bugün

kaba tabir; efendi adamdır, bilinçlidir, muhalif değildir ( çok uç durumlar haricinde), insandır ama güzel insandır.
genellikle yazdığı kitaplarda biyografi türünde örnek sergileyen, şiirlerinde ve köşe yazılarında ise direk kalbe hitap eden Atatürkçü mü liberal mi hangi görüşe mensup olduğunu bir türlü kavrayamadığım, kanımca, gayet ulvi bir şahsiyet...
Sarı Zeybek belgeselini yaptı ya gerisi boş. Bir belgesel bu kadar güzel ve anlamlı olurdu.O yüzden Can Dündar'ı saygıyla selamlıyorum.
--spoiler--
milliyet'in 3. sayfasında bir haber :

"12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı. "

sayfayı çevirin:

edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...ve günlerdir mardin'den sivas'a kadar türkiye'nin dört bir yanından 12 -13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...

madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. peki diğer yüzünde?...

alttan alta inanılmaz bir " ergen ihtilali "yaşadığımızın farkında mısınız? son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı,cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?

levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.

dinlediklerime inanamadım:

" 14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor " muş.

geçenlerde bir kız elinde angelina jolie ' nin fotoğrafıyla gelmiş ve " bunun ki gibi dudak istiyorum " demiş.

18' lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış.

" en büyük istekleri " neymiş biliyor musunuz?

zara'nın ya da diesel' in 34 bedenine sığmak...bunun için yarışıyorlarmış: " çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım.

bunun için resmen aç geziyorlar. gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. o yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var.

yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar. "

uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir " patlama" olduğunu söylüyor:

"ben de anneyim, 18'lik ' lipolu ' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum.

biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip; ' dudağımızı şişir' diyenleri ' bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri yolluyorum. "

genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:

"genç nüfusta müthiş bir uyanma var " diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor :

batı'da ergenlik yaşı 16 - 17' den 11 - 12' ye geriledi.

amerika'da10 yaşa kadar düştü. genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık...

bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri " psiko -

seksüel uyarımın artması "...yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor.

özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. anneleri mi? onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında...

küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta...

kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz:

iyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki?

kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "

göğsünü değil, kütüphaneni büyüt " öğüdü verebiliriz ki?

yasak çare değil... beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

bu toplum nereye gidiyor sizce..
--spoiler--

kız çocuklarına acıyan insandır.
19 kasım 2011 yazısı kim tarafından okunursa okunsun hak bulacak bir yazı yazmıştır.
http://gundem.milliyet.co...4/default.htm?ref=twshare
bir çok belgesele imza atmıştır ama garip belgeseliyle neşet ertaş ı ölümsüzleştirerek insanlığa çok büyük bir katkıda bulunmuştur.
--spoiler--
aşk sevmesini bilen için vardır ve karşılıksızdır.
Ne kadar seversen o kadar severim gibi düşünmek aşk değil, tüccarlıktır!

--spoiler--

c.dündar.
çok güzel bir reha muhtar yazısı :

araziye yattığın gün sıra sana daha gelmemiş miydi can kardeş ?
http://haber.gazetevatan.com/haber/408347/1/gundem
Sesi, yazı dili, şiiri, düz yazısı insanı alıp başka diyarlara götüren, iç acıtan bir dili ustalıkla kullanan ve bu dile nağmeler katarak yazıyı iyi bestelenmiş bir şarkıya dönüştüren yazardır. Yazmanın öncülü olan düşünme kısmını, güçlü bilgi birikimi ve altyapısı sayesinde ustalıkla yerine getiren, ikizler burcu olmanın iç savaşını ve insanı hüzünlendiren mücadelesini şiirsel dilinde çok iyi anlatan, kendini ve ötekini ustalıkla analiz edip aktaran bir düşünce adamıdır. Belgeselleri de yazıları kadar ses getiren, hazirana tutkun, aşka aşık, her baharla hayat bulan, aşkı hakkıyla anlatan ve siyaseti de hayata dair anektotları kadar güçlü bir şekilde kaleme alan hayranı olduğum kitapların, yazıların, şiirlerin kahramanıdır, Can Dündar. Ankara'lıdır, pek çok yazar gibi ve Ankara'nın yalnızlığının, griliği arkasında renklenmeye çalışan hayatları yaşayan insanlarının da sesi olmuştur.

