cam evdeki ciplak papa

entry4 galeri0
    4.
  1. Bay Ratzinger'e dostça birkaç öğüt:

    Sizde o eski ihtişam ve güç olsaydı büyük olasılıkla diyalog adına sahte sevgi gösterileri yapmaktansa engizisyon mahkemeleri yoluyla bilimadamlarını sorgulamaya devam ederdiniz, çünkü siz hala Papa Üçüncü innocent (yani Masum) Papa Dördüncü Gregory ve bunlar gibi kendi dinlerini inkar edenlere karşı kılıç ve işkenceyi reva görenleri kınamıyorsunuz.

    işkenceci ve katil Papaları açıkça kınamadığınız sürece sizin geninizde de aynı kutsal(!) virüsün gizlenmediği konusunda akıllı insanları kandıramazsınız. Tam tersine siz onları "masum" ve "hatasız" kutsal adamlar olarak görüyorsunuz.

    Eğer insanlığa hizmet etmek istiyorsanız şu "Azizler Günü" ya da "Aziz Clause" gibi gelenekleri atınız, tüm saçma göreneklerinizi kesiniz, piskopos ve papazlarınızı istifa ettiriniz ve onlara meslekler; ama gerçek ve harbi meslekler bulunuz.

    Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisiymiş gibi davranmayı bırakınız ve saçma hikaye ve doktrinleri vaaz etmektense birtakım yeteneklerinizi geliştirmeye çalışınız. Topluma çalışan ve üreten insanlar olarak katkıda bulununuz; sürünün sütlerini sağmaya hakkı olduğunu iddia eden Pavlos'u izleyen küstah sülükler olarak değil (Bak Konitoslular 9:3-14).

    Kurumunuz sahip olduğu zenginliği bir sürü kutsal yalanlarla, trajedilerle, insanları kuzu gibi bağımlı hale getirmekle, savaşlarla, batıl inanışlarla, kadın düşmanlığıyla, ırkçılıkla, kölecilikle, engizisyonla, işkenceyle, zihinsel ve parasal entrikalarla biriktirdi. Vatikan'ın bütün servetini Hıristiyanlar tarafından katledilenlerin torunlarına iade ediniz ve enayi sürülerinizden elde ettiğiniz tüm o milyarlarca dolarları haçlı askerlerle işgal ettiğiniz, bombaladığınız, karıştırdığınız, işkence çektirdiğiniz ve yıkıma uğrattığınız üçüncü dünya ülkelerindeki fakirlere veriniz.

    Sonra http://www.monster.com sitesine resumenizi koyarak gerçek, işe yarar bir meslek buluncaya kadar bekleyiniz. Hak etmediğiniz için herhangi bir öğretici mesleğe de ilgi duymamalısınız. O melodik sesinizi Yunanca bir operada değerlendirseniz, veya sinemaya girenlere oturacakları yerler için yol gösterseniz, ya da bakkaldaki taze sebzeleri elinizdeki su fışkırtıcısıyla vaftiz etseniz topluma daha yararlı bir iş yapmış olursunuz. Hatırlayınız ki Musa bir çobandı, isa marangoz, Muhammed ise bir tüccardı. Ferisileri, Saul'dan Pavlus'a evrimleşen "Ferisi oğlu Ferisi"yi izlemeyi bırakınız. Kendinize geliniz! Kendinizi kurtarmanın Tanrı açısından tek yolu budur.

    "Kitap halkı! Neden doğru ile yanlışı birbirine karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?" (3:71)

    "Kitaplılar! Dininizde sınırı aşmayın. ALLAH hakkında yalnız gerçeği söyleyin. Meryem oğlu isa Mesih, sadece ALLAH'ın elçisi ve Meryem'e gönderdiği kelimesi ve O'ndan gelen bir candır. ALLAH'a ve elçilerine inanın. "Üçtür," demeyin. Kendi yararınız için buna son verin. Biricik tanrı yalnız ALLAH'tır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Vekil olarak ALLAH yeter." (4:171)

