senaryo üzerinden tartışılmaya götürülecek kadar pespaye bir iddia işte. gerçekte okul yaptıracağım diyen adamın yuhalandığı vaki değil, hele ki aynı meydanda biri çıkıp ne okulu yapacağız cami yapılacak diyecek de alkışlanacak. sallamasyon güya toplumsal tema işleyen dandik kemal sunal filmlerinden birisinden referans alan zihniyete gülüyorum geçiyorum.
türkiye cumhuriyetinde din ile ilgili bir simge görmek istemeyen yaşam formlarının ağızlarında doladıkları bir laftır. belirli aralıklarla ısıtılır ısıtılır piyasaya sürülür. bu görüşü savunanlardan bir tanesi de kardeşim ben türkiyede cami falan istemiyorum dine karşıyım diyerek mertlik yapamamıştır. onun yerine caminin sayısı x den fazla gibi saçma sapan önermelerle insanların zihinlerini karıştırmaya çalışmaktadırlar. bu insanlara her ne kadar camileri halk yaptırıyor devlet yaptırmıyor dense de bunlar anlamaz veya anlamak işlerine gelmez. bu insanlar her ne kadar camilerin boş olduklarını sansalar da * camilerin bayram kandil ramazan ayı gibi belirli zaman dilimlerinde dolu olduklarını bilmezler.
bu haliyle anlamsız ya da en azından eksik olan önerme.
başına türkiye'de ibaresi eklenirse bir anlam ihtiva edebilecektir. ve lakin başına çin'de ibaresi eklenirse yanlış ve hatta yalan bir önerme olacaktır.
batı toplumlarındaki cami sayısıyla okul sayısını karşılaştırmak bu konuda aydınlatıcı ve "ab kriterleri"ne uyacak bir yaklaşım olmayacaktır. zira:
1) avrupa nüfusu gerileyen bir nüfustur.
2) avrupanın özellikle papalığa bağlı katolik kilisesi olmayan ülkelerinde ateistlik yüzde 70 ten fazladır, gençlerde yüzde 90 lardadır.
3) avrupada hristiyan kalanlar da artık kiliseye pek uğramamaktadır.
4) fakat bunların yanında avrupada her okula bir öğretmen düşürecek para vardır.
şimdi bu gerçekler ortadayken avrupa ile bizi bu konuda kıyaslama çocukluğunu yapmayalım, sabah sabah seda sayan izleyen teyzelerin zeka katsayısına sahip değilsek tabii.
cami sayısını, kamu kuruluşları sayısıyla karşılaştırmak ne derece doğrudur?
camileri vakıflar yapar. çok az cami vardır, devlet eliyle yapılmış. insanların, niçin elindeki parayı okula değilde, camiye yatırdığını sorarsanız, cevap çokta uzakda değildir. bildiğin etki-tepki. yasaklar, insanları,özelliklede türk insanını inatlaşmaya sürükler.
bilinç altı işte.
camilerde imamlık yapılması için illa ki imam atanması gerekmediğini kavrayamayacak kişiler yetiştiren bu eğitim sistemine selam ediyorum. şu an camilerin kaçında kadrolu imam var kaçında derneğin parasını ödediği, kaçında ise o beldede oturup hayrına bu işi yapan kişi var bilmeden konuşun bakalım. cami yapıldığında öyle veya böyle iş görür, imamlık yapmak sadece namaz kıldırma söz konusu ise bunu ben de yaparım, ki benim gibi nice insan imamlığı cemaat imamsız kalmasın diye yapmaktadır. ancak aynı şey öğretmen için nereye kadar geçerli olabilir, bunun yorumunu bu mükemmel eğitim sisteminin eseri siz gençliğe bırakıyorum.
pek bir mahsuru olmayan durumdur. tabi gönül istiyor, cuma ve bayram namazlarındaki izdihamın vakit namazlarında da olmasını, ama olamıyor. yoksa %99 umuz müslümanız canım, kim lan bu % 1 çıksın ortaya.
imitasyon tayyip yüzde bir için okuyor;
kalemler süngü, çantalar miğfer
okullar kışlamız, öğrenciler asker.
yapilan bina sayisinin, icerisindeki insanlarin niteligine etki etmemesi gercegi karsisinda anlamsizlasan kiyastir. zira, ne okullari dolduranlarin buyuk bir kismi adamakilli ogrencidir, ne de camileri dolduranlar ideal muslumandir.
belki de imam hatip mezunlarının işsiz kalmaması içindir.
haa, ama gerçi onlar ülke yönetiyor...
o zaman camiler ne demeye orada duruyor? neyse, belki şöyle de açıklanabilir:
şimdi ülkede öğretmen açığı var mı? var. peki okul yaparsak öğretmen atayabilir miyiz? hayır, atayamayız.
peki imam fazlası var mı? var. cami yaparsak imam atayabilir miyiz? evet, atayabiliriz.
aslında senelerdir süregelen hatalarımız, yanlışlarımız sebebi bu durumun. çoook derin çok...
edit: bu entry imam hatip mezunlarının yetiştirildikleri dalda çalıştıkları/çalıştırılmaları gerekliliği göz önüne alınarak yazılmıştır. doktor, mühendis, avukat neyin olmaya çalışan mezunları da dahil ediyorum.
