ulen teravihe gidersin yazın ortasında; mübarek cami kokusundan o kalabaklıktaki sıkıntılı kokuyu dahi alamazsın.(alan varsa da sussun lütfen, sehven almıştır.)
ne varsa hak yolunda var, ne koku varsa hakkın yolunda var.(saçma oldu; ama amacımdan sapmaam.)
nasıl bakarsan öyle görürsün. mecidiye camiisinde kılarken namazı;
istersen eskimiş duvarlarını görürsün, istersen huşu içinde devam ederken namazına;
her secdeye vardığında şaşırır kalırsın, yüzlerce insanın ayak bastığı mis kokulu halılara.
ve devam edersin; ubudiyetin gerekliliğiyle gönlünü, ruhunu terbiye etmeye.
hülasa bu da öyle.
dilersen o arındırılmışlık duygusuyla sentezlenmiş kokuyu çekersin içine,
dilersen kapı önündeki ayakkabıların kokularını.
sonra da seçersin, zihninde oluşan camii kokusunu.
camii nin bulunduğu semt'e göre farklılık gösteren kokudur. zira varoşların içinde bir camii ise secde ettikten sonra alnınıza sümük yapışması bile muhtemeldir. burnunu karıştıranları gördükten sonra koku çoğu zaman ikinci plandadır.
hacı yagı, gül suyu karışımı bir kokudur. Bu kokuyu mistik bir şeymiş gibi görmek saçmalıktır. Yüksek kubbesiyle, enine geniş alanıyla normal olarak ferahtır e huzur verir ayrıca sessiz olması da bunun bir sebebidir. herhangi bir sarayda sessizlik içinde aynı huzuru bulabilmeniz mümkündür. kokuyla pek alakası yoktur.
leş gibi terlemiş, alkol, sigara karışımı bir cenabetler yığını olan club kokusuna kıyasla cennet kokularından bir kokudur.
veya bir kişinin bile delik, pis çorapları yüzünden ayakkabısını çıkarmaya cesaret edemeyeceği leş gibi kiliselerin mum, şarap kokusuna kıyasla olağanüstü bir kokudur.