kemalist türkiye gençlik birliği'nin diyarbakır'daki okul projesi üzerine yıldız teknik üniversitesi'nde düzenlenen toplantının konuğuydu bugün. en az 500 kişiyi alabilecek salona güvenlik görevlileri, olay çıkabileceği endişesiyle olaylara karışmayan saf öğrenciler ve tgb dışında diğer hiç bir görüşten (islamcılar, solcu kürtler vs.) öğrenciyi salona almadı. sonuçta sadece 20-25 kişiye konuştu adam. organizatörlerin çok rezil, mahcup bi durumları vardı. üniversitenin öğrencileri kemalistlere çok değer veriyor, onlara çok ilgi gösteriyor gerçekten. ama hep bu güvenlik görevlileri işte.
saçma sapan bir adam. tartışmalarında zora girince bir insan 'sana ne' diyebilir mi? bu gerizekalı diyor. beyaz tv deki dinamit programında rasim ozan a(iyiliğini-kötülüğünü bir tarafa bırakalım) her tezi karşısında,üher lafı sonrasında akp'ye yaranma diyor. .iktir git diyorum böylelerine. rasim ozan mesela bu konuda filan falan kişi haksızdır diyor. cevap: akp ye yaranma. akp yi karalayarak nereye kadar gidebilirsin ki. buradan akp nin eleştirilmeyeceği sonucu çıkmasın sadece her lafında alakalı-alakasız akp karalaması yapıyor. ayrıca geçen günkü programda güneydoğulu bir vatandaştan ayar yedikten sonra, rasim ozan a dönüp 'bak sana dedi' demiştir. ulan! biraz mert ol be mert ol biraz mert!!!
geçenler genç bakış programında amerikada demokrasinin çok geri olduğunu söylemiş ve abd de zencilere ait bir partinin olmadığı nı savunmuş kişidir. fakat abd nin zenci bir başkana sahip olduğunu unutmuş gazeteci, yazar müsfettesi.
geçen akşam okan üniversitesinde genç bakışta izledim. koca anfide bir sürü boş borazandan oluşan orkestranın klasik saçma sapan konuşmalarından oluşan zırıltı dinledim. bilgi yoksunu, konuşmaktan aciz, kendilerini eğitimli sanan beyinleri kilitli öğrencilerle birlikte, meydanı boş bulup ağustos böcekleri gibi ötüyorlardı. yazık...
Akp.ye düşmanlığı, akp.nin cem uzan.ın çanına ot tıkamasından kaynaklandığını düşündüğüm şahıstır. Cem uzan baya kıyak bir maaş bağlamıştı zamanında kendisine, tabi karşılığını da aldı, genç parti amigosu oldu, ama cem uzan gidince o ballı maaştan mahrum kaldı, köşesine çekildi, ben olsam ben de kızardım, benim ekmek yediğim yeri bitirirsen.
konuşma özürlü köşelere yazarı.
karalayanı demek daha doğru olur kanımca.
ben bu kadar dünyaya at gözlükleriyle bakan birini görmedim.
iki kelimeyi bir araya getirememesinin yanında yediği ayarları sindiremeyince çemkirmeye başlar. hakaretlere başlar falan. böylede ezik biridir.
bu adamı kim yazar yaptıysa ben onun... arkadaş bu kadar mı gerçeklerden uzaksın,
işte bombaları:
1. akp oy kaybeder, chp ve mhp'de yükseliş görülür.
2. akp'nin 330'a ulaşmamama ihtimali çok büyüktür.
3. akp'nin 300'ün altında kalması hatta 276'da kalması büyük bir sürpriz olmaz. tek başına iktidar olamaması bile şaşırtıcı değil. anketlere çok fazla güvenemiyorum
evet ihtimali yok. gerçi ne olduğu belirsiz anketlerde evet oylarını yüzde 65lerde gösterenler bile var, ama ben kendi tahminimi söyleyeyim: evet çıkma ihtimali yok. seçmen sayısı ve rakamlar ortada. akpli olmayanlar içinde bu anayasa değişikliği ile demokrasinin kurtulacağına, 12 eylülün intikamının alınacağına inanacak kadar saf olan kaç kişi çıkar acaba? (9 ağustos 2010)
2007de ak partinin kazandığı seçim öncesi tahmini: *
"akp, 230'un da altında kalır. akp ve yandaşı çevreler günlerdir bir 'yüzde 40' tutturdular. içinde saygın isimlerin bulunduğu bazı araştırma kuruluşları da yaptıkları anketlerle bu oranı onayladıkları için kamuoyunda ciddi bir beklenti oluştu. ... bir yandan anketlere dayanarak 'yüzde 40' oranı pompalanıyor, diğer taraftan toplama insanlarla hemen her yerde büyük kalabalıklar oluşturuluyor, öte yandan kentler sadece akp bayraklarıyla donatılıyor. sanki herkes akp'li... bir not daha vereyim: göreceksiniz akp 230'un da altında kalarak iktidardan iyice uzaklaşacaktır.
ramazan sabitlensin demiş "gazeteci". habertürkte ismail nacar ile konuşurken iki lafının birisi bilim-bilimsel idi. şimdi günümüzdeki bilimsel... e ama bilim...