şu an türkiyemizde okullarda öğretmen sıkıntısı olduğu gibi camilerde de imam sıkıntısı vardır, hiç canınızı sıkmayın, laiklik elden gidiyor değil...
eğer okullar bu şekilde eğitim vermeye devam edip bu başlıktaki gudik yorumları yazan kişilerin zihniyetinde insanlar yetiştiriyorsa demek ki hayırseverlerin de bir bildiği var diyorum, parayı camilere harcamak daha garanti gibi, okumuş cahil yetiştirmekteyiz ne yazık ki...
camilere imam olmasi icin yetistirilenden basbakan cikmasi,
okullarda ilim bilim ogrenmesi icin gonderilenlerden memur , taksici, pazarci cikmasina yol acar.
cami yapımının ne demek olduğunu, bu sürecin nasıl işlediğini bilmeyenler tarafından ortaya atılmış tezdir. camiler cami yardım ve yaşatma dernekleri tarafından bağışlarla inşa ettirilirler. bağışlar makbuz karşılığı alınır ve camiler böyle yaptırılır. her türlü para dönen süreçte olduğu gibi bu süreçte de birilerinin cebini doldurabilmesi ihtimali vardır, ancak sırf bu sebepten dolayı her yaptırılan caminin vergiden düşmek gibi sebeplerle yapıldığını iddia etmek saçmalıktır, zira derneklerin tabi olduğu vergi kanunu tüzel kişilerin veya şirketlerin tabi olduğu kanundan da farklıdır, bir kişi dernek başkanı olarak kendi harcamalarından vergi indirimi yapamaz.
bazı yerlerde gereksiz cami yapılması söz konusu olsa da bunun ne kadar minimal olduğu her cuma namazında kendini belli etmektedir. aslında insanımızın beş vakit kılması, bunu da camide kılması durumu en doğrusuyken, bu olmadığı için cami sayısı fazla görünmektedir.
hayırseverlerin kendi başlarına cami yaptırması da çok yaygın değildir, yüz camiden kaç tanesi böyledir sorgulamak gerekir, çoğu cami mahallelinin ortak gayretleri ile yapılmaktadır, kimse de gidip başka mahalle için dernek kurup uğraşmaz.
bu arada aptal köşe yazarının birisi avrupada son yüz-iki yüzyıldır kilise yapılmadığından bahsetmişti. avrupada hristiyanlığın gerilemesini bıraktık, kiliseye gitme oranındaki düşüşten bile habersiz bu okumuş cahile kalkıp da bu konu üzerine cevap vermek sanırım boş bir gayret olacaktır. tabi bizim ülkede nüfus artışını da gözönüne almaması en azından matematik bilgisinin sıfır olduğunu göstermektedir.
eğitimsiz oluşumuzla alakası yoktur. eğitimli olsak böyle bir konuyu gündeme getirmeyiz çünkü. bu kadar sığ bir mantık ilkokul öğrencisinde bile olmaz çünkü. bakınız efendim camilerin okullardan çok olduğu doğrudur, lakin geri kalmışlığımızı buna bağlamak anlamsızdır. şimdi camileri yıktık diyelim, okulların sayısı değişmedi, ee, ne olacak, düzelecek mi herşey, ya da camilerin sayısı arttı, okulların sayısı yine değişmedi, eğitim anlamında nasıl bir değişim meydana gelecek, burada mesele okulların sayısının yetersizliği midir yoksa camilerin birilerine zor gelmesi mi, ayrıca camileri devlet değil halk yaptırıyor, camiye küfredeceğim diye maymun olmayın, herşey ortada, eğer okul sayısı yetersizse devlet neden okul yaptırmıyor dersin, karnı ağıran çocuk gibi kıvranmazsın, içkili mekanların sayısı da okullardan çok, onu söyleyen var mı yok, gören de cuma namazlarına gidip yer bulabiliyorsunuz zannedecek, cuma namazında boş bir cami gösterin de millet oraya gitsin, gecenin bi vakti cami boş olacak tabii, okullar da haftasonu boş, laf mı şimdi, karikatür gibisiniz vallahi.*
okullar gereğinden fazla doluyken çoğu caminin sinek avlaması ve kimi yerlerde okul dahi yokken aynı yerlere cemaatin dolduramayacağı kadar büyük camiler yapılması durumudur...
8 yıllık ibadet değil 8 yıllık eğitim zorunlu olduğundan daha bir saçma gelen durum. milli eğitim bakanlığı ve yök'ün devamsızlık yönetmeliklerini okumanızı tavsiye ediyorum. ayrıca evde de ibadet edilebilir, tut ki camiyi seviyorsun orda edeceğim diyorsun, kendine gel adam ol bir sürü boş cami var eve yakın olsun diye cami yaptırmak ayılık değildir de nedir?
