müslümanların ibadet yeridir. dört meleğin isminden oluşur. tanrının evidir. insanların ortak mekanıdır. temiz üst baş ile gitmeye özen gösterilmelidir. uzun saçlı siyah giyimli bir rocker ya da tiki bir apaçi veya kıllı beyaz çoraplı pala abi gittiğinde cins cins bakılmamalıdır.
anadoludaki örnekleri birbirinin fotokopisi gibi. zevksiz bir mimarinin parıldamaktan öteye geçemeyen bir kubbe ile taçlandırılmış, çirkin halılarla bezenmiş binlerce örneği. estetikten uzak, biz yaptık oldu dercesine inşa edilen dini binalar. bana hep ayak kokusunu ve diz üstünde beklemeye çalışırken uyuşan dizleri çağrıştırır.
türkiye de çok kullanılan camiler özellikle cuma namazı vakitlerinde saygısız insanlarla dolar. kirli çorap giyenlerden, yer bulmak için namaz kılan insanın üstünden atlayanlara, aceleyle namaz kılıp hocadan önce hareketlenip senkronizasyonu bozanlara bi sürü saygısız inanan ben gibi haftadan haftaya camiye gidip namaz kılmaya çalışan itinalı kişiler için büyük sorun teşkil eder. biraz daha özen herkesin iyiliğine...
küçük kabe. parası olmayıp da mekke'ye gidemeyen müminlerin yüce allah'la buluştuğu yer. türkiye'deki sayısı yetersizdir. 70.000 cami çok az, namazı bir saniye bile kaçırmamak için en az 400.000 cami gerekmektedir. amin.
allah'ın evleridir. islam dininin kutsal mekanlarıdır. avrupa'da da sayıları hızla artmaktadır. avrupa birliği ülkelerindeki cami sayıları şu şekildedir:
fransa: 1500
ingiltere: 1500
almanya: 1000
hollanda: 500
belçika: 350
italya: 260
ispanya: 200
ülkemizdeki okul oranından yaklaşık beş kat daha fazla olan ibadet yeridir. türkiye nüfusunda her 350 kişiye bir camii düşüyor. hala namaz çıkışlarında para toplayan yobazlar camii yaptırmak için çalışıyorlar, okul yaptırmak için değil. yok yok okul yaptırmak için de çalışıyorlar. (bkz: imam hatip liseleri)
huzurlu sessizligin kutsal duvarlarla korundugu ibadethane. her sessizlik huzur vermez, ama caminin o kendine has sessizligi bir anlik pause tusuna basar kafada. 'dur, simdi dusunmeme zamani.'
cami'ye girildiğinde gerçekten allah'ın evine girildiği gibi dikkatli olunmalıdır. saygı ve korku en içten hissedilmelidir. namaz esnasında yapılmaması gereken davranışlar da karşımızda allahu teala varmış gibi davranmamız gerektiği için yapılmaması gerekmektedir. sonuçta babanın karşısında oturulduğu gibi oturulmaz.
insanların ayak kokusuyla kendilerinden geçip tanrı'ya ulaşmaya çaliştiklari yer.
özellikle mahalle arasindaki camiler ,sözüm ona bu temiz müminlerin sayesinde, ibadet edilemeyecek kadar itici bir hale gelmiştir.tamam orasi kutsal bir mekandir.ancak içinin temizligi, içindekilerin ,onu kullananlarin temizligiyle dogru orantılıdır.yani senin pis ayaginin degdigi yere benim alnimi koyup tiksinmeme karşilik caminin kutsalligini gösteremezsin bana.ki zaten böyle bir ortamda nasil tanrı'ya ulaşirsin onu anlayamiyorum
sayısı çok fazla olduğu tartışma götürmeyen mekanlardır.sıkıcıdır. imamın çoğu zaman saçma saçma vaazlar verip, zaten uyuyan yurdum insanına uyanmasın bir süre daha uyusun diye masallar anlattığı yerdir.insanlar evlerinde de namaz kılıp ibadet edebileceğine göre yıkılıp yerine spor salonları ya da okul yapılabilecek arsaların boşa harcandığı israf yerleridir.internet kafelerden farklı bir işlevi yoktur çünkü sürekli beyni uyuşturur.
Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve ibadetle birlikte din ve dünya için neler yapılmak gerektiğini düşünmek, yani görüşüp, danışmak için yapılmıştır. işte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz ve bağımsızlığımız için özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü ortaya koyalım.
Atatürk'ün 7 şubat 1923'te balıkesir zağanos paşa camiindeki hutbesinden...