    "Kendinden önceki kitapları doğrulayan, onların yerine geçen bu kitabı, gerçekleri kapsayıcı olarak sana indirdik. ALLAH'ın sana indirdiğiyle aralarında hüküm ver. Sana gelen gerçekleri bırakıp onların hevesine uyma. Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. iyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek." (5:48)

    "O, elçisini hidayetle ve gerçek dinle gönderdi ki onu tüm dinlere üstün kılsın. Putperestler istemese de..."(9:33)

    edip yüksel
    2 ...
  2. 3.
  3. Bir din düşünün ki üyeleri cinayet silahına tapıyor, destansı kurbanlarının et ve kanını içiyormuş gibi davrandıkları ayinler düzenliyor, 1+1+1 = 1 olduğunu iddia ediyor, ilk inananların hiçbirinin kullanmadığı bir sözcüğü isim olarak benimsiyor, kahramanlarının ismini yanlış yazıyor ve yanlış telafuz ediyor, kahramanları tarafından önceden haber verilen Ferisi'nin öğretisine uyuyor, isa'nın dünyadan ayrılışından 325 yıl sonra kendi kendini tayin eden bir komisyon tarafından türetilen bir formülü kabul ediyor, sevgi ve barış şarkıları söylediği halde kan dökme ve silahlanma konusunda dünyanın en önde gideni olabiliyor, Haçlı Seferleri adı verilen ve yüzyıllar süren bir barbarlık için çocukları bile seferber ediyor, cennetten arsa satıyor, bilim insanlarını aforoz ediyor, kutsal kitaplarının ilk çevirmenini yakıyor, cadı avcılığı çılgınlığıyla kadınları yakıyor, ustalıkla işkence aletleri keşfediyor ve kutsal mahkemelerinde bir çok kişiye işkence yapıyor, binyılı aşkın bir süre dünyayı düz ve evrenin merkezi ilan ediyor, kolonicilere liderlik yapıyor ve onlar için dua ediyor, davayı kaybedinceye kadar köleliği ve ırkçılığı savunuyor ve uyguluyor, çoğunlukla kralların ve zenginlerin yanında yer alıyor, kadını bir çok hakkından mahrum bırakıyor, evrim teorisini lanetliyor, işgal ve savaşları aşırı milliyetçi sloganlarla destekliyor... Evet, sahte bir ismi, uydurulmuş doktrinleri, tuhaf putperest uygulamaları, ve böylesine sefil bir tarihi ve acı meyveleri olan bir din nasıl Allah'a ait olabilir? Böyle bir din nasıl olur da, bir barışçı, bir filozof olan ve zayıfların haklarını savunan bir elçiye, Allah'ın insan elçisine yakıştırılabilir? (islami Reform için Manifesto ve Hristiyanlara 19 Soru /19 Questions for Christians, Edip Yüksel, Ozan Yayıncılık, 1998)

    Papa'nın islam'ın şiddetli ve mantıksız olduğu yönündeki eleştirisini duyduktan sonra, yukarıdaki paragrafın sonuna başka bir soru daha ekledim: Böyle bir dinin en üst temsilcisi nasıl barış ve sağduyu adına konuşma cesaretine sahip olur?

    Sayın Bay Ratzinger, size yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı "Sayın Papa" diye hitap etmeyeceğim, ancak size "Sayın Joseph" veya "Bay Ratzinger" biçiminde hitap edeceğim. Afyon kullandığınızı sanmıyorum, ancak sizin dünya tarihindeki normal mantıklı insanları sarhoş eden, onları Haçlı Askerlerine, Talibanlara, Cadı avcılarına, Engizisyonculara, işkencecilere, Armageddonculara, intihar Bombacılarına, Siyonistlere, Faşistlere, Bağnazlara ve ikiyüzlülere döndüren afyonun en büyük satıcısı olduğunuzu düşünüyorum. "Din olsa da olmasa da, iyi insanları iyi şeyler yaparken, kötü insanları da kötü şeyler yaparken bulacaktın. Ancak, sadece din iyi insanlara kötü şeyler yaptırabilir." Din kelimesine politik doğmaları da ekledikten sonra Fizikçi Steven Weinberg'e katılıyorum.

