babasının kim olduğunu bilememenin verdiği ezikliği dışa vuran kimselerin tahrip ettiği mezardır. ölüye bile saygısı olmayan şeref yoksunlarının yaptıklarına alenen hak verenler de olmuş. onların ezikliğinin nedenlerinden bahsetmeyeceğim.
en güzel küfreden şairimiz. eğer bir şekilde farkında ise küfür bile etmez bu yavşaklara.
Requiem
Boynum kıldan ince ölüme
-Değil mi ki şol illetten iğne ipliğe dönmüş bedenim-
Ve ölüm ki, benim bu ölümlü dünyaya gelmemle
Beraber dünyaya gelen maşallahı var oğlum
yıkılması, kırılıp dökülmesi şaşırtıcı olmayan olay.
daha önceden de bunlara aşinayız zaten. ruhi suya da yapmışlardı.
onun da aydınlığını, çağdaş insanların içlerinde yaktığı o sönmeyen ateşi söndürmeye çalıştılar.
onlar bunu yaparak yüceldiğini zannederken, sürekli kaybettiklerini anlayamıyorlar.
olması gereken oldu, mezar parçalandı. çünkü can yücel ve diğer nice gerçek sanatçılarımızın aydınlık fikirlerine katlanamazlar.
bu ülke bu yöneticilerle, bu yobaz, hayata at gözlükleriyle bakan, dar düşünceli insanlarla yönetilmeye devam ederse, can yüceli mezardan çıkarıp, onu da yakarlar bunlar.
bu tür güneş gibi insanların ölülerine bile tahammülleri yok çünkü onların.
bırakın, kendi pisliklerinde boğulsunlar,
onlardan bekleneni ne de güzel yaptılar,
tebrik etmek lazım.**
mezarında bır cenin amblemi ceninden uzanan bır kordon vardır. kordonun uzandığı yere ise can yücelin en çok sevdiği şey şarap dökülmüştür. ana rahmini temsil eder.
22.08.2011'de haberturk gazetesinde murat bardakçı adlı şahıs can baba nın mezarına yapılan saldırı için leş bir yazı kaleme almıştır, can yücel hayatta olsaydı, kimlere giydirirdi çok iyi biliyoruz ama bu kerkenezlerin bu durumdan bile kendilerine pay çıkarmaları çok gülünç oluyor be kardeşim, bunlar can baba'nın adının geçtiği yerde iki kelime dahi söz alamayacak adamlar.