--spoiler--
ramazan-ı şerif ile yazdığı yazı ile cehaletini ayan etmiş kişi. dişimiz ağrıdığında göz doktoruna gitmediğimiz gibi, dini meselelerde de bir gazetenin ehil olmayan köşe yazarına uymayız. kendisi nasıl böyle acayip ve rezil düşüncelere daldı hakikaten çok gülüyorum ki hatta sövüyorum da. öncelikle bağnazlar ilgi alanımda değil diye baştan da belirtmiş kendisi, zaten bu ülkede dinini yaşayan/bilen/uygulayan herkes bağnaz oluyor. bağnazlardan ziyade akıl ve mantık süzgecini kullananlar ile muhatap oluyorlarmış. öncelikle şunu da katiyyet ile bilmesi gerekir ki, biz aklımızın, fikrimizin ve mantığımızın dininde değiliz; hz. muhammed mustafa'nın dinindeyiz. hani bir iki roman okumakla çok anladıklarını sandıkları hz. mevlana var ya o nasıl buyurmuş mesnevi-i şerifinde; "aklı mustafa'nın önünde kurban et hasbiyallah de, yani allah bana yeter" zaten bu beyit anlaşılsa sorun kalmaz ya, anlamaya da adam olmak lazım. yani hz. mefhar-i alem mustafa efendimiz ne şekilde yaşadıyda, bildirdiyse bizim için o emirdir, "yav o eskidendi, şimdi geçerli değil" saçmalıkları islamda yoktur, çünkü kur'an kıyamete kadar hükmü sürecek olan ilahi kelimetullahtır. yok araplarda gece gündüz farkı çok olmuyormuş da oralardakiler anlamıyormuş bu farkı. ulan bu kitab ı kerimi allah-ı zül'celal indirmedi mi tüm aleme? halık-ı alem olan o allah bilmiyor gece gündüz farkının heryerde aynı olmadığını da ayet-i ona göre indirmiyor, sen biliyorsun bu hususu, aferin. işte alim olan o allah google müslümanlığı yapıp bakara suresinde olduğunu bulduğu o ayet-i celile de o şekilde belirtmiş ise olay bitmiştir. üstüne söz söylemeye kimsenin hakkı yoktur. he yok o ayetler indi de şimdiye kadar ne kadar doğru kaldı diyorsan zaten kuran'ın hükmünü ben koruyacağım ayetini inkar etmiş bulunursun ki bu da imanın şartlarından kitaba imanı inkar olup kişinin ehl-i iman olmadığı anlamına gelir. islam dininde reform diye bir şey yoktur, çünkü reform yapmak için form verilen bir şeyi tekrardan düzenlemen gerekir ki yine bu allah tarafından belirlenmiş kaidelerin tekrar düzenlemesi anlamına gelir ve biz kim oluyoruz da o'nun koyduğu kaidelerin eksik, yanlış, yetersiz olduğunu düşünebiliyoruz. eskiden saat yoktu da belli olmuyordu falan geç bunları, 2000 lerde yaşadık diye bilimde zirve olduğumuzu zannediyoruz, halen kaç yüzyıl önce inşa edilmiş olan bi süleymaniye camii'nin, selimiye camii'nin hatta binlerce yıl önceki piramitlerin statik hesabını yapamıyoruz, ve de kendimizi ileri addediyoruz dinde bazı şeylerin eksik olduğunu düşünüyoruz. bunlar saçmalıktan, "can" sıkıntısından başka bir şey değil, yazar yazacak yazı bulamamış ramazan ayındayız nasıl olsa, birileri tartışır gündem olur diye yazmış. şimdi hatırladım bir de ramazanı kutlama diye bir sözü var, biz ramazanı kutlamayız, yaşarız. nereden oruç tutmadığını, namaz kılmadığını biliyorsunuz diyenlere de; namaz yatıp kalkmak oruç tutmak da aç kalmak değildir. paint ball oynayanlara nasıl asker demiyorsak, bu da aynı husus hiç bir farkı yok.
--spoiler--
8.7.2011 tarihli yazısında uludağ sözlükten alıntı yaptığı halde twitter üzerinden alıntı yaptığını söyleyen ve sosyal medya konusunda herkesin söylediği şeyleri tekrarlayan gazeteci. ayrıca maksat hasıl olmuş sanırım ki o da yaptığının yanlış olduğunu bilerek bir nevi günah çıkartmış.
o tarihte tam olarak neler söylediğini hatırlayamıyorum ama hepimiz heyecanlıydık futbol adına bir şeyler değişecek sanıyorduk. ama bunu biz sanabilirdik. bizim milyonlara hitap eden bir köşemiz olmadığından kendi içimizde "düşürmezler" diyebilirdik. can ataklı da bunu diyebilirdi. ama peşinden de "hatası varsa düşsün" diyerek. oysa o sadece fenerbahçe'nin çok büyük bir camia olduğundan ve yayıncı kuruluşun ondan vazgeçemeyeceğinden bahsederek bu olayı anlatıyordu.
o zaman soruyorum... yine mi onlar kazanacak. yani bunu da yaptıktan sonra bile halen insanları aptal yerine koymaya devam ederek bir yandan da paraları cukka edecek ve "güvendiğimiz" gazeteciler buna göz yummaya devam edecek?