aynı ortamda başkasında da gördüğünüzde {camel soft ise bir de} o kişiye kanınız ısınır, gidip sohbet etmek istersiniz. diğer sigaralarda bu olmaz genellikle.. ya da ben manyağım ki böyle bir şey hissediyorum.
camel ayrı bir sigaradır. her baba yiğit içemez. ekşi tütünü vardır, izmarite kadar olan bölümü yumuşak ve kırılgandır dikkatlik ister. camel içince kendimi marjinal falan da zannetmiyorum. sadece sigaranın iyisini içiyorum o kadar. he bi de soft paketini çok övmüşler o da ayrı bir duygudur. kaç tane sigara kaldığını kapağı olmadığından ellerinle dürterek hesaplarsın.
paket tasarımı ve tadı değişmiş olan sigara. camel soft içen biri olarak yeni paket tasarımını zerre beğenmedim. sanki birkaç gün suda kalmış sonra güneşe çıkarılmış da solmuş gibi.
ismini, osmanlı'nın dönemin amerikan hükümetine gönderdiği kamil isimli deveden aldığı rivayet olunan yoldaştır. uzun bi' süre türk ve amerikan tütünlerinden üretildiği paketlerin üzerlerinde belirtiliyordu. son zamanlarda göremez olduk bu ibareyi.
hayatıma yön veren iki gruptan biri, diğeri rammstein. ben bu iki grup kadar duyguları güzel yansıtan başka grup göremedim, hiçbi grubuda ikisi gibi sevemedim. grubun her albümünü dinlerken, size bir şeyler hissettirir. sevinç, üzüntü...şarkılara göre şekillendiririm kendimi.
Progreesive rock tarihinde, suan bulunan bir cok gruba abilik, ustalik, hatta onculuk etmistir. Hangi sarkisini dinlemek isterseniz dinleyin, oyle bir atmosfer icine girersiniz ki, damarlariniza kadar isler muzikleri. 99 cikisli rajaz albumu ise, kesinlikle tum zamanlarin (bana gore) en iyi albumleri arasindadir.
O albumu dinledikce, ruhum doyumsuz bir huzura ulasmakta.
yaptığı her albümle kendini hep saygı ile andıran takdir edilesi progressive rock grubu.öyleki kurulduğu yıllarda henüz isim fikri kafalarında oluşamamışken kısacası grubun ismi the brew iken camel olarak değiştirip,1973 yılında camel isimli albümlerini piyasaya sürdü.bu albüm dünya ve avrupa üzerinde öyle bir etki yarattıki bir döneme damagasını vurdu.ardından gelen mirage albümü ise grubu tanıtmaya yetti.
camel grubunun en büyük özelliği karmaşık olan progresif riff,söz,sololarının yanına duygularını katması oldu.her şarkıda farklı anlamlar,çözülmesi zor anlar ve tabiiki bir müzik ziyafeti mevcut.andrew latimer (grubun beyni kurucusu kısaca herşeyi) öyle muhteşem sözlere,sololara imza atıyor ki bir anda mutlu olup bir anda melankolik bir hale bürünebiliyorsunuz.duygularımızı o adam gitarıyla icra ediyor kimi zaman.
1999 yılında çıkardıkları rajaz albümü ise kısacası ''hayatımın albümü'' .. her şarkı,nota,tuşlanan klavye,çalınan gitar,davul ve vokal zamanın çok çok ötesinde bir progresif rock albümü.lost and found dinlerken mesela kendimi soloların duygulu anlarına bırakıyorum her kaybediş bir kazanım diyorum kendime... albümü ismini veren rajaz şarkısı ise ondan söz ederken bile,cümlelerimi nasıl seçeceğim diye düşünüyorum .şarkının henüz ilk saniyelerinde başlıyan akustik gitar girişi ilk anda ruhuma işliyor sanki kanım akmıyor ve ben bü dünyada değilim misali..sözlerindeki anlam ve akıcılık ise andrew latimer'ın vokali ile can buluyor.sabaha kadar bu şarkı için yazsam az kalır ama sevsenizde sevmesenizde mutlaka bu şarkıyı dinleyin derim.
yalanın içine batmış,yozlaşmış dünyanın en yalın halini yansıtır bu şarkı ve camel grubu.
when the desert sun has passed horizon`s final light
and darkness takes it`s place...
we will pause to take our rest.
sharing song of love,
tales of tragedy.
the souls of heaven
are stars at night.
they will guide us on our way,
until we meet again
another day.
when a poet sings the song and all are hypnotised,