gece gece insanı metamorfozlara sürükleyen bir farkedilmeyen farkındalık cümlesidir.
uğur kurt öldürüldü
somadakiler öldürüldü
berkin gitti
insanlık da gitti..
gittikçe bir parçamızı kaybediyoruz
kanıyoruz, oluk oluk hem de..
odamda oturmuş bilgisayar başında rahat rahat elimde galaksimle vakit geçirmek,
daha da spesifik,
bu olayları izlemek canımı sıkıyor.. sanki çok şanslı olmanın vermiş olduğu yükün altında ezilmek gibi.. işte ne bileyim saçmalıyorum.
küçük prensi okuyup martıyı okuyup yüzyıllık yalnızlığı okuyup birşeyler biriktirmeye çalışyorum kendim adıma,
insanlık namına, özgür kılabilmek için içimdeki kuşu
lakin nereye kadar? şimdi oturup devam edebilecek miyim kardeş payına baktıktan sonraki okuduğum haberlere ne denli üzülebileceğim?
üniversitede akademik eğitimimi aldıktan sonra devletin vereceği düzenli paraya, sik'orataya, yemek fişlerine mi çalışacağım?
olmaz yürümez bu iş..
yakmak lazım ateşi
durulmaz böyle.. içim rahat etmiyor
harekete geçmek lazım..
yediden yetmişe
hatırlıyorum da köyümüzde askerler öldürülmüştü tee 8 sene önce nasıl ağlamıştım..
şimdi nasıl bir alışılmış kanıksanmış durumdur bu çocuk katline bile ağlayamamak? kumandanın portatif tuşuna basıp da öteki haberlere geçmek- canımız sıkılmaasın ay kaldıramıyoruz çünkü böyle haberleri ya anca değiştirelim kanalı- nasıl bir rahatlıktır?
hocamın dediği ne doğruymuş
milleti devrime sevk edecek tek şey-ki bu bir ütopyadır- ekonomik bunalım, darlıktır diye!
şimdi bir milyarlık maaşlarımızı alıyoruz
esnaf amcamız da gayet yolunda
ne diye devrim yapalım öyle ya
lütfen...
harekete geçmek için biraz kendimizi zorlayalım
hadi be kardeşlerim!