    Siz muhtemelen "Tencere dibin kara; senin ki benden kara!" Türk Atasözünü hiç duymadınız. "Camdan evleri olanlar diğerlerine taş atamaz" incil özdeyişine de kulak asmıyorsunuz. Böylece, senin cam evin şimdi senin kendi attığın taşlardan dolayı zarar görecek ve tencerenin dibi de tüm karasıyla ve pisliğiyle ortaya çıkacak. Ben buna Bumerang Kuralı, Tencere Kuralı veya Cam Ev Etkisi diyorum.

    Size şiddet ve mantık hakkında 13 soru soracağım. Ben sizden veya kardinaller, başpiskoposlar, metropolitin başpiskoposları, unvanlı başpiskoposlar, yardımcı başpiskoposları, emekli başpiskoposlar, sıradan piskoposlar, yardımcı piskoposlar, unvanlı piskoposlar ve emekli piskoposlar , havarilerle ilgili monsenyörlerden oluşan yüksek kurullar, kutsallık monsenyörlerin şerefli patrikleri, kutsallık papazların vaizleri; papazların ekibi, diyakozlar, ruhani bölgeler, ve Roma Mahkemelerinden oluşan karmaşık hiyerarşinizden birilerinden cevap bekliyorum. Diyalog çağrınızı yerine getirmek için sizin sorularınızı cevaplamaktan memnuniyet duyacağım. Ayrıca, kafamda bir şapka bulursanız dilediğiniz gibi siz de benim şapkamla dalga geçebilirsiniz veya bu yazımda koklayabilirseniz yanılmazlık iddiamı sorgulayınız.

    Tarihi verilere göre Muhammed Islam'ı Kılıç ve Şiddet ile mi Yaydı?

    Kendisinden alıntı yaptığın Bızans imparatoru bir barış ve mantık adamı mıydı?

    Hristiyanlar müslümanların en az 666 katı daha çok kan dökmedi mi?

    Eski Ahitten alıntıladığım aşağıdaki ayetler adaleti mi sağlıyor; onlar Allah'tan mı?

    Eski ve Yeni Ahitten alıntıladığım aşağıdaki ayetler barışı mı sağlıyor; onlar Allah'tan mı?

    Haçlılar ve onları yönlendiren Papa iyi Hristiyanlar mıydı, yoksa kötü Hristiyanlar mı?

    incil ve Tevrat'ı Yunan'cadan ilk çeviren Tyndal'i boğup bir sırıkta kızartan Klise haklı mıydı?

    Cadı avıyla binlerce kadına işkence yapan ve binlercesini öldürenler Hristiyan mıydı?

    Hitler, Mussoloni ve Onikinci Pope Masum ve izleyicileri Hristiyan mıydı?

    George W Bush'u ve ona destek verenleri Hristiyan mı kabul edersin?

    Vatikan'a göre, dünya ne zaman Güneş etrafında dönmeye başladı?

    Sizin en büyük kahramanlarınızdan Tertullian mantıklı bir Hristiyan mıydı?

    Kadınları dışlayan ve horlayan öğretiler ve ruhbanlık adeti mantıklı mı?

    (Yukarıdaki soruları bu makalenin uzun versiyonunda tartışıyorum): (devamı var)
    1 ...
  4. 2.
  5. Siz gösterişli giysiler giyen ve kafalarında takke/hale ile gezen kişilerden etkilenen biri misiniz bilmem: Ben etkilenmem. Ben ne Mollaların uzun sakallarından ve türbanlarından ne de keşişlerin alınlarındaki noktalardan ve dudaklarından dökülen klasik dualardan etkilenmem. Ben kutsal mutsal kişilerden etkilenmem; özellikle renkli ve komik başlıklar, kaftanlar, şallar, allı pullu giysiler, cüppeler ve daha nice zımbırtılar ile donanmış papaz kıyafetiyle ortaya çıkıp ciddi bir edayla şov yapanlardan hiç etkilenmem. Ben, duman çıkaran bir aleti elinde sallayan ve aspergillium denen yuvarlak bir kabı sallayarak koyun sürüsü derecesine kadar aşağılanan kalabalığın üzerine "kutsal su" serpen yaşlı bir adamı görünce güleyim mi ağlayayım mı, bir türlü karar veremiyorum.

