Bana delik deşik bir yürekle
Pası küfü, çürümeyi söyle.
Yangın yerlerinin katran gözyaşlarını,
Bana göçüğün kırık kemiklerini,
Sancısını suyun, rüzgârın yırtık yerini
Ve bunlardan payına düşeni söyle.
Ne kadarı kaldı babandan,
Sen ne ekledin üstüne,
Acının sana getirdiği ürem ne?
Şair bana mutluluktan söz etme,
Beyaz baston kullanan bir dille
...Gözlerin düşer aklıma, an gelir şavkın vurur yüzüme
o zaman vakit ölüm olur dudağımda, kaçsam yakama yapışır gözlerin,
yılları ve yolları ödünç aldım yastığımdaki çukura dolan korkulu geceden,
düş düşkünü çocukluğu çalmış namlı sevdalılar
üstüne üstlük sensizim, yani gölgesiz dolaşıyorum
artık intiharlar da öldürmez beni, yüreğimde konaklayan hüzünler senden gelir...
Al...
dün gece seninle yoğurdum bu şiiri ekmek buğusu mübarekliğinde sıcacık
nasıl olsa sana çıkmayan yol yok, kaybolabilirim kuytularda
dalıp dalıp giderim başka diyarlara, bir gün dönmeyiveririm
ama sen yine de biriktir gözyaşlarını
belki bir gün tutuşturur seni bensizlik, belki bir gün sende beni ağlarsın...
hoyratım benim, şafaklar düşmüş alnına kırlangıçlar uçmuş koynuna,
bak hala aynı şarkıda irkiliyoruz...
Bu aşkın adresi dursun sende, kelepçeli kuşlar yuva kurmadan gözlerimize
belki geri döneriz ve geri veririz birbirimize
yitirilmiş ne varsa...
...Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.
Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak...
kahraman tazeoğlu/madem ki aşk cemresidir gönlün.
----------------------------------------------
...içime uzanan koridorların ortasından,
hep gülerdin beni görünce.
bense sana hep geç kalırdım,
sona kalırdım,
sonra kanardım...
yağmurlarla inseydin içime,
içim senden yanaydı.
yüzümdeki işgaller senden karaydı.
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi,
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi.
ve ben,
sende hiçbir şeydim,
sen bende her şeyken...
canım;
yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım,
kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni,
ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine.
geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin,
ve sevgisizlik alır bir gün seni benden,
işte bu yüzden,
sen hep sevil,
hep sevil,
sevil...
kahraman tazeoğlu/her aşk katilidir bir öncekinin.
geriye sayım başladı
ayrılık anı çok yakın
bırak tutuşsun bedenin
tadına varalım her dakikanın
tüm yasakları delelim
yudum yudum içelim aşkı bu gece...
gölköy adında bir yer varmış gelibolu'da
televizyonda gösterdiler geçen gün.
gelenek edinmiş köy halkı,
"ben kendimi bildim bileli bu böyledir"
diyor muhtar:
29 ekim'de toptan sünnet ederlermiş çocuklarını...
derken ekranda entarili bir çocuk belirdi
kirvesi tutmuş kolundan
yatırdılar bir kamp yatağına,
ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi
elinde bıçağıyla,
çocuk kaldırdı başını, bağırdı:
"yaşasın cumhuriyet" diye
bunun üzerine de ekran karardı
korkarım bu, sade gölköylülerin değil, umumuzun
sade küçüklerimizin değil, büyüklerimizin de
düştüğü bir tarihsel yanılgı
çünkü sünnet değil, farzdır cumhuriyet
ya zamanından erken gelirim
tıpkı dünyaya geldiğim gibi
ya zamanından çok geç
seni bu yaşta sevdiğim gibi
mutluluğa hep geç kalırım
hep erken gelirim mutsuzluğa
ya her şey bitmiştir çoktan
ya da hiçbir şey başlamamıştır
öyle bir zamanda geldim ki
ölüme erken sevgiye geç
yine geciktim bağışla sevgili
sevgiye 10 kala ölüme 5
seni unutmam için daha kaç gece lazım karanlığa uyanan?
ve kaç gece lazım uykuya hasret?
kaç gün lazım kanayan ruhumu durduran?
kaç satır lazım seni yazarak içimden atacak?
kaç cümle lazım yüklemsiz, öznesiz?
kaç gözyaşı lazım, kaç sitem?
kaç beden lazım senin kokunda?
kaç göz lazım kum gibi, ateş gibi?
kaç asker lazım sana yenilmeyecek
ve kaç ben lazım beni unutturabilecek?
kaç söz lazım "unuttum" diyen?
kaç rüya lazım bana seni gösteren?
kaç şişe lazım içinde boğulabileceğim?
kaç kat lazım atladığımda kesin öleceğim?
kaç melek lazım ruhumu taşıyacak?
kaç rüzgar lazım, kaç yağmur?
kaç sen lazım içimdeki senden daha çok?
ve kaç ben lazım sendeki beni alabilmem için?..
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan, kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki, kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!...
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince,
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince,
Gönlümdeki azgın devi rüzgârlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah'ın,
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla, gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki, yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler.
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma "Kaabil",
imkânı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni, bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur,
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik!
atsız
gözüme altın bir damla gibi akan yıldızın ışığı,
ilk önce boşlukta deldiği zaman karanlığı,
toprakta göğe bakan bir tek göz bile yoktu...
yıldızlar ihtiyardılar,toprak çocuktu.
yıldızlar bizden uzaktır ama ne kadar uzak,
ne kadar uzak...
yıldızların arasında toprağımız ufaktır ama ne kadar ufak,
ne kadar ufak...
ve Asya ki toprakta beşte birdir.
ve Asya'da bir memlekettir Hindistan,
Kalküta Hindistan'da bir şehirdir,
Benerci Kalküta'da bir insan...
ve ben haber veriyorum ki,size:
Hindistan'ın Kalküta şehrinde bir insanın yolu üstünde durdular.
yürüyen bir insanı zincire vurdular...
ve ben tenezzül edip başımı ışıklı boşluklara kaldırmıyorum.
yıldızlar uzakmış,toprak ufakmış umrumda değil aldırmıyorum...
bilmiş olun ki,benim için
daha hayret verici
daha kudretli
daha esrarlı ve kocamandır:
yolu üstünde durulan
zincire vurulan
iNSAN...