bu deyimi sahiden yaşadım. doğuda kara kış var. bir saatte servis aracımızın kıçı sağa sola kaya kaya köydeki okuluma geldim. saat sabahın sekizi, öğrenci yok çünkü herkes çatıdaki karları temizliyor. lojmana girdim fare boku kokusu burnumu deldi geçti. bir de köylüler "burada kal" diyorlardı, kalınır mı la. neyse çay koydum, sigara üstüne sigara içtim. kitapları karıştırdım, fare kovaladım saat anca 12 oldu. işte o an karar verdim sinek avlamaya. ve iki saatte yirmi sekiz sinek yakalayıp bardağa attım. saat üç olunca kaptanın sesi duyuldu, işkence sona erdi.
hayattan keyif almayı bildikçe başınıza gelmeyecek olan durumdur. burdaki kastedilen can sıkıntısı bir olay karşısında canınızın sıkılması değildir. sadece insanın yapacak bir şeyi olmamasından kaynaklanan can sıkıntısıdır. insanın her zaman yapacak bir şeyleri vardır. örneğin boş zamanlarınızda keyif alacağınız şeyler yaparsanız ve hayatınızda boşluklara yer vermesseniz bu durmla asla karşılaşmayacaksınızdır. canınızı sıkan tek şey sizin elinizde olmadan gerçekleşen kötü olaylar olacaktır.
evin içinde amaçsızca dolaşmak. ne aradığını, lazım olanın ne olduğunu bilmeden sıfır amaçla buz dolabını açmak. içi ne kadar dolu olursa olsun boş olduğunu iddia edercesine bunu sorun yapmak. sonra "az önce gördüğüm yalan mıydı acaba" dercesine o dolabı tekrar açmak. kapatıp 5 dakika sonra tekrar açmak... aynaya bakmak, yüzünde daha önce fark etmediğin siyah noktayla falan uğraşmak. kitap okuyayım demek bazen, sonra iki cümle okuyup tekrar bırakmak. "çok da dağınık bir adam olmuşum ben" hissiyle odayı toplamaya kalkışmak. maksimum 3 dakika süren bir uğraşın ardından, ondan da sıkılmak. bir arkadaşa mesaj atmak, "nerdesin lan takılalım canım sıkılıyor" tarzında mesela. yahut, bilgisayarı açıp, yapacak bir şey bulamayınca kapatmak. ohoo... uzar gider lan. can sıkıntısı çok beter bir şey. tehlikeli de az biraz. dikkat etmek lazım. adama olmadık kararlar aldırır. hatta bazen en radikal kararlar can sıkıntısı sırasında alınır.
ya aslına bakarsan en saçması bi sözlükte karşılığı olmayacak şekilde yazı yazmak.facebook gibi gereksiz şeylere takılmak da ikincisi olabilir.
ilginç.
neyse bir saçmalığı daha yaparak savuşturdum zamanı.
adios amigos.
2-4 devriyesini yayan atıp, nöbetçi kulubesine en yakın agacın arkasında pusuya yatıp nöbetçiler uyurda belki yakalar tutanak tutarım diye beklemek ve sonunda o nöbetçiler tarafından aniden parola işaret sorulunca korkudan altına zıçmak.