaşamayan anlamaz
Ağırdır sevmelerim. Her yürek taşıyamaz
Büyüktür umutlarım Her omuz kaldıramaz.
Farkında Olmalı insan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
işte!' Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini
Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli insan
Ve Ölmeden E vvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-i Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
Fark Etmeli.
Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELi.
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.
Olsun istersin.
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.
Aşktır; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin.
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş(?) ne de çözüm için bi şeyler yapma gayretinde.
iştir; sabahlarsın, "olsun" diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin.
Dosttur; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi "Ona" ayırmaya çalışırsın.
Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın. Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!
Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın.