bir grup gobel ile apartman kapılarındaki cam çerçevelerinin macunlarını sömürürdük biz. yazık, haftada bir taze macun yaparlardı çerçevelere de gene biz alırdık. ne muzurmuşuz.
abi cidden duygulandım ya bu sefer. bizim evde yoktu kenarında macunu olan cam.
yaklaşık 15 yıl önce felan kuzenlerimin evinde bi kapı vardı salondan koridora açılan. o kapının açıldığı yerde bi koltuk vardı. orda oturur o macunları şekilden şekle sokardım.
ahh sözlük ahhh. flashback yaptırdınız ya bana. çok seviyom seviyom lan hepinizi.**
önce dış kapıları camlı olan apartmanlar seçilip zile basılır, sonra apartmandan içeri girilip camdan macunlar sökülür (yeni takılmış camlar tercih edilir genelde)
sonra kalpelere doldurulur (kalpe: bira fıçılarının kapağını macunla doldurup tam ortasına gazoz kapağı yapıştırılan ve oyunda gazoz kapaklarını vurmak için kullanılan alet)
gazoz kapağının içini macun ile doldurup kafalık yapmış nesildir. misket pahalıydı o zamanlar, en çok gazoz kapağı yazlık sinema çöplerinden ve kahvehanelerin çöplerinden toplanırdı...her tarafı çay artığı vs. fakirdi insanlar o zaman ama mutluydu.
aynı zamanda;
macunu kapağın içine sıkıştırdıktan sonra üzerine biraz tükürüp mermerin üstüne hızlıca sürterek düzletip kurumaya bırakan nesildir.
mahallede sokağa boşaltılan kum tepesinin içinden çıkartılan kil tabakalarıyla oynayan nesilden sonra gelen nesildir,
cam macunu lüks bir şeydi o zaman, oyun hamuruysa zaten yoktu ki...
tırnağımızla kazıyıp, çoğaldıkça mutlu olurduk. ne güzel çocuklardık biz aslında. dünyanın bütün varlığı benim olsaydı, o macun kadar mutlu edemezdi diye düşünüyorum.