Değişmeyen gözlükleri ve saçları, dünden kalsa da bugün aynı tadı veren yorumları, bir kez okunduktan sonra hayata ilmek ilmek işleyen ve unutulmayan şiirleri ile Can Dündar, Haziran doğumludur. Barışı görmeden büyümüş, barışa hasret yazılarında anlatmıştır savaşın kararmış yüzünü. Kendi ilk gençlik anılarında, hafızasında yer etmiş silüetlerinde herkes kendisinden birşey bulmuştur. Samimi, sıcak, dürüst ve hiç kesilmemesi gereken bir sestir Onunkisi, gazeteleri süsler, kitaplardan daha da bir zevkle okunur.
sitesi millieğitime bağlı okullarda yasaklı olan yazar.
http://gundem.milliyet.co...10/default.htm?ref=fblike
bugünkü yazısında leyla zananın evinin basılmasını merve kavakçınınkine benzeten çok güzel bir yazısı vardır.
en güzel net bir şekilde yazısın akp özetlemiştir. daha çok hayran kaldım...
internet sitesinde kendi adıyla internette dolaşan yazıları sahte yazılar başlığı altında ifşa eden yazar.
başarılı bir yazardır. sevdiğim yazarlar arasında, inşallah işinde en yüksek yerlerde görürüz kendisini
''günlerdir 2 demir lirayı elimde çevirip duruyorum.
2 türk lirası…

bazılarınız yere düşse eğilip almazsınız.
para üstü olsa aldırmazsınız.
harçlık diye, bahşiş diye, sadaka diye verilse surat asarsınız.
hepi topu 2 lira….

6 şubat gecesi şanlıurfa’ya çok yağmur yağdı.
ceylanpınar tarım işletmesi arazisi içinde bulunan çırpı deresi taştı; üzerindeki stabilize geçişi tahrip etti.
o geçişten bir kamyon geçmeye çalışıyordu o gece…
kamyonun kasasına 44 kişi binmişti. çoğu kadın ve çocuktu.
tarım i̇şletmeleri çiftliğine, koyun sağmaya gidiyorlardı.
kamyonun şoförü yolun çöktüğünü fark etmedi; araç çırpı deresi’ne uçtu.

kasadaki 44 kişi dereye döküldü; sürüklendiler.
kamyonun kasasına tutunmayı başaran 33 kişi kurtarıldı.
kurtarılanlar ceylanpınar devlet hastanesi’ne kaldırıldı.
sel sularına kapılan 2 işçi, elma ve hacer kaya öldü.
halil, ahmet, emine ve anuç ete kayboldu.
zehra ve hatun kaya kayboldu.
naile çorak, fatma merç, halfe ayberk kayboldu.
adları ilk kez haberlerde duyuldu.

gece, arama kurtarma çalışmaları başladı.
dalgıçlar sabaha kadar derede işçi aradılar.
derenin suriye tarafında da suriyeliler çalıştı.
sonuç alınamadı.

kazayla ilgili olarak ceylanpınar cumhuriyet başsavcılığı soruşturma başlattı. çiftlikte süt sağımı işini yaptıran müteahhit celal ulukaya gözaltına alındı.

bu gözaltının nedeni, kurtulan işçiler konuşunca anlaşıldı.
kazazedelerden halil ertuğrul 10 yıla yakın süre bu işi yapmıştı. çiftlikteki sağım işinden günde 2 lira kazanıyorlardı.
ertuğrul, “niye çalışıyorsun o zaman” sorusuna kısa bir yanıt verdi:

“mecburum. iş yok.”

günde 2 liradan ayda 60 lira…

44 işçiyi çırpı deresi’ne sürükleyen, 11′ini yağmur sularından bir selde boğan ekmek kavgasının bedeli bu…
i̇şsizlik illetine düşmüş fukaraları “hiç yoktan iyi” tesellisiyle kandıran müteahhitlerin ucuz işgücüne biçtikleri değer…
2 demir lira…

günlerdir elimde çevirip durduğum 2 metelik…
2 paralık hayatların can pahası..

