genelleme yaparak olaya girme azmindeyim kusura bakmayın ancak gözlemim budur;
genellikle* kokoş müşteri ablalarımız, teyzelerimizdir bunlar. bir mağazaya girerler, ilk tepkileri zaten yüzde her daim olan "aslında ben buralara gelecek insan değilim ama yolum düştü geçerken uğradım, daha kaliteli yerler benim mekanım" tribindeki mimiklerdir. daha sonra, tek tek bütün raflara göz gezdirilir, bu arada tezgahtar insanı, bu insancığın alışveriş yapacağı umuduyla ve işinin sorumluluğunda müşteri memnuniyetini düşünerek müşterinin peşi sıra sessizce gezmekte bazen hafifçe fikir bildirmektedir;"bu sizi açtı, bir beden küçüğünü deneyelim isterseniz, yok bu sizi yaşlı gösterdi(vurucu cümle budur aslında).." bu kokoş teyzem, ablam, yaklaşık 1 saat* mağazada takılır, raflardan inmeyen şey kalmaz neredeyse.. ve fakat olaya bakın ki, bu ablamız mağazadan bir şey almadan çekeer gider. şimdi bu kasiyer, tezgahtar, çalışan, seni mi vursun, kendini mi assın?
çalışan olarak yaşamasam da, istanbul-kadıköy tepe nautilus'ta tanık olduğum bir olayın bende bıraktığı izdüşümleridir. zira o ablayla gezmek durumunda kalmışımdır.