insanın canının çok sıkıldığı zamanlarda vakit geçirmek adına yaptığı her şey bu guruba girebilir.
seyahat ederken yoldaki direkleri saymak bile bu tarz bir hareket olabilir.
2-4 devriyesini yayan atıp, nöbetçi kulubesine en yakın agacın arkasında pusuya yatıp nöbetçiler uyurda belki yakalar tutanak tutarım diye beklemek ve sonunda o nöbetçiler tarafından aniden parola işaret sorulunca korkudan altına zıçmak.
ya aslına bakarsan en saçması bi sözlükte karşılığı olmayacak şekilde yazı yazmak.facebook gibi gereksiz şeylere takılmak da ikincisi olabilir.
ilginç.
neyse bir saçmalığı daha yaparak savuşturdum zamanı.
adios amigos.
evin içinde amaçsızca dolaşmak. ne aradığını, lazım olanın ne olduğunu bilmeden sıfır amaçla buz dolabını açmak. içi ne kadar dolu olursa olsun boş olduğunu iddia edercesine bunu sorun yapmak. sonra "az önce gördüğüm yalan mıydı acaba" dercesine o dolabı tekrar açmak. kapatıp 5 dakika sonra tekrar açmak... aynaya bakmak, yüzünde daha önce fark etmediğin siyah noktayla falan uğraşmak. kitap okuyayım demek bazen, sonra iki cümle okuyup tekrar bırakmak. "çok da dağınık bir adam olmuşum ben" hissiyle odayı toplamaya kalkışmak. maksimum 3 dakika süren bir uğraşın ardından, ondan da sıkılmak. bir arkadaşa mesaj atmak, "nerdesin lan takılalım canım sıkılıyor" tarzında mesela. yahut, bilgisayarı açıp, yapacak bir şey bulamayınca kapatmak. ohoo... uzar gider lan. can sıkıntısı çok beter bir şey. tehlikeli de az biraz. dikkat etmek lazım. adama olmadık kararlar aldırır. hatta bazen en radikal kararlar can sıkıntısı sırasında alınır.