harçlık isteyen çocuklara bu yazıyla birlikte veriniz.
hayat dersi niyetine.''
Din derslerinin kendisine battığı köşe yazarı.
anlama kabiliyetinde problemler olan gazeteci. hayır hayır, aslında ilk bakışta öyleymiş gibi geliyor ancak ortalamanın çok üstünde zekaya sahip bir insan. çalıştığı alandaki başarıları zekasını ve kabiliyetini açıkça ortaya koymaya yetiyor zaten, ancak hedefleri doğrultusunda zekasına toz kondurmaktan çekinmiyor. bakın bugün milliyet'te yer alan yazısından bir bölüm:

'başbakan, “muhafazakâr demokrat bir parti”nin lideri olarak “dindar bir gençlik yetiştirmek istediklerini” söylüyor.
ben muhafazakâr değilim.
oğlumun olmasını da istemem.
ne olacak şimdi?
kovacak mı bizi, sınıftan, okuldan, ülkeden?'...

can bey...
başbakan 'dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz' demiş. 'istiyoruz' demiş, 'zorla dindar olacaklar' dememiş, 'dindar olmayanlar defolsun gitsin' de dememiş. iyi gazetecisiniz, bravo. iyi bir gazeteci kelimeleri istediği yöne çekip hitap ettiği kitlede istediği tepkileri oluşturabilir ki bu sizde fazlasıyla var. işi 'velev ki' olayındaki gibi başarıya istediğiniz yere çekebilmişsiniz. bir sözü yanlış yorumlayıp ardına uzunca bir yazı düzmüşsünüz. ama bunlar nafile çabalar. eski oyunların eskisi gibi etki göstermesini beklemek eski kafalılıktır. size tavsiyem biraz zamana ayak uydurun.
'mustafa'belgeselinde gerçekleri tokat gibi çarpan mükemmel yazar.
savaşta ne yaptın baba? adlı eseriyle kalbimde taht kurmuş fakat ismet inönü yü çok seven binaenaleyh sempatizanlık yaptığına inandığım yinede edebi kişiliğini ve dikkat çektiği noktaları beğendiğim günümüz nadir yazarlarındandır.
--spoiler--

güzelim bir günü, kadınınızın gözüne girmek için tek taş alışverişinde ya da erkeğinizin diğer heyecanlarıyla yarışmak uğruna maç tribününde geçirmeyin.

kendinizden taviz vererek mutlu olmaya çalışmayın.

erkekseniz sevginizi hediyenizle tartmayacak, kadınsanız sizi maçla kıyaslamayacak sevdalılara koşun.

"nerdeee" mi diyorsunuz.

o halde sevgililer günü'nü unutun; kafa denginizle buluşana dek yalnızlıkla baş etmenin, kendi kendinize yetmenin yolunu bulun.

formülü unutmayın: tekil olmayı başarmış iki kişi=sağlam bir ilişki...

--spoiler--
ilk aşkı üzerine yazdığı yazısı bana sevdiğim bir cümleyi hatırlatmış kişi.

"aşk, bakmakla güzelleşir, konuşmakla zengileşir ama dokunmakla bozulur."
"19 yıl önce 35 kişiyi yakarak öldürenler tinerciler değil,kendilerine dindar diyenlerdi! ..."

diyerek sevgimi ve saygımı kazanmış kişi.

edit: ivana sert gibi "sevgimü ve saygıma kazanmış" demişim onu düzelttim dağılabilirsiniz.*
--spoiler--
Can Dündar, Sivas Madımak davasının görüleceği mahkeme önünden canlı yayına bağlandı..

Can Dündar, önceki günlerde Başbakan Erdoğan'ın "Onlar solcudur sabaha kadar içer erken kalkamazlar" sözüne aftıfta bulunarak "Görüyoruz ki herkes sabahın erken saatlerinden beri buradalar" dedi..
--spoiler--

http://haber.gazetevatan....erme/436529/1/SosyalMedya
--spoiler--
19 yıl önce sivas'ta 35 kişiyi yakarak öldürenler tinerciler değil, kendilerine dindar diyenlerdi.
--spoiler--

sözün sahibidir.