camiideki cemaatin ortasında gülme krizine girmektir.
efendime söyliyim konuyla ilgili iki tane anım var, bunları kronolojik sıra ile izah edeyim. yıllardır camiiye ayak basmışlığım yoktur. eskiden hiç olmasa cumadan cumaya giderdik ne oluyor bize anlamıyorum. neyse.
zaman: yıllar önce sen de 5 ben diyim 7-8 sene önce bir ramazan ayında teravih namazını kılmak için camiiye gittiğimiz bir vakit.
yer: ulu camii
başrol oyuncuları: zerotolerance, zerotolerance'ın en yakın arkadaşı seyfi ve camii cemaati.
olay şu şekilde başlar. zero ve seyfi akşam vakti iftarlarını açmak üzere zero'ların eve giderler. zero'nun annesi çok hamarat bir kadındır ancak bu hamaratlığı ramazan ayı boyunca geçerlidir.
sofra kurulur, temiz ahlaklı çocuklar sofranın kurulmasına yardım eder. ezanın okunmasına 5 dakka kala bu iki gariban sofradaki ziyafete 1970'lerin nazi almanyasında fırından çıkan ekmeğe bakan halk gibi bakarlar. o 5 dakkalık zaman geçmek bilmez 2 saniye arayla saate bakılır. "amk imam bizi unuttu galiba, iftarını açmış tıkınıyordur götveren" gibisinden paronayak düşüncelerle kafalar doludur. açtırlar çünkü aç.
derkene ezan okunur imama edilen küfürler geri alınır. bismillah deyip, kıtlıktan çıkmış gibi sofraya dalınır. (bkz: allah ne verdiyse)
(bkz: atın ölümü arpadan olsun)
yemek sonrası doktorların yapılmasını şiddetle tavsiye ettiği eyleme geçilir. mideyi tıkabasa doldurduktan sonra yan gelip yatmak ve akabinde çay + sigara ile senkronu tutturmak.
- la seyfo iftarı açtık, geberene kadar yedik, sigara + çayda yaptık artıkın nefsimizi serbest bırakabiliriz.
+ sapıkça bişey mi?
- evet *
+ hadi kalk camiiye gidek o zaman, teravih namazı kılıp kazalarımızı azaltalım.
- götsün sen amk. bu muhabbetin ortasında söylenir mi lan bu şimdi. bak vicdan azabı çekiyorum, senin ben taa amk.
camiiye doğru giderkene yol üstünde muhabbet edip birbirimizi kapağı açık kanalizasyon çukuruna itmeceler, çevremizde gördüğümüz güzel hanım arkadaşlarımıza yawrum hepsi senin mi?, iliklerime kadar kurut beni... şeklinde GÖNÜLLERi HOŞ TUTmak adına iltifat etmeceler felan tüm müslümanlığımızla ilerliyoruz.
vel hasıl camiiye geldik. imam başladı bizde arkasından devam ediyoruz. bide gidip koskoca ulu camii'nin en ortasında saf tutmuşuz. hayvani şekilde yediğimiz yemeğin üzerimizdeki ağırlığı, bulunduğumuz yerin sıcaklığı derken 12. rek'ata geldik. o ara ben uçmuş gitmişim otomatik pilota bağlamışım, fiziken orda olsamda ruhen uyukluyor vaziyetteyim. 12. rek'atın fatihasını okurken ben ortalarda bi yerde şaşırdım ve hemencecik başa sardım. bu sebepten o rek'atta geriden takip ediyordum. gözümde arada seyfi ibnesinde. seyfinin hemen önünde 70+ yaşlarda baya kilolu bi dede. oda yaşlılığından namazı az geriden takip ediyor. seyfi secdeye gittikten hemen sonra önündeki yaşlı dedede secdeye gitmek için eğildi. olanda tam bu sırada oldu, seyfinin önündeki dede secdede alnı yerde olan seyfinin kafasının üstüne çökmesinmi.
camiinin mimari yapısından içerde bi ah! ahhh! sesi yankılandı ki, pezevenktede nasıl bir acı belirtme şekli varsa artık aklıma hemen porno filmlerdeki hatunlar geldi. benide o ara bi gülme krizi tuttu ki yerlerde kıvranıyorum. vel hasıl bütün cemaatin kıldığı namazı bozduk, sanırım sayıca 3000 kişinin bütün günahını boynumuza aldık. o kadar sevap point kasmışken, aniden -3000 puan yemek insana bi hayli koyuyor. neyse benim kahkahalar uzayınca bizi camiiden yaka paça dışarı attılar. olan seyfinin burnuna oldu.
diğer anıma gelecek olursak o fazla uzun değil. kısa kısa bunaltmadan onuda anlatayımda çıksın aradan.
bi cuma günü cuma namazına vedat isimli bir arkadaşımla gitmiştik. sağ en ön tarafta saf tuttuk.
birinci rek'atı kıldık herşey çok güzel süper ortam, süper sessizlik, her taraftan buram buram maneviyat ve huzur akıyor yani herşey tam olması gerektiği gibi.
abi herşey iyi güzelde bizim bulunduğumuz kısımda başımı bi ara kaldırır gibi oldum. bi fark ettim ki koskoca bir ayna hatta alan olarak söylesem rahat 4 metre kare vardır, neyse pek önemsemedim. fatihamı okumaya devam ediyorum. bi ara nasıl olduysa şeytan dürttü, du bakam saçlarım bozulmuş mu diye aynaya çaktırmadan bi bakayim dedim. aynaya baktığımda vedat'ında aynaya baktığını gördüm sonra göz göze geldik, sanki birbirimizi ilk defa görüyormuş gibi gözü kısmalar dikkatli bakmalar felan derken piç bi güldü. e haliyle bende güldüm aslında sadece gülmedim gülme krizine girdim. imam sağına dönerek içinden "hay ben senin taa amına koyum, şimdi bütün namazı baştan mı alayım" dercesine bana bakıyordu. "çocuğum dışarı çıkabilirsin" dedi.
bizde hemen vedat'la kaçtık ordan.
al sana -300 puandan burdan girdi. hay amk ne zaman cemaatle birlikte toplu bi namaz kılmaya kalksam illa bi terslik çıkar. bütün günahlarını durduk yere kendimize iteledik, bu kadar vebali nasıl taşyacağım sözlük sen söyle.
insanımızın son yıllarda hoşgörüyü nasıl yitirdiğinin sembolüdür.
küçükken biz de gülerdik hatta kahkaha atardık. amcaların çoraplarını çıkarırdık, kafalarına leblebi atardık. bir kişi ağzını açıp bir şey demezdi. gülerlerdi, "çocuktur yapar" derlerdi.
ama ya şimdi? çocukları camiden kovmalar, bağırmalar, çağırmalar ve hatta küfür etmeler var bu durumlara karşı. ufacık çocuğu "şşttt günah günah çarpılırsın" diye korkutan adamlar var artık.