    Papazların kaseyle, sayvanla ve patenle şarap ve ekmek ikram ettiği, ve cemaatinden bunları gerçekten kendi kurtarıcılarının eti ve kanı olarak kabul etmelerini istediği yamyamlık adetlerine özentili bir törene şahit olduğumda midem bulanıyor.

    insan nüfusunun neredeyse çeyreğinin, "yanılmazlık" pozlarına yatan bir adama hayran olduğunu gördüğümde, insanlığa dair ümidimi kaybederim. Kazıklarda insanları yakan, cadı avına çıkan, dünyanın güneşin etrafında dönmesini durdurmaya çalışan, cennet tapuları satan, kanlı haçlı seferleri için fetva veren, köleliği ve ırkçılığı vaftiz eden ve emperyalizmin makamına göre danseden, ve tüm bunlara rağmen "yanılmaz" varsayılan bir papalık zincirini izleyen bir adamı ciddiye alan kalabalıklar benim insanlığa olan güvenimi sarsıyor. Hıristiyanların Tanrı'ya yakıştırdığı "Baba" lakabını kendisi için kullanacak kadar firavunlaşan ve "Baba" adına insanları affetmeye hakkı olduğunu iddia edecek kadar haddini aşan bir adamın henüz Guinnes Rekorlar Kitabı'na dünyanın en büyük sahtekarı ve şarlatanı olarak girememiş olduğunu görünce, ben insanlığın dürüstlüğüne olan inancımı yitiriyorum.

    Nitekim, rasyonel bir monoteist olan Thomas Jefferson papaları ve erkanını isa'nın düşmanı ve aydınlığın karşıtı karanlıklar olarak görüyor:

    "Efendilerinin saf ve kutsal öğretilerini öylesine suistimal eden ve ticaretlerinin entrikalarını gizli tutma konusunda beni hiçbir yükümlülüğün altında bırakmayan ruhbanları iyi suistimal ederim. isa'nın gerçek sistemi ile kendilerini varlık ve gücün üstün aletleri kılmak için diktikleri yapay yapılar benim görüşümde ışık ve karanlık gibi birbirinden farklıdır. Ve ben, onları kahinlerle ve ölü falcılarıyla aynı sıraya koyarken, isa'yı ahlak reformcularının ve ruhban sınıfını kamçılayanların en büyükleri arasında yerleştiririm. Nitekim onlar, onu öylesine hissettiler, ölüm ile onu susturuncaya kadar dinlenmediler." (Thomas Jefferson, Charles Clay'e Mektuplar, Jan 29, 1815)

    Bu yüzden, tarihsel saçmalık ve şiddetin papalık boyutundaki bir reenkarnasyonun mantık ve barış hakkında dünyaya vaaz verdiğini duyduğumda ilk tepkim yüzümde bir gülümsemeydi; zira böylesi bir çelişki o tarihsel saçmalık tiyatrosuyla tam tamına uyuşuyordu. Bu durum, en az Usama Bin Ladin'in veya onun Evanjelik ikizi olan George W. Bush'un dünyaya barış ve mantık hakkında vaaz vermesi kadar saçmadır. Ancak, yaklaşık bir milyar insanın bu adamın sözünü ciddiye aldığını ve dünyanın tek süper gücünün kandini Tanrının elçisi sanan evanjelist bir salak tarafından yürütüldüğünü hatırladığımda gülümsemem geçti: Bu dünyanın sonuyla ilgili bir başka delil olmalıydı! Dikkatinizi çekerim, Yehova Şahitleri; bu kez tutturabilirsiniz!

