camilerin hem sosyal, hem psikolojik hem de siyasal faydası vardır.
siyasal açıdan, din genelinin getirdiği, ve konuşulan özelde de söz konusu olan itaat ve düzen faydası vardır. din, ilkel iktidar aygıtıdır. yöneten sınıfın icadıdır ve oldukça işlevseldir.
psikolojik açıdan, huzur verir camiler.
sosyal açıdan, bir topluluğun birarada hareket etnesi, dayanışma...
ama sıkıldım artık. valla sıkıldım. bu saçma kategorizasyonlardan, çekişmelerden, yerli yersiz tespitlerden. köpeğin önüne et atılır gibi, önümüze fırlatılan ve bizim de sazanca üşüştüğümüz şeylerden.
converse giyen türbanlı, atatürkün ateist olma özelliği, rte nin maganda olup olmama sorunsalı, son osmanlı padişahı cart curt..
haceliz nasıl olacak bu iş? daha ne kadar oyalanıcaz bunlarla? sıkılmadık mı? insanlar kan ağlıyo! bilmem nerdeki iç savaşta 13 yaşındaki çocuklar keleş alıyo eline. kız çocklarına tecavüz ediliyo lan her gün. komşum üç çocukla geçim derdinde. oğlunu askere gönderen anneler onlarla birlikte askerrlik yapıyor, kendi topraklarında 'ölür mü kalır mı!' diye göz yaşı döküyor!
içimden gelmiyor 'camilerin sosyal faydası'yla ilgili gereksiz bir tespiti tartışmak. kolay gelsin!
"camilerin sosyal yönünün eksik kalması" şeklinde düzeltilebilecek başlık. böyle olması durumunda da, "evet, güzel bir tespit" diyebileceğim durum.
peygamber efendimiz zamanında, camilerin işlevi, günümüzdekine göre çok farklıymış. cami kelimesi, bilindiği üzere "cem" kökünden gelir. düz türkçe çevirisiyle "toplanılan yer" yani... o zamanlarda müslümanlar, şimdiki gibi sadece namazını kılıp, selamsız sabahsız çekip evine gitmezlermiş. cami, insanların ibadetleri vesilesiyle toplandıkları, birbirleriyle sohbet edip, hallerini hatırlarını sordukları birer "sosyalleşme" mekanıymış aynı zamanda.
şimdiye döndüğümüzde ise, insanların kafasındaki cami algısı, "imamın önderliğinde namaz kılınan, bu sayede daha çok sevap kazanılan yer"den öteye gitmiyor maalesef. şimdi duralım ve düşünelim. evet, cemaatle namaz kılmak daha güzeldir, daha sevaptır. peki neden? belki de Allah, camilerde kılınan namaz vesilesiyle,kullarından yeni kimselerle tanışmalarını, birbirleriyle iletişim kurmalarını, aralarındaki sevgiyi, sohbeti, selamı daim kılmalarını; bu sayede de toplumun daha yaşanılabilir, huzurlu kılmalarını istiyor. belki de fazladan olan sevap, caminin taşıması gereken bu misyonadır. "camide namazımı da kıldım, oh, içim rahat" Allah kabul etsin sevgili kardeşim. etsin etmesine de, camiye gidip gelirken, kafanı kaldırıp da kaç kişiye selam verdin, kaç kişiye gülümsedin. camideki eşinin dostunun hatırını sordun mu? bir derdi varsa paylaştın mı? ya umduğun "fazladan sevap" sadece bunaysa? bunu allah bilir tabi. bizler de cahiliz bu konularda maalesef, ben de dahil. araştırıp öğrenmiyoruz.
gelelim önerilere: camilerde "çay ocağı" gibi bir yer olabilir mesela. bütün camilerin avlusu güzelleştirilir, şadırvanın etrafına birkaç tane fazladan bank ya da tabure, her neyse, konulabilir. bu sayede insanların namazdan önce ya da sonra, çayını kahvesini yudumlarken birbirleriyle sohbet etmesi özendirilebilir. koca bir caminin avlusunda, çınarların gölgesinde mesela, çayınızı yudumluyorsunuz. yanınızda bir dostunuz tatlı tatlı sohbet ediyorsunuz. ne dersiniz, fena mı olur?
aşırı derece saçma olan söz.bir de bu sözü söyleyen adam profesörmüş.okumuş cahil derler böylelerine.bir de bu adamları dinleyip onlara inananlar var kii..
topluma hic sosyal faydasi olmayan, ataturk un fikirleri ve icraatlariyla taban tabana zit dernegin yeni zirvasi. balikesir hutbesini ataturk nerde okudu acaba? uydurma prof bunu da cevaplasin. topyekun kurtulus savasina bu uyduruk dernekten mi milli benlik asilandi yoksa, köy köy kasaba kasaba gidilip, cumalarda hutbelerden mi seslenildi?
add toplantısında konuşan Prof. Şahin Filiz'in ortaya attığı iddadır... merak ediyorum camilerin içinde halı saha turnuvaları mı düzenlenseydi? hani aklıma getiriyorumda namazdan sonra sosyal faliyet amaçlı uzun eşek oynayan amcaları, imam yastık olmuş herkes birer ikişer atlıyor... *