baş örtüsü mes'elesi... ya da sorun çıkaran haliyle ele almak gerekirse; türban.
bugün camilere dikkatle baktığımızda "kadınlar için" bütün imkânların sağlandığını söylememiz pek de mümkün değil sanırım. küçük camilerde kadınlar için özel bir yer olmamakla beraber çok büyük camilerde dahi "ayrılmış" ve "kısıtlı" bir alana hapsolur müslüman kadınları...
sebebi mi? müslüman erkeklerin abazanlıktan "namaza odaklanamaması" durumu. haşa ki bu duruma itirazım yok. biliriz ki kadın ve erkek ikilisi temsili olarak ateş ve barut gibidir. ve rabbim kullarını ne kadar iyi tanıdığını göstermiştir "kadın, erkeğin ardında namaza durabilir" diyerek. ama bu noktada "kadınlara ayrılan" yerlere baktığımızda allah'ın evinde, çinilerin, hatların çok da görülmediği ve hatta penceresi dahi olmayan yerlerdir.
işin daha garibi de odur ki "inançlarını yaşaması" anlamında dahi, böyle bir konuda bile kadınlarını dışlayan bu kitle, topluluk hiç utanmadan "üniversitede başörtüsü ve başörtülü serbestliği" için eylemler yapıp, yoğun bir çaba sarfeder. ulan önce türbanlı hatunlara caminin yolunu açalım ki inançları doğrultusunda ibâdetlerini yerine getirebilsinler...
son ramazan ayı'nda, bir teravih var aklımda. fatih camii'ni zapteden erkekler yüzünden cami avlusunda namaza duran ablalar, kardeşler, teyzeler... höh arkadaş, yeminle höh. bir kere, kadının namaz kıldığını helâli değilse bir erkeğin görmesi zaten kabul edilir değil. peki bu kadınlar neden avluda namaz kılıyorlar? işte mes'ele burada...
kadınlarınızı, kızlarınızı önce camilerinize kabul edin; sonra üniversiteye girmelerine gelsin sıra "inançlarını yaşayarak" ama aksi hâlde "samimiyetsiz" bir yakarıştan ötesi değil yaptığınız. en azından buradan baktığımda...