    Papa'nın sözkonusu konuşmasındaki islam ve Muhammed betimlemesi bana Karl Marx'ı ve onun ünlü "Din halkın afyonudur" sözünü hatırlattı. Marx sadece kutsal Janus'un bir yüzünü tarif etmişti. Ama, Papa'nın islam'a saldıran konuşmasıyla ürettiği şey halk için bir afyon değildi. Evanjelik Haçlılar, Neoconlar, Siyonistler, Sünni ve Şii radikaller ve Taliban koalisyonunun yaktığı ateşe atılan kutsal bir yakıttı. Bu, Papa'nın bir başka soykırımı, bir Üçüncü Dünya savaşını veya Onuncu Haçlı seferini kutsama yöntemiydi. Bu Papa'nın Geride-Kalan (Left-behind) Hıristiyan'ın kendi kendini gerçekleştiren Armagedon kehanetine eşlik etme şekliydi. Bu öylesine yapılmış önemsiz kutsal gaflardan biri değildi; bu, global hegemonyanın kolonyalist politikasına katıldıklarını ilan eden kurnaz ve siyasi bir göz kırpmaydı.

    Benim Katolik Hıristiyanlar dahil bir çok farklı dinlere mensup pek çok yakın arkadaşım var. Onları sever ve onlara saygı duyarım; ancak bana vaaz vermeye kalktıklarında, onların mantıksız inançlarına saygı duyduğumu belirterek bir ikiyüzlü gibi davranmam. Ben kendimi mantıklı bir Tektanrıcı/Monoteist olarak görüyorum, ve insanlık tarinde pek çok çileye ve trajediye neden olan insan idolleri yarattıkları ve mantıksız dogmaları vaaz ettikleri için organize dinlere karşı pek saygı duymam.

    Brahmalar, mollalar, ayetullahlar, gurular, papazlar, rahipler, piskoposlar ve Papa gibi dini güç simsarlarının ahlaki ve entelektüel dürüstlüğünün ikinci el araba satıcısının bile aşağısında olduğunu düşünmekteyim; zira her politeist takkenin ve cübbenin, her politeist sarığın ve sakalın din adamları, kitlelerin aklına tecavüz etmekte ve ulusların zenginliklerini sömürmektedirler. ikinci el araba satıcısıyla yapacağınız bir pazarlık size pahalı da olsa bir ikinci el araba sağlayabilir, ancak bir papazla yapacağınız bir pazarlık size Tanrı hakkında, yaşam ve ölüm hakkında bol yalanlar, akıllara zarar çelişkiler, karmaşık aptalca ritüeller, ilim dışı ve rasyonel olmayan dogmalar, ve bazen de kanlı cihat ve haçlı seferleri getirecektir.

    Tabi ki, organize dinler içinde Amish, Quakers ve Yehova Şahitleri gibi, Bahaîler ve Sufiler gibi; sosyal ve politik yönden yararlı tavırlarıyla kendilerini affettiren istisnalar da vardır. Elbette, Katolik Kilisesinin rütbeleri arasında da istisnalar vardır; bazı din adamları misyonlarına gerçekten safça ve dürüstçe inanabilir ve övgüye değer sosyal ve siyasal fikirlere sahip olabilir, tıpkı ülkesine yaşatılan sıkıntılarda rahiplerin rolünü dürüstçe yansıtarak, kalbimi fetheden Güney Afrika'nın Piskoposu Desmund Tutu gibi.

    "Misyonerler Afrika'ya geldiklerinde, onların incil'i bizim ise toprağımız vardı. "Dua edelim" dediler. Gözlerimizi kapadık. Gözlerimizi açtığımızda bizim incil'imiz onlarınsa toprağı vardı."

    Ancak, din adamları dini enstitülerin üyeleri olarak, genellikle Yaratıcımız adına en gülünç yalanları ve faydasız hükümleri pazarlarlar ve bununda ötesinde, kendilerini sonsuz kurtuluşun kapı bekçileri olarak tanıtırlar. Acaip olanı, Papa'nın kendi kitabına göre, taptığı adam da ruhban sınıfına karşı benimle aynı allerjiyi paylaşıyor.

    "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz! Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha cehennemlik yaparsınız. Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, 'Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.' Budalalar, körler! Hangisi daha önemli, altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı?" (Matta 23:14-17).

    Rasyonel bir monoteist olarak ben GERÇEĞi, Papa'nın takkesi dahil her şeyin üstünde tutan dürüst biriyim. Nitekim mantık çelişkilerine ve ikiyüzlülüğe karşı olan nefretim nedeniyle, doğduğum ülkedeki en çok satan kitaplarımla savunduğum dini inançlarımı reddettiğimi ifade ettiğimde bana sahip çıkmayan ünlü bir Sünni Molla olan babam dahil olmak üzere dini kitleler arasından pek çok düşman kazandım. Ben hala kral veya sultan olsun, papa veya halife olsun, çıplakların çıplaklığını hiç çekinmeden ilan edecek kalabalıktaki bir çocuğum:

    "Ve gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" (Yuhanna 8:32)

    "Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir." (Kuran, 10:36)

    Bu nedenle, yaptığı diyalog çağrısı üzerine, ben de ciddi ciddi kendisini Tanrısından çalınmış bir isimle çağıran adamla -PAPA'yla (BABA'yla)- dürüst bir diyalog başlangıcı yapmaya karar verdim. Bu adam yüz milyonlarca takipçisine tıpkı önceki selefleri gibi "hiç yanılmaz" görünen tek adamdır. Ben, yalanları ve yanlış hiküyeleri samimi olarak ama cahilce pazarlayan bir rahibin veya bir piskoposun dürüst biri olabileceğini kabul edebilirim, ama kendisinin "yanılmazlık" iddiasını sürdürdükçe Papa'nın kişisel dürüstlüğünü ve mantığını kabul edemem. Beş yaşından itibaren her dürüst ve mantıklı kişi kendisinin yanılmaz olmadığını bilmelidir; senin sonlu bir bilgiye sahip olduğunu ve hata yaptığını bilmen metafiziksel bir sır değildir. Evet hata, hem de birçok hata.

    Papa'ya veya Bay Ratzinger'e Şiddet ve Barış üzerine On Üç Soru

    islami Reform için Manifesto'nun sonunda, Müslümanlara, Hıristiyanlara ve Yahudilere bir davet yaptım. Onların tarihlerini, teolojilerini, iyi ve kötü eylemlerinden iyi bilen biri olarak, onların gözünün içine baktım ve yüzlerine ayna tuttum. Hıristiyanlıkla ilgili bölüm, aşağıdaki paragraflarla başlıyor:

    Eğer Musa, isa ve Muhammed bugün geri gelse, Yahudiler Musa'yı Yahudi düşmanı, Hristiyanlar isa'yı Mesih düşmanı, Müslümanlar da Muhammed'i Deccal (Sahtekar) olmakla suçlardı. (devamı var)
    1 ...
  6. 1.
  7. Cam Evdeki Çıplak Papa

    Kalabalığın Arasındaki Sapanlı bir Çocuk

    (Bu makale edip yüksel'in A Naked Pope in a Glass House başlıklı makalesinin kısaltılmış bir çevirisidir. Çeviri yapan Yasemin ve Süvari)

    "imparator, cihad konusu hakkında konuşmaya gelir. Ve şöyle der, alıntı yapıyorum: 'Bana Muhammed'in yeni diye getirdiği nedir, sadece onu gösterin. Burada sadece şer ve insanlık dışı şeyler bulursunuz. Tıpkı kendi inancını kılıcıyla yayma yönetiminde olduğu gibi' ". ( Papa: Şiddetle Dine Çevirme ilahi Değil, Eylül 12, 2006, Associated Press, ve CNN)

    "Şimdi git, Amalekliler'e saldır ve onlara ait her şeyi tamamen yok et, hiçbirini ayırt etmeden; her bir erkeği ve kadını, çocuğu ve bebeği, öküzü ve koyunu, deveyi ve eşeği katlet." ( 1.Samuel 15:3)

    "Ve (Musa) onlara şöyle dedi: israil'in Tanrısı RAB diyor ki: Herkes kılıcını kuşansın. Ordugâhta kapı kapı dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün. Ve Levililer'in çocukları Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan üç bine yakın adam katledildi." (Çıkış 32:27-28)

    "Sanmayın ki Kutsal Yasa'yı ya da Peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldim: Ben yok etmeye değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim; gökyüzü ve yeryüzü ortadan kalkmadan, hepsi tamamlanana kadar Kutsal Yasa'dan bir zerre bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek." (Matta 5:17-18)

    "Sanmayın ki ben yeryüzüne barış getirmek için geldim. Ben barış değil, kılıç getirmek için geldim." (Matta 10:34) "1231 yılında, Papa IX. Gregory itiraf etmiş olanlar ve pişman olanlar için faydalı bir kefaretle ömür boyu hapis cesasını ve ısrar eden asi/kâfirlere ise idam cezasını ön gören bir yasa çıkarttı. Laik otoritelerin görevi ise bu işleri tamamlamaktı. Birçok engizisyoncu diğer sınıflara üye olmasına veya laik ruhban sınıfı üyeleri olmalarna rağmen, Papa Gregory piskoposları ve başpiskoposları bu görev konusunda rahatlattı ve bu görevi Dominikan Tarikatına verdi... Cezalar kliseleri ziyaret etmekten, hacca gitmeye, lanet haçını takmaktan hapis cezalarına kadar değişiyordu ve eğer zındıklık veya mürtedlikle suçlanan kişi tevbe etmezse ölüm cezasına kadar varıyordu. Ölüm kazıkta yakarak gerçekleştirilirdi ve laik otoriteler tarafından tamamlanırdı. Bazı ciddi olaylarda, sanık prosedürler yerine getirilemeden öldüğünde ise onun kalıntıları mezardan çıkarılabilir ve yakılabilirdi. Ölüm veya ömür boyu hapis cezasının yanısıra her defasında sanığın tüm mal varlığına da el konulurdu. (Engizisyon, http://galileo.rice.edu/chr/inquisition.html )

    Bir başnot ile başlayayım. Bu makalede geçen Batı, Hıristiyan, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Müslüman Dünyası kelimeleri genel anlamda kullanılmıştır. Çünkü her birinin ayrı ayrı mezhep ve bölümleri vardır ve bu makalenin başlığı bu belirsizliği açığa kavuşturmayla ilgili değildir.

    Ben isa'yı ve onun mesajını barışın ve sağduyunun mesajı olarak kabul ederim ve böyle bir mesajı teşvik eden incil ayetlerini de onaylarım. Ancak, aynısını Eski Ahitteki siddet ve zulümü teşvik eden pek çok ayet için söyleyemem ve ben bunları Yardımsever ve Adil bir Tanrı'nın talimatları olarak kabul edemem. Ayrıca, Amerika'dan sözederken, genellikle Amerikan hükümetini, Amerikan halkının iradesini değil de büyük şirketlerin iradesini temsil eden US-Inc'i, evanjelik örgütleri ve AIPAC gibi güçlü lobileri kastederim.

    Papa'yı desteklemiyorsanız bu makaleyi dini değerlerinize bir saldırı gibi olarak değerlendirmemelisiniz, zira Papa'nın islam'a saldırması sadece dini veya teolojik bir eleştiri değildir. Papa'nın bu eleştirisi, sağcı Hıristiyan seçmenler tarafından desteklenen işgalci US-Inc. Kuvvetlerinin şimdiye kadar Irak'ta 600,000 civarında Iraklıyı ölüme götüren, milyonlarca çocuğu öksüz bırakan ve halkını yaralayan bir iç savaşa sebep olduğu esnada yapılması sinsi bir siyasal tahriktir. Siz, aynı kuvvetlerin açık ve gizli hapishanelerde işkencenin bütün türlerini uyguladığını ve savunduğunu ve çoğunlukla çocuklardan oluşan Lübnanlı sivillerin binlercesinin öldürülmesiyle sonuçlanan, Lübnan'ın istila edilmesi ve altyapısının yok edilmesi için Ortadoğu'daki müttefiğine yeşil ışık yaktığını da hesaba katmalısınız. Bu çocuk elindeki sapan ile papazların ve mollaların camdan evlerini nişan alarak her zaman kalabalıkta haykırmaz. Ama bu kez, imparatorun en üst ruhbanı ile birlikte gerçeklere, barışa ve adalete karşı alçak ve ikiyüzlü bir yöntemle savaş ilan etmesi geçici olarak çocuğu kalabalıkta bağırmaya zorladı . Evet, imparator ve onun Papa'sı Çırılçıplak! Dahası, camdan evde yaşıyorlar.
    (devamı var)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük